KARNE NEDİR, NE DEĞİLDİR?..

Çocukların pek çoğu için karne dönemleri gergin ve stresli geçiyor. Karneyi beğenmeyen velilerle çocuklar arasındaki anlaşmazlıklar ya da çocukların kaygı ve endişe yüklenmesi ile istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Uzmanlar, velilerin çocuklarını suçlamak yerine çözüm aramaları gerektiğini söylüyor ve karnenin sadece çocukların öğrenme düzeyini gösteren bir belge olduğunu hatırlatıyorlar. Karnedeki düşük notların sadece kendilerini değil, asıl çocuğu da üzüp kırdığı unutulmadan, çözüme yönelik bir tatil planı yapmak gerektiği de tavsiyelerin başında geliyor. En iyisi, öncelikle çocuğunuzun başarısını da başarısızlığını da sevgiyle kabul edin. Okul başarısını etkileyen yüzlerce faktör var, ona doğru ortam ve sağlıklı bir yaklaşım sunup sunmadığınız konusunda bir özeleştiri vermenin zamanı gelmiş olabilir.

ÇOCUK İÇİN "KARNE" NE DEMEK?
Anne, baba ve yakın çevrenin bilerek ya da bilmeyek verdiği mesaj, "okul başarısı önemlidir" oluyor. Bu da çocukta okul başarısının belgelendiği karne ile somutlaşıyor. İyi bir karne çocuk için bir motivasyon kaynağıdır. Karnenin çocuk tarafından nasıl değerlendirildiğini anlayabilmek için ailenin ve öğretmenin karneyi nasıl değerlendirdiğine bakmak gerekir.  Karne hakkındaki bu düşünceler de çocuğun kendisiyle ilgili algısını, okula karşı ilgisini ve genel motivasyonunu etkiler.

KARNESİ ZAYIFSA?..
Zayıf bir karne getiren çocuk, bunu bazen hayatının tümünü etkileyecek bir başarısızlık olarak görebilir. Zayıf karne hem çocuğun kendi benlik algısını hem de çevresinin kendisine karşı bakışını olumsuz etkileyebilecek bir faktördür. Pişmanlık, üzüntü, hayal kırıklığı ve kendine olan güvenini yitirme gibi ağır duygular geliştirebilir. Bazı çocukların bu başarısızlıktan sonra vurdumduymaz davranışlar sergilediği gözlense de, bu çocuğun üzülmediği ve bu tür duygularla boğuşmadığı anlamına gelmez. Bu durumda anne ve babanın çocuklarına güvendiklerini  hissettirmeleri ve  başarıları için gerekirse yardım edebileceklerini ifade etmeleri çok önemlidir. Yüksek notları olan dersler hakkında konuşarak diğer dersler konusunda yönlendirici olabilirler. Öğretmenin de bu süreçte bazı destekleri çocuğa sunmasında fayda vardır. Ona güvendiğini; eğer çabalarsa başarılı olabileceğini karneyi çocuğa teslim ederken bildirmesi ve beraberinde desteğini sürdürebilmesi önemlidir.

KARNESİ İYİYSE?..
İyi karne getirmiş olan çocuk ise bu durumu elbette ailesinin tepkisi ile değerlendirecektir. Ailenin başarı çıtasının yüksek olması kimi zaman teşekkür almış bir öğrencinin bile kendisini kötü hissetmesi için önemli bir neden olabilir. İyi karne karşısında genellikle aile gururlanır ve mutlu olur. Çocuk için de bu durum mutluluk verici olarak algılanacaktır. Çocuğun başarısı fark edilmeli ve bu olumlu durum hep birlikte konuşulmalıdır. Dolayısıyla, o anki motivasyonu pekiştirilmelidir. Ancak çocuğa her durumda mutlaka onun yanında olunacağı mesajı verilmelidir. Bu açıklama, çocuğun yaşayacağı bir başarısızlık karşısında daha kontrollü ve yapıcı davranması için sağlam bir temel oluşturur.

 

Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Prof. Dr. Bengi Semerci:
"KARNE ÇOCUĞU TANIMANIN BİR YOLU..."
"Okul karnesi okulda yapılanların ve yapılamayanların geri bildirimidir. Yarıyıl karneleri, karneyi alan çocuklara ve ailelerine nelerin eksik olduğunu, nelerin tamamlanması gerektiğini anlatır. Ayrıca karnelerin verildiği okullara ve okulların öğretmenlerine kaç öğrenciyi iyi ele alabildiklerini, kaçını gözden kaçırdıklarını, bunları değerlendirerek daha iyi nasıl eğitim verebileceklerini anlama şansı tanır.


Ama biz karneyi sadece çocuğun başarısı ya da başarısızlığı olarak görürsek, durum değişir. Karne günü bazı ailelere mutluluk getirirken, bazıları için üzüntü ve kızgınlık günü olmaktadır. Zayıflara kızılır, tehditler yapılır, cezalar verilir. Anne babalar iyi okul seçtikleri, çalışmaları için gerekli herşeyi aldıkları, her istediğini yaptıkları için çocuklarının zayıfsız karne getirmeleri gerektiğini düşünürler ve emeklerinin boşa gittiği hissiyle kızgınlıkları artar.

Zayıf olan karnelere kızmadan önce durup bir düşünmemiz gerekir. Anne baba olarak, en başından çocuğumuzu yetiştirirken kendi sorumluluğunu bilecek, ödevini, dersini sahiplenecek bir çocuk olması için gerekli temeli onlara verdik mi? Onlar için en iyi şeyleri istediğimiz kesindir. Ama okullarını seçerken onların özelliklerini, yeterliliklerini değerlendirdik mi? Yoksa kendi hırslarımızın kurbanı mı olduk? Başarılı, iyi gelecekleri olsun diye uygun olduğunu, daha iyi gelecek sağlayacağını düşündüğümüz eğitim sistemini, okulu, öğretmeni mi seçtik? Bunlara yanıtımız yoksa, karneyi alıp kızmak değil, düşünme zamanıdır.

Yarıyılda yapılacak çok şey olabilir. İyi gelen karnelerin başarısını kutlamak, maddi bir armağan alarak yapılması gereken bir durum değildir. Sorumluluklarını, yapması gerekenleri öğrenmiş, yapması gerekenleri kendi için yaptığının bilincine ulaşmış, bunlar için alacağı en iyi karşılığın kendi başarısından alacağı haz olduğunu fark etmiş her birey, kaç yaşında olursa olsun karnesi, başarısı için armağan beklemez. Çocukların bunu yapabilmeleri için her zamanki gibi örnek olabilecek büyüklere ihtiyaçları vardır. Görevlerini yerine getirdikleri için, hatta yarım yamalak yaptıkları ya da hiç yapmakları halde karşılık bekleyen bunca erişkinin iyi örnek olduğu söylenemez."


Uzman Psikolojik Danışman Ece Akın:
"ÇOCUĞUN BAŞARISIZLIĞININ NEDENLERİ ARAŞTIRILMALI"

"Öncelikle çocuğun başarısızlığının nedenlerini son ana bırakmadan anlamaya çalışmak ve daha başarılı olması için etkili yöntemler araştırmak, karneyi bekleyip zayıf nota kızmaktan daha etkili olacaktır. Birçok problemin çözümü için olaydan sonra tepki vermek yerine, önleyici yöntemler denemek gerekir. Eğer çocuğunuzun risk altında olduğunu düşünüyorsanız, onun okuldaki performansını yakından takip etmeniz daha da önem kazanır. Takip etmek, sadece sınav notlarını öğrenmek, sınav tarihlerinden önce ders çalışma öğütleri vermek anlamına gelmez. Anne babaların, okul ile işbirliği içine girerek çocuğun yaşadığı başarısızlığın olası nedenlerini araştırmaları ve uygun yaklaşımları yıl sonunu beklemeden uygulamaya başlamaları önemlidir.

SUÇLULUK, ÜZÜNTÜ VE HAYAL KIRIKLIĞI...
Başarısız bir karne getiren çocuk, belli etmese de bu durumdan rahatsızdır. Başarısız olmanın getirdiği suçluluk, üzüntü, hayal kırıklığı, pişmanlık gibi duyguları yaşar. Çocuk eğer anne babanın göstereceği olumsuz tepkilerden çekiniyorsa, yalan söyleme gibi, geçici olarak olumsuzluğu ertelemeye yarayacak davranışlara başvurabilir. Eğer karne başarısı ile ilgili çok fazla beklenti ve baskı hissediyorsa, istenen karneyi getiremediğinde çok daha ciddi sorunlar da yaşanabilir: Uyum ve davranış problemleri, evden kaçmak, kendine zarar verecek davranışlarda bulunmak, hatta intihar gibi...

İYİ KARNE NASIL KARŞILANMALI?
Başarılı bir karne getirmek kendi içinde oldukça motive edici bir deneyimdir. Tabii ki bunun diğer bireyler tarafından fark edilmesi ve onay görmesi, çocuğun başarısından daha fazla haz almasını sağlar. Karne hediyeleri bütün bir yıl boyunca gösterilen emeğin somut bir ödülü olarak kabul edilir. Ve tabii ki çocuklar için somut ödüller her zaman çok daha ilgi çekicidir. Ama somut ödüllerden daha önemli olan bir diğer etken, anne babanın çocuğun başarısını fark etmesi ve bunu dile getirmesidir. Olumlu geri bildirimi ve ödüllendirmeyi sınırsız olarak yapmak, amacından uzaklaşan bir duruma döner. Çocuğun gösterdiği bir başarının abartılı şekilde ödüllendirilmesi, gösterilen tepkinin inandırıcılığını olumsuz olarak etkileyecektir. Ayrıca bu durum, çocuğu sonraki başarılara yönelik motive etmek yerine, 'başarının' sadece bu ilgiyi almak için bir araç haline gelmesine neden olur."


Psikolog İnci Vural:
"KARNE SORUMLULUĞUNU AİLE VE ÖĞRETMEN ÇOCUKLA PAYLAŞMALI"

"Zayıf bir karnenin sorumluğu sadece öğrenciye yüklenmemelidir. Aile içerisinde yaşanan sorunlar, çocuğun kendine ait bir çalışma odasının olmaması, arkadaş çevresi, öğretmenin öğrenci ile arasındaki sorunlar, dikkat eksikliği, öğrenme güçlüğü ve depresyon gibi birçok sorun zayıf bir karnenin alt sebepleri olarak incelenebilir. Ayrıca, öğrencinin gelişim sürecinde olması da derslerdeki başarıyı düşürürken algılarının başka yönlere kaymasına sebep olabilir. Çünkü bu süreçte kişi kendini tanımaya ve biyolojik olarak benimsemeye çalışır. Çevresi ile iletişim halinde olduğu için derslere olan ilgisi de azalmış olabilir."

ANNE BABALARA TAVSİYELER
- Çocuğunuzu dinleyin, ona birey olarak davranın ve yaşadığı sorunları küçümsemeyin.
- Öğrencinin karnesini başka ailelerin çocuklarının notları ile kıyaslamayın. Bu durum çocuğu rencide ederek, aileden ve okuldan uzaklaşmasına yol açar.
- Baskıcı davranışlar sergilemeyin.
- Öğrencinin yeteneklerini keşfedin ve bu yetenekler doğrultusunda çocuğunuzu yönlendirin.
- Öğrenciyi ders notlarından dolayı eleştirirken yapıcı olmaya çalışın, zayıf olan dersleri için de özendirici aktiviteler geliştirin.
- Ayrıca başarılı karnelerin abartılı şekilde ödüllendirilmesi de doğru değildir. Ancak ödül verilecekse, bu okul başarısını destekleyecek bir obje olabilir.


Psikolojik Danışman Dilek Kırcaoğlu:
"AKADEMİK BAŞARI İNSAN HAYATI İÇİN YETERLİ DEĞİL!"

Okul başarısını etkileyen pek çok değişken var. Başarılı olmak için 'çok çalışmak' değil 'etkili çalışmak' gerekir. Başarı kavramı tek başına ele alınmamalıdır. Yalnızca akademik başarı, insan hayatı için yeterli değildir. Başarıyı, kişinin o an bulunduğu noktadan bir adım daha ileriye gidebilmesi olarak algılamak gerekir. Fizyolojik, psikolojik, duygusal, toplumsal pek çok durum ve koşullar başarı kavramının içinde yer alır ve etkide bulunur. Başarı her kişi için kendi içinde değerlendirilmeli, başarıya giden yol üzerindeki küçük aksamalar, öğrenmenin bir şekli olarak düşünülmelidir.

OKUL BAŞARISINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Okul başarısını etkileyen en önemli faktörleri şöyle sıralabiliriz:
-  Çocuğun duygusal durumu.
-  Öğrenmeye karşı ilgi, merak ve isteği.
-  Uygun çalışma ortamı.
-  Verimli çalışıp çalışmadığı.

 

ÇOCUK ÖNCE BAŞARACAĞINA İNANMALI!
Benlik algısı, başarı üzerinde çok önemlidir. Çocuğunuz başaramayacağına inanıyorsa, şartlar ne olursa olsun başarıyı sağlamak çok zor olabilir. Çocuğunuzun sorumluluk sahibi olması, planlama yapması, geleceğe ait hedeflerinin olması da başarı üzerinde önemlidir. Yeterli olgunlaşmaya sahip olmak, dikkatini bir konu üzerinde toplayabilmek ve odaklanabilmek de başarıyı etkiler. Motivasyon, kendine güven, pozitif düşünmek, etrafından pozitif destek görmek, ilgi ve yeteneklerinin farkında olmak, başarının belirleyicisi olan diğer faktörlerdendir. Sizin tutumlarınız, çocuğunuzun başarısı üzerinde direk etkilidir. Sizin ya da eşinizin çocuğunuz ile ilgili negatif tutumu; onun öğrenme isteğini ve merakını, benlik algısını, değer duygusunu etkileyecek, çocuğunuzda da negatif tutumlar ve duygular geliştirmesine neden olur.

 

AŞIRI BEKLENTİ ÇOCUĞUN MOTİVASYONUNU BOZAR
Çocuğunuzun başarı çıtasını fazla yüksek belirlemesi, motivasyon kaybına yol açar ve asla ulaşamayacağı bir hedef gibi görmeye başlar. Dolayısıyla, bu konuda çocuğunuza yardım etmelisiniz. Çocuğunuzun kaygı düzeyi başarıyı etkileyen diğer bir etkendir. Sınavlara karşı tutumu ve heyecan durumu, bilgi düzeyi yüksek olsa bile çocuğunuzu etkiler. Sınav öncesi ya da sınav sırasında yaşanan fizyolojik etkiler, sınav performansı üzerinde rol oynar. Öğrencinin sınava karşı düşünceleri, kendisini yetersiz hissetmesi, sınav neticesinde 'başarısız' olacağı korkusu; sizin, öğretmenlerinin ya da arkadaş çevresinin, bu başarıya göre kendisine değer vereceği düşüncesi sınav performansını olumsuz yönde etkiler.


Çocuğunuzun hayat başarısı ile ilgilenirken, onun kişilik gelişimlerini akademik başarılarından daha fazla önemsemeli, sadece yüksek not alması için değil, etkili insan olabilmesi, kendisini doğru olarak ifade edebilmesi, başkalarını anlayabilmesi, problem çözücü olması ve insani değerlere sahip olması için de çaba göstermelisiniz."



"BAŞARI" İÇİN AİLELERE ÖNERİLER
- Karne dönemlerinde, başarısı düşük olan çocuğa, onun kendisi hakkında kötü düşünmesine neden olacak sözler söylemeniz bir yarar getirmez. Bunun yerine "Durumu nasıl çözebiliriz, nasıl düzeltebiliriz?" sorularına odaklanın.
- Çocuğunuzun olumlu benlik algısı geliştirmesine yardım edin. "Sen başarısızsın, sen yapamazsın, sen tembelsin, dikkatin dağınık" gibi cümleler kendisini kötü, olumsuz olarak algılamasına neden olur.
- Çocuğunuzun başarısını başkaları ile mukayese ederek değil, kendi gelişimindeki ilerlemeleri gözönüne alarak değerlendirin.
- Çocuğunuzun hata yapmasına izin verin. Başarısının düştüğü bazı anları öğrenme sürecinin bir parçası olarak görün.
- Mutlaka çocuğun amaç edinmesine yardımcı olun. Bu amaçlar doğrultusunda hedeflerini oluşturmasına ve onlar için mücadele etmesine destek verin.
- Çocuğunuzun sürekli "başarısızlık" duygusu içinde değil, "başarı" duygusunu hissetmesine yardımcı olacak şekilde davranın. Olumsuzluklara değil, pozitif gelişmelerine odaklanın.
- Çocuğunuza güç ve otorite kullanmayın. Bunun yerine, sorun çözebilmeye, hatalarını görebilmeye, akıl yürütmeye odaklanın.
- Karşılıklı sevgi, saygı, iletişime dayalı bir ilişki geliştirin. Çocuğunuzun gelişimine mutlaka duyarlı olun ve takip edin. Onu daima anlamaya çalışın.
- Okul yaşantısının sadece iyi bir meslek seçmek ve çok para kazanmak için olmadığını, okulun hayata hazırlanabilmek için iyi bir yer olduğunu çocuğunuza öğretin.
- Çocuğunuzu sadece akademik bilgi bakımından değil, sosyal ve psikolojik bakımdan da hazırlayın. Öğrenmenin sadece para kazanmak için olmadığını, yaşamın her noktasında öğrenme kavramı olduğunu, öğrenmenin keyif vereceğini anlatın.
- Çocuğunuzu tüm özellikleri ile birlikte kabul edin. Sizin her istediğiniz konuda yetenek göstermek zorunda olmadıklarını, herkesin değişik özellikleri olduğunu, dezavantaj gibi görünen özelliklerin avantaja nasıl dönüştürülebileceğini araştırın. Onların mutlaka başarı gösterebilecekleri alanlar vardır. Önemli olan bunları kendisinin keşfetmesine yardımcı olabilmek ve ona yol göstermektir.
- Çocuğunuza uygun çalışma ortamı sağlayın.
- Ödül ve ceza yöntemleri kullanmayın. Onun yerine davranışlarının olası sonuçlarını görmesine ve kavramasına yardım edin.
- Onun düşüncelerine saygı gösterin. Her ne kadar size uçuk kaçık gelseler de önemseyin.
- Çocukta bıkkınlık, isteksizlik yaratacak söylemlerden kaçının.


 

Uzman Klinik Psikolog Sevil Usanmaz:
"KARNE,  BİZE ÇOCUĞUN İHTİYAÇLARINI SÖYLER"

Karne, bütün yıl boyunca çocuğun derslere katılımının ve öğrenme isteğinin, hangi dersleri sevdiğinin ve nelere ilgisinin olduğunun, ayrıca anne baba, öğretmen tutumlarının da göstergesidir. Karnede sadece notlar üzerinde durmazsak, çocuğumuzun özelliklerini ve gerçekten neye ihtiyacı olduğunu görebiliriz.

Karneyi değerlendirmeye öncelikle iyi notlarla başlamak sonra düzelttiği dersleri üzerinde durmak ve en son zayıf derslerle ilgili konuşmak en doğrusudur. Yorumlar sert ve ağır olduğunda, tehdit ve yaralayıcı ifadeler taşıdığı zaman çocukların psikolojisi tepkisel olduğundan -özellikle ergenlik döneminde bulunan lise öğrencilerinde- istenmedik olumsuz davranışlar ve sonuçlarla karşılaşabiliriz. İlköğretim seviyesinde ise okula ve öğrenmeye karşı isteksizlik, dikkat sorunları, depresif duygulanım, kendine, kardeşine zarar verme davranışlarını görebiliriz. 


Karneye ait yorumlar özellikle geçmişten geleceğe doğru yapılmalı, birinci dönemden ikinci döneme ve önümüzdeki yıl için ne yapabiliriz şeklinde değerlendirilmelidir. Bir çocuğun matematik dersi başarısızlığı, sosyal bilgiler veya  Türkçe dersindeki başarısının önüne geçmemelidir. Çocukların ilgileri ve yeteneklerinin farklılığı bilinen bir gerçekken bazen anne babalar bunu unuturlar. 


Öğrenme süreklilik gösterir, bu nedenle karne notu da değişebilir. Öğrenmede amaç, bu yıl ve bu karne odaklı değil, ilerideki yıllara yönelik olduğunda sonuç mutluluk verici ve tatminkar olur.

 

PAHALI HEDİYELERİN BAŞARIYA KATKISI OLMAZ!"
Bütün çocuklara tatil hediyesi verilebilir. Hediye öncelikle sözel ödül olmalı, daha sonra çocuğun istediği, yaşı ve sınıfı ile uyumlu bir maddi ödül olabilir. Maddi ödülün değerinden çok sembolik anlamı önemlidir. Özellikle ilkokul seviyesinde olan çocuklar için  karmaşık olmayan basit oyuncaklar, boya kalemleri, top, bisiklet, giysi, büyük ebeveyn ziyaretleri, deniz tatili, köy ziyaretleri, sinema ve müze gezileri yararlı olacaktır. Karne hediyesi olarak bilgisayar, çok pahalı oyuncaklar, değerli takı, cep telefonu, evcil hayvan alınmasını önermiyoruz. Anne baba ve çocuk arasında yapılan hediye anlaşması ya da pazarlığının öğrenme ve okul başarısına hiçbir katkısı olmaz.

 

Çocukların tatilin başlamasıyla önce dinlenmeleri gerekiyor, ders tekrarı gerekiyorsa bunun okul açılmasına yakın zamanlarda başlatılması daha yararlı olabilir. Tatil sadece dinlenmek, eğlenmek ve boş vakit geçirme zamanı değil, tam tersi dinlenirken ve hoş vakit geçirirken de öğrenme zamanıdır. Yüzmeye gitmek, top oynamak, satranç öğrenmek, kitapçı ya da markette çalışmak, basit ev işlerinde yardımcı olmak yaşantısal öğrenmedir ve okul öğrenmesinin iyileşmesinde önemlidir. Tüm çocuklar güzel, mutlu bir tatili hak ediyorlar."

 

Uzman Psikolojik Danışman Cem Ceylan:
"KARNE SİZİN DEĞİL, ÇOCUĞUN KARNESİ"

"Çocuklarının başarısızlıkları karşısında sert tepki gösteren ve cezalandırma yolunu seçen aileler uzun yıllar onarılamayacak hasarlara yol açabiliyor. Karne sizin karneniz değil, çocuğunuzun karnesidir. Ve, karneler genel olarak çocuğunuzun akademik performansını değerlendirir, kişiliğini değil. Ailenin bir bütün olduğu ve çocukların böyle zamanlarda ebeveynlerinin desteğine ihtiyaç duydukları unutulmamalıdır. Bazen veliler çocuklarının karnesi ile kendi statülerini değerlendirir. Böyle düşünen velilerin karne dönemlerinde çocuklarına verdikleri tepkiler de abartılı olabiliyor. Ayrıca karnesinde zayıf notu olan bir öğrenci ile ilgili olarak üzerinde durulması gereken konu kişiliği olmamalıdır. Çocuğun o dersten başarısız olmasına neden olan akademik, sosyal ve duygusal nedenler araştırılmalıdır. Zayıfsız bir karneyle gurur duyan ebeveynlerin kırık notlarda da sorumluluğu paylaşması gerekir.
 
EĞER SİNİRLİYSENİZ SAKİNLEŞMEYİ BEKLEYİN
Ona güvendiğinizi hissettirin ve motive edin, konuşmak için acele etmeyin, eğer sinirliyseniz sakinleşmeyi bekleyin, öncelikle başarılı olduğu dersler hakkında konuşun ve onu takdir edin. Başarısız olduğu derslerle ilgili düşüncelerini dinleyin, kendisini ifade etmesine izin verin. Daha sonra uygun bir şekilde kendi fikirlerinizi söyleyin. Tatil döneminde dinlenmesine mutlaka izin verin. Çocuğunuzla birlikte derslerini ve okuldaki sorumluluklarını aksatabilecek faktörleri belirleyin. Okul ile işbirliği yaparak, ikinci dönem için uygulayabileceği bir çalışma programı hazırlayın. Bu süreçte kendi yaklaşımlarınızı ve sorumluklarınızı da mutlaka gözden geçirin."



anneoluncaanladim.com'u ziyaret etmek için tıklayın
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE