SEVGİNİN FAZLASI

“Çoğu durumda kullanıldığınızı hissediyorsanız, öyle olduğundan emin olabilirsiniz.” “Çocuklara göre ana babalar bozuk parayla çalışan makinelere benzer: Delikten her zaman bir şey çıkmaz ama arzu edileni elde etme şansı yine de kolu çekerek denemeye değer.” “Çocuklar her istekleri karşılandığında güven duygusu geliştiremezler.” “Aşırı sevmek başkalarına bağımlı olmayı teşvik eder.” “Ana baba olarak sizin göreviniz, vazgeçilebilir hale gelmektir.” “Bir ebeveynin görevi ortamı hazırlamak, uygun becerileri öğretmek ve gevşeyip çocukların kendi görevlerini yerine getirmelerine izin vermektir.”

Bir kitap düşünün. Yukarıdaki gibi, pek de alışık olmadığımız cümlelerle karşımıza çıkıyor. Hele de bir ebeveynseniz insanı afallatıyor… Siz de benim gibi, başlığı görüp (Sevginin Fazlası/Arkadaş Yayınları) kitabı satın alabilir. Sonra da eşekten düşmüş karpuza dönebilirsiniz. Yine de ara sıra rutine (hayata) kendimizi kaptırmış giderken, içimize dönüp kendimize ve ilişkilerimize bakmak hiç de fena olmuyor. Nasıl mı?..

AŞIRI UÇLARDA GEZMEK
Normal bir anne baba olarak, büyük olasılıkla siz de şu ya da bu şekilde “aşırı seviyorsunuz”. Aşırı koruma, kurtarıcılık, aşırı hoşgörü, aşırı kontrol, (çocuklar sızlandığında, yalvardığında, ağladığında veya öfke nöbetine tutulduğunda) teslim olmak, hep çocukların yerine karar vermek, göz yummak, mantıksız beklentiler, çocukların aileye katkısı konusunda yeterince beklentiye sahip olmamak, çocukları güçlü özsaygıya gereksinim duydukları inancıyla aşırı övmek, çocukların savaşlarını onların yerine vermek, çocukların evi yönetmelerine izin vermek, maddi refah sağlamak için geç saatlere kadar çalışmak, çocukların büyüyünce kim ve ne olmaları gerektiğini bildiğini sanmak, çocukların velayeti için mücadele etmek, yetişkin çocukların rahat yuvalarında diledikleri kadar kalmalarına izin vermek. İşte bu davranışlardan herhangi biri tanıdık geliyorsa, siz de çocuğunuzu aşırı seviyorsunuz ve aşırı sevmenin insan doğasının ve ana babalığın bir parçası olduğuna inanıyorsunuz demektir. Ancak, aşırı sevmenin çocuklar açısından bir yarar sağlamadığını da fark etmiş olmalısınız. Kısacası aşırı sevmek; sevgi adına yapılan ve çocuklara yararı olmayan davranışlar olarak tanımlanabilir. Sonuçta, ana babalar sevgi adına pek çok farklı şey yaparlar. Denetler ve şımartır, verir, alır, cezalandırır, kucaklar ve bunların tümünü sevgi adına yaparlar. Aslında sevgi, çoğu zaman iyi niyetli ana babaları uç noktalara yöneltir. Ana babalar çocuklarına karşı ya fazla kontrollü ya da fazla sevecen ve aşırı hoşgörülü davranırlar.

AŞIRI SEVEN ANNE BABALARIN ÖZELLİKLERİ
- Çocuklarını sahip oldukları bir mal gibi görürler.
- Çocuklarını kendi istedikleri kalıba sokmaya çalışırlar.
- Beceriksiz arkadaştırlar ya da anne babanın arkadaş olamayacağında ısrarlıdırlar.
- Boyun eğer ya da çocuğu boyun eğmeye zorlarlar.
- Kontrol ederler.
- Çocuklarının ve kendilerinin mükemmel olmasına çalışırlar.
- Çocuklarını yenmeye çalışırlar. Çocuklarının iyiliği için nutuk çeker veya ceza verirler.
- Çocuklarına bir nesne ya da alıcı olarak davranırlar.
- Aşırı korurlar.
- Önlemek ya da kurtarmak için duygularını dikkate almazlar.
- Sonucu belirlerler.
- Önce azarlar, sonra zor durumdan kurtarırlar.
- Davranışları kişisel olarak algılarlar.
- Kendi gereksinimlerini tatmin ederler.
- Korkuturlar.
- Çocuk merkezdedir.

SAĞLIKLI SEVEN ANNE BABALARIN ÖZELLİKLERİ
- Çocuklarını kendilerine verilmiş bir armağan gibi görürler.
- Çocuklarını gerçekte oldukları kişilere göre yetiştirirler.
- Saygılı ve destekleyici bir arkadaş olurlar.
- Sevecen ve kesin davranırlar.
- Rehber (pilot değil, yardımcı pilot) olurlar.
- Hataların öğrenme fırsatı olduğunu öğretirler.
- Çocuklarını kazanmaya çalışırlar.
- Çocuklarını çözümlere ortak ederler.
- Çocuklarını bir değer olarak ele alırlar.
- Uygun gözetim ve denetim yaparlar.
- Duygularına izin verir ve kendilerini çocuklarının yerine koyarlar.
- Hayat becerilerini öğretirler.
- Çocuklarının deneyim kazanmasına ve sonuçları keşfetmesine izin verirler. Çocuklarına davranışlarından ders çıkarmayı öğretirler.
- Çocuklarının dünyasına girerler.
- Güven ve inanç verirler.
- Çocukları katılımcıdır.

AŞIRI HOŞGÖRÜNÜN (UZUN VADEDE) OLASI ZARARLARI
- “Dünyanın bana bir hayat borcu var” inancına sahip şımartılmış çocuklar.
- “Sevgi, başkalarının bana bakmasını sağlamaktır. Ben kendime bakamam.” şeklinde düşünen bağımlı çocuklar.
- Yetersiz olduklarına inanan çocuklar: Ben yetenekli bir insan değilim.

AŞIRI KONTROLÜN (UZUN VADEDE) OLASI ZARARLARI
- Kişisel güçlerini ellerinde tutmanın tek yolunun, ya istenilenin tam tersini yapmak ya da kendi isteklerini gizlice yaparken kurallara uyuyormuş gibi davranmak olduğuna karar veren asi çocuklar.
- Hissettikleri acı ve cesaretsizliğin öcünü alan ve bunu yapmaya çalışırken genellikle (okulu bırakmak ya da öz yıkıma yönelik başka davranışlarla) kendilerine zarar veren kin dolu çocuklar
- Pasif çocuklar. Kendilerini, bunu ancak başkasının ağzından duyduklarında değerl,i hisseden “onay bağımlıları”.

DİSİPLİN VE CEZA AYNI ŞEY DEĞİLDİR!
Bazı ana babalar yapabilecekleri en sevgi dolu şeyin çocuklarına ceza yoluyla ders vermek olduğunu düşünürler. Çünkü çocuklarının taşkın davranışlarından veya sevimsiz birer yaratık olup çıkmalarından dolayı suçlanmak istemezler. Bu olasılığı ortadan kaldırmak için de aşırı kontrolcü olurlar. Bazı ana babalar ise yapabilecekleri en sevgi dolu şeyin, çocuklarını cezanın aşağılayıcılığından korumak olduğuna inanırlar. Çocuklarına şiddet, güç ve kontrolün yanlış kullanımları konusunda örnek olmak istemezler. Bu tür ana babalar genellikle hoşgörülü olurlar. Ve tabii ki, ana babaların çoğu bu iki uç arasında gidip gelirler. Oysa, bu iki uç arasında bir yer var: Aynı anda hem sevecen, hem de kararlı davranmak. Ne aşırı kontrol ve ceza, ne de aşırı hoşgörü. Denge. İş ile oyun, sevecenlik ile kararlılık, kendine bakma ile başkalarına ilgi gösterme arasında kurulan denge.

anneoluncaanladim.com'u ziyaret etmek için tıklayın
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE