YAŞADIĞIM MACERALARIN EN BÜYÜĞÜ “Yaptığınız en büyük çılgınlık nedir?” sorusuna artık cevabım var. Sizce böyle bir yolculuğa çıkmaktan daha büyük bir çılgınlık olabilir mi? İçimde küçücük bir tohumun büyümesine şahit olmak. Tarif edilmez, tuhaf bir duygu. Hani anlatılmaz yaşanır derler ya aynen öyle. Korku, heyecan, mutluluk, hüzün, umut, sevinç, gözyaşı, karmaşık bir ruh hali... Önüne geçilmez tatlı bir uyku hali. Beraber dalınan sıcacık güzel-uzun uykular, rüyalar zinciri... İlk günlerde yemek yemenin tatsızlığı, ama yemek yemek zorunda olmanın baskısı. Çaresiz saatler boyu süren uzun yemek saatleri. Zorla güzellik olur mu? İçinde bir yavru büyütüyorsan istemediğin şeylere “Hayır” deme şansının bittiği an. “Canım istemiyor” cümlesinin 9 ay telaffuz edilmemesi gerektiği. Senin canına değil onun canına değecek her şeyi reddetme şansının olmayışı. Bu baskı içindeyken bile mutlu olmanın tarif edilmez keyfi. Geçici süre yaşanan, deniz yolculuğu yapmış gibi içinden geçen bulantılar dalgası. Yediklerini çıkarmak isteyip, o aç kalır korkusu ile çıkarmama isteği. Karışan duygular zincirinin hep kesişen yönü; onu yaşatma, bir cm daha uzatma, 1 kg daha arttırma çabası. Her ay gidilen kontrollerde 37 ekran bir alanda emeğinin karşılığını alma, onun sağlıkla ve enerji ile hareketini görme arzusu. Doktordan eve dönüşlerde aklının, beyninin o 37 ekranlık görüntüde takılı kalması. Onu hep görme, hep izleme arzusu. Eve ultrason cihazı alma hayalleri. Bir dahaki muayene gününün çok geç oldugunu düşünüp isyan etme, terhis olmayı bekleyen asker misali günleri geri sayıp durma telaşı. Sıkıntı gibi görünen bu olaylar zincirinin sonunda yine mutlu yine mutlu olmak. AYÇA TURGUTOĞLU
|
anneoluncaanladim.com'u ziyaret etmek için tıklayın |
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE |