OCAK 2008: YAŞAMIMIZI GÖZDEN GEÇİRECEĞİMİZ BİR AY… Sürekli Satürn’den, Başak’taki konumundan, Jüpiter’in Aralık 2007’de Oğlak burcunda başladığı yolculuktan ve Plüto’nun 26 Ocak 2008’de artık Yay’a veda edip, Oğlak’ta yıllarca kalmaya hazırlandığından, Jüpiter ile Plüto kavuşumunun müthiş enerjisinden söz edip duruyoruz. Peki nedir bu Satürn? Neden bu kadar önemli? Şimdiye dek yeri geldikçe söz ettik ama daha anlaşılır kılmak ve böylelikle de yaşamlarımızda uygulanabilirliğini kolaylaştırmak için, konuyu biraz daha açmak istiyorum. Dünyayı bir okul olarak düşünecek olursak, hepimizin bu okulda almak zorunda olduğu dersler, bir üst sınıfa geçebilmek için başarıyla vermemiz gereken sınavlar var. Başarılı olamayanlar sınıf tekrarı yapmak durumunda kalırlar. Başarısız olanların mutsuzluğunu tahmin edebilmek güç değil. Satürn, “Büyük Öğretmen” kimliği ile yaşamlarımızdaki en önemli gezegendir. İlk devinimi sıfır ila 29-30 yaşlarında yaşanır. Bu süreç, alınan yaşam dersleriyle kimliğimizi oluşturma ve yaşam hedefimizi saptama çabalarından başka bir şey değildir. DOĞUM BİR TRAVMADIR! Satürn’ün ilk kare açısı okul çağı ile başlar. O güne dek kendi evimiz, odamız ile sınırlı olan dünyamız genişlemeye başlar, sosyalleşme sürecine gireriz. Okul dönemi başlar. Artık yapılması gereken ödevler, ebeveynlerimiz dışında hesap vermek durumunda olduğumuz öğretmenlerimiz vardır. O süreçte ailemizin biricik varlığı iken, okulda diğer ailelerin başka başka biricik çocukları olduğunun farkına varırız. Satürn’ün kendisiyle ilk karşıt açısı 14-15 yaşlarında yaşanır. Satürn’ün inşa fonksiyonu, vücudumuzda kendisini gösterir. Büyürüz. Bedenimiz bir yetişkin gibi işlev görebilecek hale gelirken, aklımız hala çocuktur. Bu ikilemle bunalır, konan yasaklar ve sınırlar ile isyan duygusu yaşarız. Kişiliğimizi bulma yolunda bu dönem en zorlu olanıdır. Kendi duygusal ihtiyaçlarımız başkalarınınkiyle çatışır. İşin içine savunma mekanizmaları girer. Bedenimizi beğenmez, oramıza buramıza kusur bulur, yalnızlık hatta sevgisizlik hissederiz. Satürn hayatımızı daha gerçekçi ve kendi yapımıza, doğamıza uygun bir şekilde inşa etmemize yarayan enerjidir. Bu yoldaki çabalarımızın somut sonuçlarını almamıza, ne hak ediyorsak onu yaşamamıza neden olan gezegendir. Satürn’ün ilk döngüsünde doğru seçimler yaptıysak 35-37 yaşlarındaki sınavda (2. kare) sınıfımızı geçeriz. Belki aldığımız bazı kararları gözden geçirip düzeltmelerle yeniden yapılanmamız, her şeye yeniden başlamamız gerekebilir. Önemli olan doğru adımların atılmasıdır. NERELERDE TÖKEZLEDİĞİNİZE BAKIN… Merkür 7 Ocak itibariyle Kova burcuna geçerken, ertesi gün Yeniay Oğlak’ta, yeni başlangıçlar ve yeni fırsatlara işaret ediyor. Güven ve maddi manevi emniyet duygusuyla hareket edeceğimiz bir dönem bu. Yeniay kişisel haritalarımızda hangi alanda gerçekleşiyorsa, orada bir ay boyunca bize hareketlilik ve pek çok olay getirecek. Sağlıklı ve formda olmakla ilgili kararlar almak, kendimizi bu anlamda disipline etmek için oldukça uygun enerjiler mevcut.
20 Ocak’ta Güneş artık özgürlükçü, bireyliğine düşkün, Kova burcunda. Bireylik, bir parçası ondan alındığında bütünlüğünü kaybeden demektir. Dolayısıyla, bir Kova insanının bütün özelliklerini ifade etmesi, bütünlüğünü bozacak herhangi bir şeye karşı durması şart. Bir Kova “Başkaları ne der, ne düşünür?” diye hareket edip kendini kısıtladığında, bireyliğini bozmuş ve kendinden uzaklaşmış olur. Bu durumda ait olma duygusuyla boyun eğip herkes gibi olmaya çalışabilir. Ancak, o zaman da beklenmedik bir şekilde tuhaf ve ani çıkışlarla kendini ortaya koyarak etrafındakileri şok edebilir. (Buna kılık kıyafeti de dahildir.) Kova burcu ilginç bir özellik taşır. Hem isyankardır hem barışsever. Hem bencil değildir, hem de kendini beğenmiştir. O nedenle anlaşılması zor burçlardan biridir. Hem Uranüs hem de Satürn Kova’nın yönetici gezegenlerindendir. Bir tarafı ne kadar yenilikçi ise, diğer tarafıyla da bir o kadar tutucu ve geleneksel olabilir. İnsanları olduğu gibi kabul eder. Her şeye ve herkese uzaktan, mesafeli, dolayısıyla tarafsız bakan bir tavrı vardır. Duygusal yatırımlardan çok, arkadaşlık kapasitesiyle ön plana çıkar. Diğer bir deyişle, iyi bir dost, iyi bir arkadaş ancak zor bir sevgilidir. İlişkilerinde kendisine özgür kalacağı bir alan tanındığında ise, ömür boyu sadık kalabilir. Ne ilginçtir ki Kova zamanı mevsimsel olarak evliliği, birlikteliklerde yan yana, birbirinin içinde kaybolmadan, kimliğini, kişiliğini kaybetmeden yan yana durabilmeyi temsil eder. Söz gelimi, 14 Şubat Sevgililer Günü Kova zamanında yer alır. Kovalar bir yere ait olmadıkları duygusuyla kurulu düzenlerde pek rahat edemezler. Zamanın ilerisindedirler ve hep daha iyiyi daha mükemmeli arar dururlar. Dünyaya bakışları biraz Gökyüzü Tanrısı’nı andırır; tepeden, kopuk ve mesafeli. O nedenle zaman zaman fildişi kulesinde oturup ahkam kesiyormuş gibi bir izlenim verebilirler. Aslında hiç düşünülmemiş şeyleri düşünebilen, farklı yollarla öğrenen, eski bir oluşuma yepyeni bir yöntemle bakabilme becerisine sahip insanlardır. Ancak, bunları sadece düşünüp uygulamaya koyamadıklarında teorilerde kalmış, can sıkıcı bir hale gelebilirler. Aleyhine işleyebilecek, yıkıcı dediğimiz diğer yönleri ise karşısındakini hesaba katmadan ne yapılması gerektiğini söylemek ve karşıt burcu olan Aslan’a kayarak üstü örtülü bir narsisizm sergilemektir. KALDIRABİLECEĞİMİZDEN FAZLA YÜK… 22 Ocak’ta 1 derece ile Aslan’da bir başka Dolunay daha deneyimleyeceğiz. Hem global hem de kişisel düzlemde bizi gelecekteki projelerimize taşımayan, işe yaramaz, gereksiz şeyleri atıp hafifleyerek yolumuza devam edebileceğimiz anlaşılıyor. Öte yandan, Merkür Neptün ile kavuşuma hazırlanırken, kendi kendimizi kandırmamaya, hayal ettiklerimizle elimizde olanların arasındaki farkı anlamaya çalışmak önem kazanıyor. Neptün sisli bir ortam yaratacağından, düşüncelerimiz bulanıklaşabilir. O nedenle önemli konulardaki kararları birkaç gün sonraya bırakmak akıllıca olur. Bu süreçte bünyemiz de zayıflayabilir. Olası rahatsızlıklara karşı kendimizi korumalı, sağlığımıza gereken özeni göstermeliyiz. Venüs, Plüto’nun Oğlak burcuna geçmesinden bir gün önce, 25 Ocak’ta, Oğlak’taki yolculuğuna başlayacak. Dolayısıyla yaşamlarımızda Satürn enerjisi kendisini iyice hissettirecek. Sevgi, uyum ve işbirliğini ifade eden Venüs, romantik duyguların ifadesi kısıtlandığı için, Oğlak’ta rahat edemez. 18 Şubat’a kadar sürecek olan bu dönemde kendi değerimizden ve sevilebilirliğimizden kuşkulanabilir, acabalar içersinde kalabiliriz. Bir şeyler başarıp maddi açıdan güvenliğimizi sağladıkça kendimizi iyi hissetmemiz söz konusu olabilir. Bu tarihten itibaren gökyüzünde Oğlak ve Kova burçlarında gezegen birikimleri gözüküyor. Plüto, Venüs ve Jüpiter Oğlak’ta yer alırken, Güneş, Neptün, Merkür ve Kuzey Ay Düğümü Kova burcunda sıralanacak. İÇ SESİNİZİ DUYMAYA ÇALIŞIN! Plüto Oğlak’a girdiğinde Mars geri hareketini sürdürüyor olacak. Bu süreçte yaşamımızda olması gereken değişikliklerde bir yavaşlama söz konusu olabilir. Plüto, 30 Ocak 2008 itibariyle artık düzelerek yoluna devam edecek. İkizler burcundaki direkt hareketi ile son dönemlerde ev ve aile ile ilgili konular ile içsel güvenlik duygularımızda yaşadığımız zorlanmalar sona eriyor.
|
anneoluncaanladim.com'u ziyaret etmek için tıklayın |
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE |