ÇOCUĞUN ARKADAŞ SEÇİMİNE KARIŞMALI MI?

Çocukluk, ergenlik ve yetişkinlikteki arkadaşlıkların birbirinden ayrıldığına dikkat çeken Uzman Psikolog Orhan Gümüşel, çocuklukta ve okul öncesi dönemde arkadaşın, en sıkılmadan oyun oynanan kişi demek olduğunu söyledi ve şu bilgileri verdi.

Bu dönemdeki çocuk oyun oynayabileceği herkesi arkadaş olarak görür. Bu nedenle oyun çocuğun kendini tanıması ve çevreyi deneyimlemesinde önemli bir olgudur.

Günümüz anne-babalarının çocuklarıyla yaşadığı sorunların başında arkadaş seçimi geliyor. Yaşam şartlarının değişmesiyle birlikte, gelişen ve değişen bu ortamda büyüyen çocuklar gerek düşünce gerekse davranışlar bakımından çoğu zaman ailesiyle çatışma yaşayabiliyor. Arkadaş seçimi de bu tartışmayı tetikleyen durumlardan biri.  

Buraya kadar arkadaş seçiminde çocuğuna çok müdahaleci olmayan aileler, okulla birlikte sınırlar çizmeye başlıyor. Aileler çocuğunun istenilen kişiyle, izin verdiği ölçüde birlikte olmasını istiyor.

Yetişkinlerde arkadaşlıklar genelde işlevsellik üzerinde sürdürülür, karşılıklı maddi ya da manevi tatmine dayanır. Ergenliğe gelince işler değişir.

Bu dönemde ebeveyn, çocukları için aynı benim gibi düşünsün, benim sevdiğimi sevsin, benim yaptığımı yapsın ve benzeri şeyleri ister. Özellikle bu dönemde özerklik arayan ergen ebeveyniyle çatışmaya sürüklenir.

ÇOCUĞA HAYIR DİYEBİLMEK ZORDUR!
Ergenlik dönemi arkadaşlığında “Hayır” diyebilmek zordur. Ebeveynler çocuğun kendi beklentisine uymayan davranışlarda bulunmasını sorumsuzluk olarak algılayıp onu eleştirmeye yeltenir.
 
Toplumsal güven algısında zedelenmenin yaşandığı günümüzde korunaklı ve geleneksel aile anlayışından gelen anne ve baba, ergen çocuğunu kendi dönemlerindeki anlayışla korumak istiyor. O zamanla bu zamanın kıyaslanmaması gerekir.

Türkiye’de o dönemlerde kaos ortamı vardı, bu kaos ortamında genç olanlar korunuyordu. Anne babalar çocuklarının başına bir şey gelmesin diye yoğun çaba harcıyorlardı. Şimdi öyle bir ihtiyaç yok. Mahalledeki Ömer amca kızdığında babadan olmasa bile ondan da çekiniyordu o dönem çocukları. İlişkiler artık gevşedi. Samimiyet bozuldu. Şimdiki konjonktür onu kaldırmaz. İletişimin şekli değişti. Çevreye güvenilmiyor. Çocuklarına ilk yalanlarını da burada söylüyor ebeveyn: “Biz sana güveniyoruz çevreye güvenmiyoruz”.

Bir anne babanın çocuğuna güvenmediğini söylemesi zordur. Bu nedenle ebeveyn çocuğunun yeterli donanıma sahip olmadığı güvensizliğini kendi çocuğu için de somutlayamadığı için suçu çevreye yıkıyor. Ebeveyn riski yönetmek adına bu süreçte çocuğunu yönetmeye başlıyor.

Oysa, çevresel olumsuzluklara karşı çocuğun üzerinde denetim mekanizmasının sağlanması gerekir. Çocuğa iç denetimin öğretilmesi gerekir.

ARKADAŞ EDİNMEK ÇOCUĞUN EN DOĞAL HAKKIDIR
Doğru arkadaşın sınırlarını bilmeliyiz. Birincil sorumluluk çocuğunu arkadaş edinmeye teşvik edebilmektir. İkinci sorumluluk denetlemektir. Ön koşulu denetlemek, gözlemlemek gerekiyor. Arkadaşlarıyla ne yapıyor, mutlu mu vs… Bir olumsuzluk varsa sonraki aşama uyarma. Süreç devam ediyorsa son safha önleme. Çocuğa muhtemel sonuçlar anlatılır, zararlarla yüzleştirilir. Eğer düzelme yoksa, tablo devam ediyorsa son olarak profesyonel yardım alınmalıdır.

anneoluncaanladim.com'u ziyaret etmek için tıklayın
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE