EYVAH, ÇOCUĞUM YİNE ÖKSÜRÜYOR!
Dr. Kadir Tuğcu (Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Uzmanı): “BASİT ÖKSÜRÜK VE NEZLENİN ÖZEL BİR TEDAVİSİ YOK!” “Basit
öksürük ve nezlenin ele alınmasında: 1- Hastalığın değerlendirilmesi. 2- Aileye tehlike
belirtilerinin öğretilmesi. 3- Destekleyici tedavilerin verilmesi. 4- Aileye bu tedavi şekli
ile daha çabuk iyileşeceğinin anlatılması.
HASTALIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ VE
AİLEYE ÖĞRETİLMESİ a) Çocuğun solunumunu inceleyin. Eğer;
ÇOCUK:
HIZLI NEFES ALIYORSA 2 aydan
küçük
dakikada 60 veya üzeri 2 ay- 12
ay dakikada
50 veya üzeri 12 ay- 5
yaş
dakikada 40 veya üzeri ise b) Ağır hasta görünümü varsa, c) Hastalık esnasında havale
geçirirse, d) Halsiz veya şuur kapalı ise, e) Anne memesini emmiyor veya su içemiyorsa, f)
İçtiği her şeyi kusuyorsa, g) Aile çocukları için çok kaygı duyuyorsa, çocuk yakın bir hastaneye
sevk edilmelidir.
DESTEKLEYİCİ TEDAVİ: a) Çocuğun bol istirahatı temin
edilmeli, çocuğa bol sıvı verilmeli, b) Anne sütü devam ettirilmeli ve besleyici gıdalar
verilmeli, c) Çocuk sıcak ama rahat tutulmalı, d) Eğer çocuk rahatsızlık duyuyor ise ateşini
düşürmek için parasetamol verilebilir. e) Burun tıkalı ise tuzlu su ile temizlenmeli, f) Ev
yapımı karışımlar verilmeli.
AİLEYE BU TEDAVİ ŞEKLİ İLE DAHA ÇABUK
İYİLEŞECEĞİNİN ANLATILMASI Pek çok aile, kendilerine bilgi verilmesi ve tehlike
belirtilerinin öğretilmesine rağmen tatmin olmazlar. Öksürük ve nezleyi kesecek(!) ilaçlar isterler.
Bu sebeple aileye, onları tatmin edecek, ama çocuğa da zararlı olmayacak karışım veya ev yapımı
ilaçlar verilmelidir.
GEREKSİZ YERE ANTİBİYOTİK KULLANMAYIN! Solunum yolu
enfeksiyonu geçiren çocukların çoğunda antibiyotikler gereksizdir. Fakat, hasta bir çocuğun ilaçsız
bir şekilde eve gönderilmesini aileye izah etmek çok zordur. Aileler genellikle güven duydukları
ilaçları alana kadar doktor-doktor gezerler ve sonuçta çocuk en son hangi doktorda iyileşti ise, o
iyi doktor olur. (Bunu önlemenin de en iyi yolu 10 günlük iğne tedavileridir!) Bazı doktorlar
basit öksürük ve nezleye antibiyotik yazma sebebi olarak, çocukta olabilecek zatürreyi
önlediklerini söylerler. Halbuki bu hastalıkların büyük bir kısmı virüslerle oluşur ve verilen
antibiyotiklerle normal flora zarar gördüğü için hastalık daha da ağırlaşır.
Böyle durumlarda
doktorun aile ile konuşarak niçin antibiyotik verilmediğini anlatması gereklidir. İkinci bir zararlı
ilaç grubu; öksürük kesici ilaçlardır.
Bunlar mekanizma olarak mukozaları kurutur veya
öksürük refleksini bastırırlar. Bu iki mekanizma ile de geçici rahatlık sağlanır, ama sonra zor
nefes alma başlar.
ÇOCUKLARA VERİLMEMESİ GEREKEN ÖKSÜRÜK VE NEZLE
İLAÇLARI: - Kodein, atropin, alkol, phenergan ve bunların benzerlerini bulunduran
şuruplar. - Promethazin gibi alerji ilaçlarını bulunduran şuruplar. (Alerji ilaçları saman
nezlesinde kullanılabilinir, ama nezlede kullanılmamalıdır.) - Efedrin ihtiva eden burun damlası
ve spreyler. - Dekonjestan ihtiva eden ilaçlar. (Bunlar da kısa süreli rahatlama sağlarsa da,
uzun vadede nefes almayı daha da zorlaştırır.) - Yüzeyden kullanılan antiseptik ve anestetik
müstahzarlar. (Sprey, pastil, tablet, vs.)
EV YAPIMI İLAÇLAR: Ilık suya
bal, limon, zencefil ve bazı baharatların katılması ile elde edilirler. Bu karışımlar her memlekette
farklı şekillerde kullanılır. (Bizim memleketimizde en kolay bulunan ve yapılabilen ise limonlu
baldır.)
Göğüse sürülen karışımlar, Hindistan gibi ülkelerde evlerde dahi hazırlanıp
kullanılmasına karşılık, bizim memleketimizde çok yaygın değildir. Bu ilaçlar kafuru bazlıdır.
Ciltten kullanıldığı sürece zararsız olan bu madde, burun içine sürülür veya yenirse,
konvulsiyonlara hatta ölüme sebep olur.
Burun damlası olarak, tuzlu sudan başka bir şey
kullanılmamalıdır.”
Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta (Göğüs
Hastalıkları Uzmanı): “ÇOĞU KEZ NEDEN: İSTANBUL BRONŞİTİ” “Bu
çocukların başlıca şikayeti aylardan beri devam eden ve bir türlü geçmeyen öksürük. Öksürük geceleri
daha fazla oluyor ve çocuğu uykusundan uyandırabiliyor. Koşmak, gülmek öksürüğü tetikleyebiliyor.
Hastaların çoğunda bu şiddetli öksürüğe karşılık hiç balgam olmuyor, ama bazılarında, az miktarda
zor çıkan, yapışkan, köpük niteliğinde balgama rastlanabiliyor. Hastalığın bir özelliği çocuğun
gece yatar yatmaz boyundan ve saç diplerinden terlemesi. Bunun dışında çocuğun ne ateşi oluyor, ne
halsizliği, ne de iştahsızlığı. Astımlılardaki gibi hırıltı ve nefes darlığı da görülmüyor.
Bu çocukların kullanmadığı öksürük şurubu, antibiyotik kalmamış oluyor, içlerinde verem
tedavisi görenlerin sayısı da az değil.
Ellerinden birkaç akciğer ve sinüs röntgeni mutlaka
oluyor. Hatta akciğer tomografisi olanların sayısı da az değil. Bu çocuklara yapılmadık tahlil de
kalmamış oluyor. Alerji testleri, solunum testleri, reflü incelemeleri, kan tahlilleri…
Geçmeyen öksürük nedeniyle bronkoskopi yapılan çocuklar bile var.
İSTANBUL
BRONŞİTİ Çocuklarda böyle uzun süre devam eden ve her türlü tedaviye direnç gösteren
öksürüğe neden olabilecek hastalıkların başında, benim ‘İstanbul Bronşiti’ ismini
verdiğim bir hastalık geliyor. İstanbul Bronşiti adı ile tanımladığım klinik tablo özellikle
çocuklarda topluma ilk karışmaya başladıkları dönemde (yuvaya veya kreşe gitmek gibi) ortaya
çıkıyor. Hastalık nöbetler halinde görülüyor. Hastaların ortalama yüzde 80’i tedaviye çok iyi
cevap veriyor ve belirtiler birkaç gün ile 1 hafta arasında tamamen düzeliyor. Hastaların ortalama
yüzde 15’ inde öksürüğü kontrol altına alınması birkaç hafta sürebiliyor. Hastaların yüzde
5’den daha az bir kısmında ise tedaviye cevap ancak birkaç ay sonra
görülüyor.
ÖKSÜRÜK ŞURUPLARI İŞE YARAMIYOR! Amerika’nın ünlü Gıda
ve İlaç Kurulu (FDA) 2008’ de yayınladığı bir raporla öksürük ve soğuk algınlığı şuruplarının
2 yaşından küçüklere verilmemesi uyarısında bulunmuştu. FDA’ nın gerekçeleri şöyle
idi: BİR: Bu ilaçların yan etkileri yüzünden yüzlerce çocuk hayatını
kaybetmiştir. İKİ: Bu ilaçların işe yaradıklarına dair bir delil yoktur.
Dozajları da erişkinlerden uyarlanmıştır.
C.S. Mott Children’s Hospital tarafından 300
anne baba arasında yapılan bir anket ne doktorların ne ebeveynlerin FDA’ nın bu
‘resmi’ uyarısına kulak asmadıklarını ortaya koydu.
Ankette, tüm anne babaların
yüzde 61’ inin 2 yaşından küçük çocuklarına son 12 ay içinde bu tür ilaçlardan verdikleri
ortaya çıktı. Bu oran zencilere yüzde 80, İspanyol kökenlilerde yüzde 69 iken beyazlarda yüzde 57
olarak bulundu. Senelik gelirleri 30 bin dolardan az olan ailelerin yüzde 80’inin buna
karşılık gelirleri 100 bin dolardan yüksek olan ailelerin ise yüzde 41’inin yasaklanan
ilaçları küçük çocuklarına çekinmeden verdikleri anlaşıldı.
Ebeveynlerin üçte ikisinin bu
ilaçları tercih etmede en önemli sebeplerinin çocuklarının daha iyi uyuması veya gün içinde daha
rahat olmaları olduğu belirlendi. Yüzde 56’sı ise doktorlarının bu ilaçların faydalı ve
emniyetli olduğu tavsiyesine uyduklarını söylediler.
Bu yeni araştırmadan çıkarılması
gereken iki önemli sonuç var: BİR: Anne babaları soğuk algınlığı gibi eften
püften bir hastalık için çocuklarına ilaç vermeden alıkoymak öyle kolay
değilmiş. İKİ: Amerikalı anne babaların ve doktorların en az yarısının
FDA’yı takmadıkları ortaya çıkıyor.
32 seneden beri göğüs hastalıkları ile uğraşıyorum
ama bugüne kadar öksürük ve soğuk algınlığı ilaçları yazdığım hasta sayısı inanın ki 40-50 kişiyi
geçmez. Zaten bunların neredeyse tamamına yakınını da asistanlığım sırasında ve uzmanlığımın ilk
dönemlerinde yazmışımdır.
Bu ilaçların sadece 2 yaşından küçük çocuklarda değil her yaştan
insanda hiçbir faydası olmadığına inanıyorum. Bunlara bir de dünya kadar para ödemek yerine kocakarı
ilaçları ve yöntemlerini tercih ederim. Çünkü bunlar hem daha etkili hem de
zararsızdır.
BU TAVSİYELER İLAÇLARDAN DAHA FAYDALI: 1- Öksürük ve soğuk
algınlığı şurupları yerine çocuğunuza bol sıvı verin, seviyorsa ıhlamur, ada çayı, nane-limon çayı
içirin. Çocuğun odası nemli olsun. Radyatörlere su kapları, sobaların üzerine çaydanlık koyun.
Odaları her gün havalandırın ve ev içinde sigara içilmesine mani olun. 2- Bu tür enfeksiyonlarda
antibiyotik kullanmak da gereksiz, hatta zararlıdır çünkü antibiyotiklerin virüsler üzerine hiçbir
etkisi yoktur. Antibiyotikler, sadece orta kulak iltihabı, sinüzit, bronşit gibi. 3- Vitaminlerin
de antioksidanların da bağışıklığı kuvvetlendirdiği ileri sürülen ilaçların da hiçbir faydası
olmadığı aklınızda bulunsun. C vitamininin sağlıklı hayat için gerekli olduğu, antioksidan özelliği
bulunduğu elbette doğrudur ama vitaminler ilaç olarak değil de meyve ve sebze yiyerek alınmalıdır.
Mandalina, portakal, havuç, greyfurt gibi meyveleri ve her türlü sebzeyi yeterince yiyin. 4-
Çocuğun ateşi çok yükselse bile şayet onu iştahsız, halsiz bırakmıyorsa, aktivitelerini
etkilemiyorsa hemen ateş düşürücü şurup ve fitillere sarılmayın. Yüksek ateşin virüslerin vücutta
üremelerini durdurduğunu unutmayın. Ateşi çok yüksekse çocuğu soyun; alnına, kol ve bacaklarına
ıslak havlular koyun; ılık duş aldırın. Eviniz çok sıcak ve havası kuru olmasın. 5- Burun
tıkanıklığının en iyi ve en zararsız tedavisinin buruna serum fizyolojik ismi sıvının damlatılması
ve ortamın nemlendirilmesi olduğunu unutmayın. Eczanelerde deniz veya okyanus suyu adıyla satılan
burun damlalarına dünyanın parasını ödemeyin. ‘1 litre kaynatılıp soğutulmuş suda 1 çay kaşığı
sofra tuzunu eriterek’ kendi serum fizyolojiğinizi yapın. 6- Havuçlu, patatesli, kerevizli,
soğanlı, maydanozlu tavuk sulu çorbaları soğuk algınlığının bir numaralı
ilacıdır.” |
Dr. Özlen Kaya Çardak (Çocuk
Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı) “ÇOCUKTA UZUN SÜREN ÖKSÜRÜK VAR
İSE…” “Kış aylarında en sık rastlanan şikayetlerin başında öksürük
gelir. Öksürük 3-4 gün gibi kısa süreli ya da 1 aydan fazla da devam edebilir. 3-4 haftadan uzun
süren öksürükler ise “kronik öksürük” olarak değerlendirilir ve mullaka tetkik edilmesi
gerekir. Öksürük gerçekte vücudun bir savunma mekanizmasıdır. Solunum yollarının en üstünden (burun
içi bir sorundan) en altına kadar herhangi bir noktadan kaynaklanabilir. Kişi öksürerek üst veya alt
solunum yollarındaki enfeksiyon etkeni ve alerjik madde gibi yabancı cisimleri vücudundan atmaya
çalışır. Bu refleks mekanizmanın baskılanması tehlikeli sonuçlar doğurabileceği için öksürük
kesici ilaçların çocuklarda kullanılmaması gerekir.
AMAÇ ÖKSÜRÜĞÜ KESMEK
OLMAMALI Çocuklarda tedavi uygularken amaç öksürüğü kesmek değil, öksürüğe neden olan
sorunu ortadan kaldırmak olmalıdır. Öksürüğe; burun akıntısı, boğaz ağrısı, baş ağrısı, ateş, kusma,
hırıltı, hışıltı, sık ve zor nefes alma gibi semptomlar eşlik edebilir. Eğer bu bulgular arasında
yüksek ateş, zor ve sık nefes alma, morarma gibi sorunlar da varsa acil olarak doktora başvurulması
gerekir. Özellikle yemek esnasında ani başlayan öksürüğe zor ve sık nefes alma da eşlik ediyorsa;
yabancı cisim yutulma ihtimali düşünülür, çok acil tanı konulup tedavi edilmesi hayati önem taşır.
Çok yüksek ateş (39 ve üzeri) ile birlikte seyreden öksürüklerde alt solunum yolu enfeksiyonu
(zatürre) riski olduğundan, acil tanı ve tedavi şarttır. 3 haftadan kısa süren akut öksürük
nedenleri arasında kış aylarında başta üst solunum yolu enfeksiyonları gelir (farenjit, tonsilit.
otit, sinüzit, krup-larenjit vs...). Bu süreden uzun süren kronik öksürüklerde ise enfeksiyonlarla
birlikte alerjik hastalıklar (alerjik bronşit, astım) ön planda düşünülür. Ülkemizdeki sıklığı göz
önüne alındığında kronik öksürüklerde tüberküloz-verem hastalığının görülme riski de
unutulmamalıdır.
KREŞ YA DA OKULA GİDİYORSA... Yuva veya kreşe giden
çocuklar, kış aylarında her ay mutlaka hafit üst solunum yolu enfeksiyonu geçirebilir. Öksürük kısa
süreli ise, ateş ve solunum sıkıntısı eşlik etmiyorsa bu yaş grubundaki çocuklarda öksürük
ilaçlarının kullanılmasına gerek yoktur. Çocuğun bu dönemlerde vücut direncini arttırmak ve dengeli
bir beslenme düzeni oluşturmak, kısa süreli de olsa öksürüğün iyileşmesinde
etkilidir.
ÖKSÜRÜĞÜN TEDAVİSİ NASIL OLMALI? Çocuklarda kısa süreli ve
ateşsiz seyreden öksürüğe tetkik yapılması gereksizdir. Yüksek ateşin eşlik ettiği ve 3 haftadan
uzun süren kronik öksürüklere ileri tetkik yapılır; akciğer filmi, sinüs filmi, kan tetkikleri (Ttam
kan sayımı, CRP, sedimantasyon) ilk planda yapılması gerekli olan tetkiklerdir. ‘Ter
testi’ adlı tötkik, özellikle akraba evliliğinin yoğun olduğu bölgelerde ‘Kistik
fibroz’ adlı hastalığın tanısı amacıyla yapılmalıdır. Alerjik kaynaklı olduğu düşünülen kronik
öksürüklerde ise ‘Alerjik deri testleri’ yapılmalıdır. Ülkemizde sık görülen bir kronik
öksürük nedeni olan tüberküloz tanısı için ise ‘PPD testi’ uygulanır.
Boğmaca.
Menenjit ve Zatürre aşısı her doğan bebeğe rutin olarak yapılmaktadır. Boğmaca ve menenjit aşıları
‘karma aşı’ adı altında 2-4-6 ve 18 aylık her bebeğe uygulanır. Zatürre aşısı (pnömokok
aşısı) son 2 yıldır ülkemizde rutin olarak çocuklara yapılmaya başlandığı için, daha büyük yaştaki
çocuklarda bu aşının unutulmaması önemlidir. 2 yaşından büyük çocuklarda tek doz olarak uygulanan
pnömokok (zatürre) aşısının 10 yıl koruyucu etkisi devam etmektedir. 10 yaşın altındaki her çocuğun
aşı karnesi dikkatle incelenmeli eğer zatürre aşısı eksikse kış sezonu başlamadan bu aşı mutlaka
uygulanmalıdır.
EVDE SİGARA İÇMEYİN! Anne ve babanın sigara içiyor
olması, çocukların pasif sigara dumanına maruz kalmasına ve bunun sonucunda öksürmelerine neden
olabilir. Çocuğun yanında sigara içmemek, onu zararlı etkilerinden korumak için yeterli değildir.
Çünkü sigara dumanı evdeki tüm eşyalara sinerek, pasif içiciliğe neden olabilir. İdeal olan
çocukların yaşadığı bir evde, evin hiçbir odasında sigara içilmemesidir. Yapılan tıbbi çalışmalarda
pasif sigara dumanına maruz kalan çocuklarda kış aylarında daha sık üst ve alt solunum yolu
enfeksiyonlarının görüldüğü kanıtlanmıştır.”
|
|