“ÇOCUKLARINIZI BÜYÜTÜRKEN CİNSİYET AYIRIMCILIĞI YAPMAYIN!”

Anne-oğul ilişkisi kadın-erkek ilişkisinin de temelini oluşturur. Erkek çocuk büyürken babayı örnek alır, kız çocuk da anneyi... Tabii, karşı cinsle ilişki kurmanın temellerini de erkek çocuk anneyle atar, kız çocuk da babayla... Fakat, kız ve erkek çocuklara cinsiyetlerine uygun davranayım, derken çoğu zaman ipin ucu kaçar. Bin yıllardır kadın-erkek hepimizi esir alan öğretiler, alışkanlıklar, gelenekler yakamızı bırakmaz. Ve farkında bile olmadan bir de bakarız ki, kız ve erkek çocuğumuz arasında cinsiyet ayırımcılığı yapıyoruz.

Erkek egemen toplumlardaki güç=erkek anlayışı bu durumun en önemli nedenidir. Sonuçta da çoğu anne, kızı ve oğlu arasındaki dengeyi kurmakta zorlanır ve oğullarına daha anlayışlı hatta ödün vererek yaklaşır.

En baştan itibaren erkek çocuklarına verilmeyen bazı sorumluluklar, aslında hem onların sosyal gelişimi hem de yardımlaşma ruhu için birer dezavantajdır. Ev işleri konusunda çoğunlukla sorumluluk verilmeyen erkek çocuklar, ileride bu işlerin “kadın işi” olduğu konusunda kararlı birer erkek olurlar. Oysa, hem kendi hayatlarında kendilerine yetebilen bir birey olabilmeleri, hem de gelecekteki eşi ve ailesi için sağlıklı bir model olabilmeleri için, erkek çocuklarının da ev işlerinde üzerlerine düşeni yapmalarına fırsat verilmelidir. Sonuçta, cinsiyet ayrımcılığına girmeden, kız erkek tüm çocuklara öz-bakım becerileri ve ev işlerinin öğretilmesi noktası çok önemlidir.

 

FARKLILIKLARA SAYGI DUYMAK GEREK!
Cinsiyetler arası biyolojik farklar olduğunu biliyoruz, ancak bunu aşırı genelleştirip kutuplaşmaya gitmek gereksizdir. Farklılıklara saygı duymak, cinslerden birini ötekinden daha iyi ya da kötü görmemek gerekir. Gerçekte, iki cinsiyet de birbirini tamamlayıcıdır. Cinsiyet farklılıklarının ötesinde herkesin bireysel farklılıkları onları ayrı bireyler haline getirir. Ve bu bireysel farklılıklar, cinsiyete dair farklılıklardan çok daha önemlidir. Örneğin; kızlar toplumumuzda sınırın ötesinde baskı görüyor; erkeklere de erkekliklerine dokunulmasın diye hiç sınır konmuyor. Sınırsız büyümek bir çocuk için hayatta en büyük tehlikedir. Çocuk öbür gün dış dünyaya; ‘Dünyayı ben yarattım’ edasıyla çıkmamalı, sınırlarını bilerek ve içselleştirmiş olarak çıkmalıdır.

 

ANNE-OĞUL İLİŞKİSİNİN HASSAS DENGESİ
Özellikle hem kız hem erkek çocuğu olan annelerin bu denge konusunda çok daha dikkatli olmaları gerekir. Annelerin, kız çocuklarına belli kurallar ve sınırlamalar getirirken, oğullarına aynı sınırları koymamaları; hem erkek çocuğun kafasındaki “kadın” kavramını hem de kız çocuğun kafasındaki “erkek” modeli konusunda sağlıksız örneklemeler geliştirmesine neden olur.

Kültürümüzde anne, bir kadın olarak ancak bir oğul dünyaya getirdiğinde değer kazanıyor. Oysa biz biliyoruz ki, biyolojik olarak bebeğin erkek ya da kız olmasını belirleyen babadır. Kız ya da erkek çocuk yetiştirirken anne ve babanın sağlıklı (birbirini tamamlayan) bir ikili olarak işleyebilmesi son derece önemlidir. Babanın baskıları altında çocuk yetiştirmek ne kadar zor ve sakıncalıysa, annenin çocuğu üzerinde hegemonya kurarak, babayı hiçbir şeye karıştırmadan tek ebeveyn gibi hareket etmesi de sakıncalıdır. Annenin kocasıyla ilgili duyguları, oğlunu yetiştirmede son derece önemlidir. Evliliğinde mutsuz ve tatminsiz pek çok kadın erkek çocuğu olunca; tüm yatırımlarını bu çocuğa yapıp, hem kocalarından uzaklaşıp, hem de çocuğa taşıyamayacağı sorumluluklar yükleyebilmektedir.

 

ÇOCUK YETİŞTİRİRKEN BUNLARA DİKKAT!
• Kızları da erkekleri de yetiştirirken farklılıklara saygılı olup, cinsiyetlerin tamamlayıcılığını öğretebilmek.
• Erkek çocuk yetiştirirken her şeyden önce erkeklere ve erkekliğe saygılı olmak. Annenin eşi, babası, abisiyle ilişkileri önemli. Geçmişte erkeklerle yaşanan deneyimler, annenin oğlunu yetiştirmesinde çok etkili oluyor. Olumsuz deneyimleri olanlar için erkek çocuk yetiştirmek zorlayıcı olabilir. Ancak, geçmiş yaşantılardan kalan olumsuz duygu ve düşünceleri değiştirmek, onarmak mümkündür. Çevrede olumlu erkek modelleri bulmak önemli.
• Bebeklik döneminde sevgi ve sıcaklık hissini yaşamış olmak da diğer bir hassas nokta. Annenin bebeğini kucağa alması, sallaması, ona şarkı söyleyip, onunla konuşması çok önemli.  Araştırmalar annelerin erkek bebeklerine, kızlara oranla daha az ve daha kısa cümlelerle konuştuğunu göstermiş. Özellikle özgüvenin gelişmesi için ona ne kadar sevildiğini, ne kadar harika olduğunu söylemek gerek. Bebeğiniz büyüdükçe, onu gıdıklamak, bedenini çalıştıracak egzersizler yapmak, (kızlara oranla) biraz daha sert oynamak (tabii canını acıtmadan),  ileride ihtiyacı olacak fiziksel gücü kazanmasında yardımcı olur.
• Sınır koymanın yanı sıra, belli sınırlar içinde özgürlük tanımak çok önemli: Aşırı koruyucu olmak, ihmal kadar zararlı olabilir. Özellikle bizim kültürümüzde anneler aşırı koruyucu olmaya meyilliler. Bu da çocukların anneden ayrışıp, kendi bireysel kimliklerini kazanmalarını engelliyor. “Anne kuzusu” olmayı hiçbir erkek çocuk istemez!

 

ERKEKLİK GURURU İNCİNMESİN
• Yanlış bir şey yaptığında, onu utandırmadan, başbaşa kaldığınızda uyarın. Erkeklik gururu incinmesin. Erkekler genellikle hassasiyetlerini ve incinebilirliklerini saklarlar, bu sizi kandırmasın.
• Erkekliklerini destekleyin, ancak bu katı disiplinle olmaz! Annenin aşırı kızgın tavırları veya tutarsızlığı, çocuğun anneye güvenini sarsar. Dürüstlük ancak güven ortamında gelişeceği için, anneden (veya babadan) korkma dürüstlüğün gelişmesini engeller. Ona kızgınlığınızı söylemekle, aşırı tepkisel davranmak arasında önemli bir fark vardır.
• Erkek çocukların da kızlar gibi şefkate ihtiyacı vardır. Belli yaş dönemlerinde özellikle sizden uzaklaşmak isteyebilirler. Alınmadan buna saygı gösterin. Ancak iyi gözlemlerseniz, gerçekten şefkatinize ihtiyaç duydukları zaman bu ihtiyacı karşılayabilir, onları kucaklayıp sevebilirsiniz. Özellikle yatma zamanında, yorgun olduklarında ve hastalık  zamanlarında şefkatinizi kabul ederler. Bu şefkatin tamamen annesel olması önemlidir. Çünkü erkekliğe doğru geliştikçe oğlunuzun cinsel duyguları ve fantezileri gelişir ve en ufak bir baştan çıkarılma duygusu akıllarını karıştırıp, endişeye kapılmalarına yol açabilir ve sizden uzaklaşırlar.
• Nezaket ve kibarlığı küçük yaştan öğretebilirsiniz: Sizin için kapıyı açmalarını, alışveriş torbalarınızı taşımaya yardım etmelerini, güç isteyen ev işlerinde yardımlarını talep edebilirsiniz. Bunların karşılığında onlara teşekkür edip, güçleri ve düşünceli oldukları için iltifat etmeyi unutmayın.

anneoluncaanladim.com'u ziyaret etmek için tıklayın
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE