MEME KANSERİNE KARŞI UYANIK OLUN! Meme kanseri, eskiden 40 yaşın üzerindeki kadınlarda sık görülürken artık 20'li ve 30'lu yaşlarda da rastlanılabilen bir hastalık haline geldi. En önemli risk faktörlerinden biri de kişinin ailesinde meme kanseri olması. Eğer kadının annesi, kız kardeşi, teyzesi ve teyze kızlarında meme kanseri varsa, hastalığa yakalanma riski artıyor. Baba tarafında kanser varsa da risk artıyor. Öte yandan, “Benim ailemde kanser yok, bende de olmaz” diye düşünmek de yanlış. Ailesinde meme kanseri olmaması risk olmadığını göstermiyor; ama olması ciddi bir risk artışı. Ailenin birden fazla ferdinde meme kanseri varsa da risk artıyor. Ancak kişinin ailesinde kanser yoksa risk de ortadan kalkmıyor. Meme kanserli hastaların yüzde 5-10'unun ailesinde meme kanseri var, geri kalanın ailesinde yok. MEME KANSERİ İLE İLGİLİ RİSK FAKTÖRLERİ:
MEME KANSERİNİN BELİRTİLERİ NELER? - Ele gelen kitle. - Meme başından gelen her akıntı kanser habercisi değildir. Bol sulu akıntılar ve meme başından gelen kanlı akıntılar meme kanseri nedeniyle olabilir. - Hastalar en çok sulu akıntıda yanılırlar, “Bu berrak kötü bir şey değil” diye düşünülür. Oysa, araştırılmalıdır. - Kanlı akıntı çok önemlidir (aksi ispatlanana kadar). - Meme başında çekilmeler, şekil bozuklukları. - Meme derisinde çekintiler. - Meme başında egzamaya benzeyen yapılar, koyu kısımda kabuklu, egzama benzeri bir deri lezyonu varsa, mutlaka değerlendirilmelidir. - Ciltte portakal kabuğu görünümü. - Memede ani kızarma ve şişme olması. Bu tür bir görünüm enfeksiyona bağlı olabileceği gibi iltihabi tip denilen meme kanserinin de habercisi olabilir. - Koltuk altında ele gelen şişmiş bezeler. TANIDA 4 YÖNTEM VAR Meme kanserinin tanısında klinik muayene, mamografi, ultrasonografi ve meme MR’ının da çekilmesi gerekir. Bunların hiçbirinin birbirine üstünlüğü yoktur, “MR yaptıralım her şey ortaya çıkar” diye bir durum söz konusu değildir. Hangi inceleme hangi kadına yapılmalı buna hekimin karar vermesi doğru bir yaklaşım olur. Memesinde kitle (yumru) saptanan kadınlarda ince ya da kalın iğne ile biyopsi yapılabilir. Ancak kitlenin tamamı direkt çıkarılmamalıdır, eğer direkt çıkarılacak ise bu ameliyathane şartlarında bütün hazırlıklar tamamlandıktan sonra yapılmalıdır. Ameliyat esnasında patolojik inceleme yapılıp gerekirse işleme devam edilebilir. Erken meme kanseri tanısı koyduran önemli bir bulgu da mamografide görülen kireçlenmelerdir. Bunların da aydınlatılması gerekir. Çeşitli yöntemlerle çıkarılıp tanısı konulabilir. İğne ya da radyoaktif madde ile bu kireçlenmelerin yerleri işaretlenerek çıkarılır. Bu kireçlenmeler grup oluşturuyorsa, şekilleri birbirine benzemiyorsa, sayıları 4-5 taneden fazla ise incelenmesi gerekir. TÜMÖRÜN BÜYÜKLÜĞÜ AMELİYATI ETKİLER Mİ? Kadınlara meme koruyucu cerrahi yapmayı çok önemsiyoruz. Ancak her kadında bu mümkün olmuyor. Memenin alınıp alınmama kararını etkileyen faktörler memenin büyüklüğü, tümörün çapı ve tümörün memede çok odaklı olup olmamasıdır. Büyük memede tümör büyük olduğu halde meme korunabilirken, küçük memede daha küçük bir tümör memenin alınmasını gerektirebilir. Koruyucu meme cerrahisinde tümör onkolojik prensiplere uygun olarak çıkarılmalıdır ve bu işlemden sonra memenin estetik görünümü de iyi olmalıdır. Erken evredeki bir meme kanseri, memenin içinde birden fazla odakta olduğunda koruyucu meme cerrahisi ile tedavi edilemez. Bu durumda da “mastektomi” denilen memenin tümünün alınması işlemi yapılmalıdır. Bu tür hastalar isterlerse, aynı seansta protez konularak meme rekonstrüksiyonu yapılabilir.
HER MEME KANSERİNDE KOLTUKALTI LENF BEZLERİNİN TAMAMI ALINMALI MI? Koltukaltı lenf bezlerinde kanserli hücrenin olup olmadığı ameliyat sonrasındaki tedavinin planlanmasında çok önemlidir. Hastalığın evrelemesinde koltukaltı lenf bezlerinde kanserli hücre olup olmaması belirleyicilerden birisidir. Eskiden meme kanseri olan hastaların hepsinde koltukaltındaki lenf bezlerinin tamamı çıkarılıyordu. Ancak son yıllarda “sentinal lenf bezi biyopsisi” kavramı gündeme geldi. “Sentinel lenf bezi” memeden gelen lenf sisteminin ilk durağıdır ve “bekçi lenf bezi” şeklinde özetlenebilir. Sentinel lenf bezinde kanser hücresi yoksa, koltukaltı lenf bezlerinin tamamının çıkarılması gerekmez. Ancak sentinel lenf bezinde kanser hücresi bulunan hastalarda koltukaltındaki lenf bezlerinin alınması gereklidir. Sentinel lenf biyopsisi yönteminde ameliyattan belirli bir süre önce hastaya radyoaktif bir madde ve ameliyattan hemen önce özel bir boya verilir. Gama dedektör ve gama prob ile radyoaktif maddeyi tutan ve boyanmış lenf bezinin yerini belirleyerek bu beze çıkartılır. Ameliyathanede patoloji doktorları ön inceleme ile bu ilk (bekçi) lenf bezinde kanser hücresi olup olmadığını belirliyor. Eğer kanserli hücreye rastlanmazsa, koltukaltındaki lenf bezleri alınmıyor. Bunun aksi söz konusu ise, yani sentinel lenf bezinde kanser hücresi varsa koltukaltındaki lenf bezlerinin tamamı çıkarılıyor. Lenf bezlerinin tamamının çıkarılmaması meme kanseri nedeniyle ameliyat edilen hastalarda diğer kazançlarının yanı sıra kolda şişmenin ömür boyu önlenmesini sağlıyor.
|
||
anneoluncaanladim.com'u ziyaret etmek için tıklayın |
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE |