KORKMAYI DA ÇOCUKKEN ÖĞRENİYORUZ!

Korku, insana özgü ve zaman zaman yaşanabilen bir duygu. Korkular yoluyla tehlike veya tehdit içeren bir durum karşısında gerekli psikolojik ve entellektüel hazırlığı yaparız. Korkularımızla yüzleşmek kendimize güvenimizi geliştirir, bağımsız olabilmemizi sağlar. Ve tabii tüm duygular gibi korkularla da çocukluk çağında tanışırız.

Eskiden anne ve babalar genellikle çocuklarının bir şeylerden korkmasından hoşlanmazlar ve durumun üstünü örtmeyi tercih ederlerdi. Günümüz ebeveynleri ise çocuklarının korkularına daha duyarlı davranıyor, çocuğu anlamaya ve ona yardımcı olmaya çalışıyor.
Çocuk korkularının sevilmediğini görünce genellikle bu korkuları yaşamaya devam etse bile yansıtmama yoluna gider. Çocukluk korkuları bazen yıllar sonra biçim değiştiren fobilere dönüşebilir. Ancak araştırmalar, çocukların yüzde 90’ında gelişimlerinin bir döneminde herhangi bir şeyden korktuklarını gösteriyor.

Just Tell Me What to Say: Sensible Tips and Scripts for Perplexed Parents kitabının yazarı Betsy Brown Braun, “Korkular aslında doğal ve gelişime yardımcı olan yapıtaşlarıdır. Çocuklar korkularının yardımıyla büyürken sorunların üstesinden gelmeyi öğrenirler” diyor.

Çocuğun 5 yaş civarında geliştirdiği; cadı, canavar, hayalet gibi birtakım hayali figürlerden korkması ruhsal gelişimi için beklenebilir bir durum. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, bazı korkuların belli yaş dönemlerinde ortaya çıkabilecekleri, ancak bu korkuların bir süre sonra ortadan kaybolmalarının da gerekli olduğu. Örneğin, 6 yaşındaki bir çocuk hala yabancılardan korkuyorsa, bu üstünde durulması ve çözüm aranması gereken önemli bir konu.

 

“Anne ışığı açık bırakır mısın?”
KARANLIK KORKUSU

Karanlık korkusu, büyük bir oranda çocuklarda olmak üzere, yetişkinler de görülen bir korku çeşididir. Karanlık korkusu karanlıkta bir canavarın bir sürü diş ya da kocaman gözlerle belirmesi şeklinde bir hayalle oluşur. Kabuslar da karanlık korkusuna katkıda bulunur; uyandıktan sonra çocuk ışıklar açık olmadan yatağa gitmeyi reddedebilir. Karanlık korkusu çocuk gelişiminin bir safhasıdır. Birçok gözlemci karanlık korkusunun 2 yaş öncesinde nadiren ortaya çıktığını söyler. Karanlık korkusu ışık olmaması değil, karanlığa saklanmış olası veya hayali tehlikelerin korkusudur. Freud ile başlayan bazı araştırmacılar karanlık korkusunun “ayrılma anksiyetesi”nin bir tezahürü olduğunu düşünürler. İnsanlar kapkaranlık bir ortamda göremezler ve böylece karanlıkta neler olduğunu hayal ederler. Genellikle de korkunç bir şekilde hayal ederler.

Bu korku Aristotle’a göre insanların “mantıklı hayvanlar” olduğu düşüncesiyle açıklanır. Bu düşünceyi genişletecek olursak, bilmediğinden korkmanın insanın doğası gereği olduğu ve doğuştan gelen bir keşfetme ve bilme isteği olduğu da söylenebilir.


Uzmanlar, “En kolay ve en mantıklı çözüm, ışığı hafifçe açık bırakmaktır” diyor. Bütün odayı ışıklarla donatmak değil tabii ki ama küçük-loş bir gece lambası veya koridor ışığı uykusunu kaçırmadan çocuğunuzun güven içinde uyumasını sağlayabilir. Karanlıkta güvende hissetmeye başladığında da zamanla loş ışıktan da kurtulma en doğrusudur. Çünkü çocuklarda büyüme hormonu uyurken ve karanlıkta salgılanır.


“Odamda canavar var!”
CANAVAR KORKUSU

Genellikle okul öncesi çocukların gerçekle hayal dünyasını birbirinden ayırması zordur. Uzmanlar, “Bu yaşta çocuklarınız canavarların gerçek olduğunu zanneder ve bir canavarın saklanması için klozetten veya yatağın altından daha iyi bir yer olamaz” diyorlar. Bu durum aynı zamanda birçok çocuğun kaygılarının artmasına sebep olan bebek yatağından normal yataklarına geçiş dönemine de rast gelir.

Canavarın gerçekten var olduğunu kabul edip ona gününü göstereceğini söylemek çocukları rahatlatmaz, aksine artık onların varlığını anne ve babasının da kabul ettiğini görerek daha çok korku geliştirmelerine neden olur. “Yeter artık, saçmalıyorsun! Canavar diye bir şey olmadığını biliyorsun” cümlesi de çözüm sağlamaz. Bu halde yapılacak en doğru şey çocuğunuzla, onun kendini daha iyi hissetmesi için neler yapabileceğinizi konuşmanızdır. “Ne kadar çok korktuğunu anlıyorum. Bana güven, canavar diye bir şey yok. Eğer kendini daha iyi hissedeceksen klozeti senin için açabilirim ya da yatağının altını kontrol edebilirim. Ama inan ki bu evde seni çok seven insanlar dışında hiç kimse yok” gibi sözlerle onu rahatlatabilirsiniz.


“Seninle uyuyabilir miyim?”
GÖK GÜRÜLTÜSÜ, YÜKSEK SES KORKUSU

Bu yüksek, aniden gelen patlama sesi her yaşta insan için korku vericidir. Özellikle de bebeklik döneminde. Bebekler yüksek seslerden çok korkarlar. Hatta bu korku başka korkulara da neden olabilir. Örneğin, çocuk banyo yaparken duyduğu bir patlama sesi çocuğun banyodan ya da sudan da korkmasına neden olabilir. Gök gürültüsü de her yaşta insanın korkmasına yetecek kadar gürültülüdür. Ayrıca gök gürültüsü çocuklarda fırtına ya da doğal bir afetin başlangıcıymış gibi de algılanabilir.

Böyle gök gürültülü bir gecede çocuğunuz yanınıza geldiğinde ve sizinle yatmak istediğini söylediğinde, ona yalnız yatmasını söyleyerek odasına yollamayı uzmanlar pek doğru bulmuyorlar. “Fırtına geçtiğinde gök gürültüsü de kesilecektir. O zaman birlikte bunun geçmesini bekleyelim” diyebilirsiniz. Gök gürültüsünü aileniz için neşeli bir oyuna da dönüştürebilirsiniz; hep birlikte yatağın içine girip, şimşeğin çakmasıyla gök gürlemesi arasında kaç saniye geçtiğini saymaya başlayabilirsiniz.

Çocuk fırtınadan korktuğunda, gök gürültüsü ile ilgili internet üzerinden birlikte araştırma yapın ya da bu konudaki bilgilerinizi onunla paylaşın. Neler olduğunu anlamak ve gürültünün sebebini bilmek çocuğu rahatlatacaktır.


 

“Bu amca gitsin”
YABANCILARDAN KORKMA

Bebeğin yaklaşık 8. ayda geliştirdiği ve 1-1,5 yıl kadar sürebilen yabancı korkusu normal kabul edilir. Özellikle bir bebeğin etrafta dolaşan yabancı birinden ürkmesi onun bu kişinin anne ya da babası olmadığını bildiğini gösterir. Bu bebeğinizin bakıcıdan ya da arkadaşınızdan korktuğu anlamına gelmez, bu onun tanıdığı kişilere bağlılığından kaynaklanır. Bebeğiniz farklı görünen, farklı kokan ve farklı sesler çıkaran birilerinin de var olduğunu yavaş yavaş öğrenir. Ve bu süreçte her bebek aşağı yukarı aynı davranır.

Yabancılardan korkan sizin 6 yaşınızdaki kızınızsa, bu durumda bir uzman yardımı almalısınız. Çünkü bu güvensizlik ya yaşadığı kötü bir tecrübenin sonucu olabilir ya da çözülmesi gereken başka bir problem vardır.

Eğer çocuğunuz bakıcısından korkuyorsa, bu hem bakıcısını yabancı olarak görmesinden hem de “anneden ayrılma korkusu”ndan kaynaklanıyor olabilir. Bir bebeğiniz veya daha ilerlemiş yaşta bir çocuğunuz varken, kapıdan çok da hızlı çıkmayın. Siz henüz evdeyken bakıcı gelmiş olmalı. Önce birlikte aynı ortamı paylaşırsanız, bebeğiniz kendini güvende hisseder; sonra evin içinde başka işlerinizi hallederken onları yavaş yavaş yalnız bırakabilirsiniz. Ayrıca sizin bu yabancıya iyi davrandığınızı görmek, durumu sizin de onayladığınıza emin olmak çocuğunuzu rahatlatacaktır. Sakın çocuğunuzla vedalaşmadan gizlice evden ayrılmayın. Sakin ama kararlı olun, onu da sizinle birlikte dışarı sürüklemeyin. Çocuğunuza evden ayrılırken, geri geleceğinizi ayına-yaşına uygun bir dille anlatın.

 

“Doktora gitmek istemiyorum”
DOKTOR KORKUSU
Çocuklar bebeklikten itibaren hastanelerle tanışıyorlar en azından kontrol ve aşı rutini için doktora gidiyorlar. Aşı da malum bazı çocuklar için can acıtıcı olabiliyor. Dişçi de bazı acı tecrübeleri hatırlatabiliyor ya da çocuk büyüklerinden duyduğu şeyleri büyüterek korku geliştirebiliyor. Diş doktorunun koltuğuna oturmak veya muayene olurken uzanmak çocuklar için savunmasız bir durumdur. Ne olacağından habersiz, bir yabancı onun kişisel alanına giriyor, kulakları, ağzı, burnu birtakım soğuk ve parlak aletlerle kurcalanıyor.

Öncelikle çocuğunuza doktorun bir dost olduğunu ve onun sağlığını korumak için orada olduğunu anlatın. Evde doktorculuk oynayarak bu konudaki endişelerinden kurtulmasını sağlayın, oyuncak doktor seti alın, o doktor olsun oyuncak ayısı da hasta.

Bu oyunun ne kadar işe yaradığını fark eden bazı doktorların başlattığı “Oyuncak Ayı Hastanesi” bu konuda harika bir örnek. Oyuncak Ayı Hastanesi İstanbul’da Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğrencilerinden oluşan Cerrahpaşa Klübü tarafından düzenleniyor. Oyuncak Ayı Hastanesi projesi çocukların ebeveyn rolünü oynadıkları model hastane. Bu projede çocuklar ebeveyni oldukları oyuncakları hastaneye getiriyorlar ve burada, “oyuncak ayıları tedavi eden doktor” rolünü oynayan tıp öğrencileri tarafından karşılanıyorlar. Böylece çocukların genellikle acı ve korkuyla bağdaştırdıkları hastane ortamına alışmaları sağlanıyor.


 

 

 

 

 




 

anneoluncaanladim.com'u ziyaret etmek için tıklayın
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE