BOŞANIRKEN, ÇOCUĞU KULLANMAYIN!
Eşlerden birinin ayrılığı kabullenemediği durumlarda daha çok
yaşanıyor bu durum. Eşinin aynı zamanda çocuğunun annesi ya da babası olduğunu unutarak ve çocuğun
nasıl bir durumun içine düştüğünü göremeyecek kadar körleşerek sürüp gidiyor, bu sağlıksız süreç.
Anne babayı, baba da anneyi kötülüyor. Hatta sadece anne-baba değil, yakın akrabalar da taraf
tribünlere çekmeye çalışıyorlar çocuğu... Çocuk çoğu zaman öyle baskılar görüyor ki; annesi ya da
babası karşısına çıktığında boynuna atlamak yerine sırtını dönüyor... Bu durumda
“paylaşılamayan çocuk” değil, çocuğu bir diğerinin duygularını kullanmak için koz olarak
ortaya atmaktan söz edilebilir. Bir annenin ya da bir babanın çocuğun ruh sağlığını hiçe sayarak
nasıl böyle bir yanlışın içine düştükleri ise ayrı bir konu? Yapılan önemli hatalardan bir
diğeri ise; çocuğa kaldırabileceğinden büyük sorumluluklar vermek. “Artık bu evin erkeği
sensin!” cümlesini birebir yaşamasanız da yakın çevrenizden duymuşsunuzdur çoğunuz. Onun henüz
bir çocuk olduğunu, annesizliğin ya da babasızlığın üzerinde nasıl kalıcı etkiler bıraktığını ve tüm
bu çatışmalardan nasıl bunaldığını akıldan çıkarmamak ve boşanma sürecinde özellikle çocuğu
düşünerek hareket etmek gerekir.
DOÇ. DR. OYA GÜNGÖRMÜŞ ÖZKARDEŞ BOŞANMAK KADAR, SÜREKLİ KAVGA
ETMEK DE ÇOCUĞU OLUMSUZ ETKİLER Araştırmalar boşanmaların çocuk üzerinde olumsuz etkiler
yaratabileceğini söylüyor. Ancak her boşanma durumunu kendi özelinde değerlendirmek daha doğru olur.
Örneklemek gerekirse, boşanmak kadar sürekli kavgaların yaşandığı gergin bir ortamın da çocuk
üzerinde olumsuz etkileri olabilir ve böylesi durumlarda anne babanın yollarını ayırmaya karar
vermesi çocuk için de daha iyi olabilir. Boşanma süreci bir sürü değişikliği de beraberinde
getirir. İki ayrı ev, değişen yaşama ortamı, bu değişikliğe bağlı olarak okul vb. değiştirme gibi.
Dolayısıyla bu süreç ailenin bütün bireyleri için sancılı ve zor bir dönemdir. Boşanma durumu çocuğa
açıklanmadan önce eşlerin bu konuda kafalarının net olması gereklidir. Bir başka deyişle eşlerin
kafasında “Acaba yeniden birlikte olabilir miyiz?” türünden sorular varsa, çocuğa
açıklama yapmak doğru olmaz. Boşanma kararını açıklarken bazı noktalara dikkat etmek gerekir. Şöyle
ki; • Mümkünse anne baba birlikteyken bu açıklamayı yapmalıdır. • Birbirlerini
suçlayıcı, aşağılayıcı tutum içine girmeden artık birlikteyken mutlu olmadıkları çocuğun yaşına
uygun bir dille anlatılmalıdır. • Bu kararda çocuğun bir payı olmadığı vurgulanmalıdır.
Çünkü çocuklar bu ayrılmanın kendi suçları olduğunu, çalışmadıkları ya da yaramaz oldukları için
anne-babasının ayrıldığını düşünebilirler. • Ayrı ayrı yaşasalar da onu çok sevdiklerini ve
her zaman onun annesi ya da babası olarak kalacaklarını belirtmelidirler. • Boşanmanın
ardından nasıl bir düzenleme olacağını açıklamakta yarar vardır. “Her ikimizin evinde de bir
odan olacak”, “İstediğin zaman anneni/babanı arayabileceksin, görebileceksin” vb.
gibi. • Bu açıklamaya çocuğun vereceği ağlama, bağırma vb. tepkiler yargılanmadan kabul
edilmeli. Çocuğun bunu kabullenebilmesinin bir süreç olduğunun bilincinde
olunmalı.
ÇOK İYİ ARKADAŞ OLUP, ÇOCUĞU UMUTLANDIRMAYIN Boşanma
sonrasında anne baba aralarındaki sınırları koruma konusunda dikkatli olmalı. Boşanmanın ardından
sürekli çok iyi iki arkadaş gibi davranmak, birlikte sıkça zaman geçirmek çocuğun kafasının
karışmasına ve anne babanın yeniden bir araya gelebileceği umudunu canlı tutmasına, dolayısıyla da
sürece alışmakta zorlanmasına yol açabilir. Daha önce de değindiğim gibi boşanmadan her
çocuğun nasıl etkilenebileceği pek çok başka faktöre bağlı olarak değişebilir. Bu
faktörler: • Boşanma sırasında çocuğun yaşı, • Boşanma öncesinde ana-babası ile
kurduğu ilişkinin kalitesi, • Boşanmanın öncesinde ve sonrasında evdeki atmosferin nasıl
olduğu, • Boşanma sonrasında hayatında olan değişikliklerin miktarı ve ne yönde değişiklik
olduğu, • Evdeki destek sistemlerin varlığı, (Anne ya da babanın yerini alabilecek modeller
teyze, hala, dayı amca vb.) Boşanma zaten kendi başına çocuğu yaralayıcı bir süreçtir. Bu
nedenle anne ve babanın birbirlerini suçlar tutumları ya da çocuğa bir şekilde bu süreçte sorumluluk
sahibi olduğunu hissettirmeleri doğru değildir. Her çocuğun bundan nasıl ve ne şekilde etkileneceği
pek çok faktöre bağlı olarak değişebilmekle birlikte çocuk güvensizlik, içine kapanma, kendini
değersiz hissetme, karşı cinsle sağlıklı ilişkiler kuramama gibi bir dizi duygusal sorun
yaşayabilir. |
Av. Ayça Özdoğan “EŞLER TALEPLERİNİ ÇOCUK ARACILIĞI İLE
İLETİYOR” Boşanma psikolojik, sosyal ve hukuki sonuçları olan bir süreçtir. Bu
süreç her bireyde farklı bir seyir izlemekte ve özellikle çocuklar üzerinde olumsuz etkiler
bırakabilmektedir. Boşanma sürecinin olumsuz etkilerini, yetişkin bireyler olarak anne ve babalar
zaman içerisinde atlatabilmekte, ancak bu dönem çocuklar üzerinde onarılması güç yaralar
bırakabilmektedir. Ne yazık ki, çoğu zaman çocuğun bu derecede olumsuz etkilenmesine anne ve
babaların da yanlış davranışları neden olmaktadır.
Yapılan araştırmalar boşanma sonucu
ailenin parçalanmasının çocukları, ailelerin ölüm nedeni ile parçalanmasından daha çok etkilediğini
ortaya koymaktadır. Boşanmanın çocuk üzerindeki etkileri çocuğun yaşına, boşanma nedenine ve boşanma
sürecinin yaşanma şekline, çocuğun anne ve baba ile olan ilişkisine göre değişiklik göstermektedir.
Ancak bu süreçte çocukta huysuzluk, tedirginlik, bağımlılık, saldırganlık ve hırçınlık en sık
görülen davranışlardır.
Çocuk açısından böylesine zor bir dönemde ise anne ve babaların
yanlış davranışları karşısında çocuk daha çok etkilenmektedir. Avukat olarak boşanma davalarında en
çok gözlemlediğimiz yanlış davranış modelleri arasında çocuğu diğer eşe karşı koz olarak kullanmak
gelmektedir. Hemen hemen çoğu boşanma davasında bir eş diğerini çocuğunu elinden almakla, diğer eş
ise çocuğu göstermemekle tehdit etmektedir. Yine yapılan yanlışlardan biri; diğer eş ile
haberleşmede çocuğu kullanmak, eşlerin taleplerini çocuk aracılığı ile diğerine iletmesidir.
Anne-baba olarak yapılan hatalardan biri de çocuğa boşanma kararında veya boşanma
sonrasında taşıyabileceğinden daha fazla yük yüklemektir. Örneğin boşanma kararını vermeden önce
çocuğa “Boşanayım mı?” diye sormak ya da yalnız kalan bir annenin boşanma sonrasında
henüz çok küçük yaştaki erkek çocuğuna “evin erkeği artık sensin” demesi çocuğa
taşıyabileceğinden daha fazla sorumluluk vermektir. |
BUNLARI KESİNLİKLE
YAPMAYIN! - Eşinizi ve kendinizi düşman iki taraf olarak gösterip, çocuktan bir seçim
yapmasını istemeyin veya eşinizi kötülemeyin. - Boşanma nedeni olarak çocuğun kendisini sorumlu
tutacağı ya da bu durumda payı olduğunu düşündürecek cümleler kurmayın. - Eşinizden intikam
almak için çocuğu ondan soğutacak cümleler kurmaktan kesinlikle kaçının. “Baban seni görmeye
gelmiyor”, “Seni sevseydi gelirdi” gibi... - Bu süreçte hayatınızda köklü
değişiklikler yapmayı erteleyin. Taşınmak, evlenmek vb. - Eşinizin çocuğunuz görmesine engel
olmayın. Unutmayın, siz boşanmış olabilirsiniz ama çocuk her iki ebeveyne de ihtiyaç duyar. -
Başkalarıyla ya da eşinizle boşanma hakkında konuşurken onun bunlara tanık olmasına izin
vermeyin. - Bunalımlarınızı, öfkenizi ya da üzüntünüzü ona belli etmeyin. Çünkü çocuklar bir
şeylerin yolunda gitmediğini sizin tepkilerinizden çıkarırlar. - Alınacak kararlar için
çocuğunuzun da fikrini sorun, ama onu karar verme sorumluluğu altında ezmeyin. - Boşanmış
ailelerin önemli bir çoğunluğu, çocuk etkilenmesin diye tavizler verme yoluna giderler; daha fazla
TV izlemesine, daha çok abur cubur yemesine göz yumarlar. Hatta çocuğu mutlu ettiği için çoğu zaman
bu gibi ödüllendirmeler abartılır. Ancak uzmanlar çocuğa karşı verilen bu tavizlerin onun acısını
dindirmekten çok zararlı alışkanlıklar kazanmasına neden olduğunu belirtiyorlar. - Eşlerden biri
bir diğerinin yasakladığı şeyi sırf daha çok sevilmek adına, serbest bırakmamalıdır. Bu çelişki
çocuğun duygusal dünyasında çatışmalar yaratabilir ya da çocuk bir süre sonra bu çelişkileri
kullanmaya başlayabilir. - Çocuğunuzu mahkeme, eşya dağılımı, nafaka gibi konuların içine
sokmayın. |
|