CİNSEL ŞİDDET DOSYASI

Her gün cinsel şiddet olayları yaşanıyor, açıklanan bir-iki tanesini basından izliyoruz. Fakat, aslında cinsel şiddete yani taciz ve tecavüze uğrayanların sayısı yüzbinler... İşyerinde, hastanede, okulda, sokakta ve ne yazık ki evlerde, daha çok kadınlar, ama çocuklar ve erkekler de cinsel şiddete maruz kalıyor. "Neden cinsel şiddet" konusunu Psikoterapist Pınar İlkkaracan ile tartıştık...

- Cinsel şiddette gerçekten cinsellik var mı, yoksa..?
Aslında cinsel şiddet, cinsellik değil. En büyük yanlış inanışlardan, mitlerden biri bu. Örneğin; “Erkek birini bulamadı, uzun zamandan beri de seks yaşamıyordu, ee ne yapsın” gibi... İkinci yanlış da; “Erkekler cinsel dürtülerini kontrol edemezler, bu doğaldır, erkeklerin yapıları öyledir” gibi... Üçüncü yanlış inanış da; “Aman canım adam ne yapsın, eşi tatmin etmiyor, o da gitti cinsel dürtüsünü başkasına yöneltti” gibi... Oysa, cinsel şiddet cinsellik değildir. Çünkü cinsellik iki insanın birbirine sevgiyle yaklaşması ve sevgiyi bedenleriyle yaşamasıdır. Tek taraflı bir yaklaşımla ve güç kullanarak, cinsel şiddet uygulamakla cinselliğin tatmini mümkün değil. Burada, cinsellikten çok şiddet ağırlıkta... Güç kullanma, gücünü hissetme- hissettirme, üstün olduğunu hissetme- hissettirme söz konusu olan... Örneğin; hastanede cinsel şiddet olayları çok yaygm; çünkü hastanedeki hasta güçsüz... Sonra çocok esirgeme kurumlarındaki çocuklara cinsel şiddet uygulanıyor; çünkü güçsüz, sahipsizler... Ortada bir güçsüzlük, sahipsizlik durumu olunca; erkek cinsel şiddeti kendine daha bir hak görüyor, nasıl olsa karşı koyamaz diyor..

PARKTA DEĞİL, EVDE!
- Cinsel şiddet her alanda yaşanıyor değil mi?..
Evet; iki tip cinsel şiddet var: Aile içinde yaşanan ve kamu alanında yaşanan... Kamu alanında olanların klasiği; ıssız bir parkta, hava karardıktan sonra kadın tecavüze uğruyor, şeklinde... Aslında bu tip tecavüzler, oranına baktığımız zaman en azı... Kamu alanında cinsel şiddet en çok iş yerlerinde yaşanıyor. Erkek kadından hiyerarşik olarak üstteyse, gücünü cinsel olarak da hissettirebiliyor. Sonra, flört sırasında tecavüz çok yaygın... Yasa; 18 yaşından genç bir kıza tecavüz edenlere, kızla evlenmeleri halinde ceza verilmemesini öngörüyor. Bu haliyle yasalarca kıza tecavüz edilmesi önemli değil, ailenin malı sayılan "bekaret"in bozulup bozulmaması. Neticede, kadın evli bile olsa cinsellik istemiyorsa eşine "dur" diyebilir. Ve kadın istemediği sürece, flört erkeğe kadınla cinsellik yaşama hakkını tanımaz. Fakat, erkekler sinirlenirler bile, madem hoşlandığını gösterdin, niye hayır diyorsun diye. Neticede kadın evli bile olsa, dur diyebilir.

Fakat ne yazık ki, Güneydoğu Anadolu'da yaptığımız araştırmaya göre, evlilikte cinsel şiddet oranı yüzde 55. “Eşiniz size tecavüz etti mi?” diye sorduk ve yüz kadından 55'i, “Evet sık sık etti” dedi. Bizde cezası yok, Avrupa ülkelerinin çoğunda ise, evlilik içi tecavüz suç sayılıyor.

- En korkuncu da özel alanda yaşanan cinsel şiddet?..
Kadınların en fazla cinsel şiddete uğradıkları yer evleri! Kadınlara cinsel şiddet en çok kendilerini tanıyan, bilen yakınındaki insanlardan geliyor. Özel alanda çocuklara cinsel taciz de sık sık rastladığımız vakalardan biri ve sadece kız çocuklara olmuyor, erkek çocuklara da oluyor. Sonra, genç kızken daha yaşlı bir aile dostunun veya akrabanın cinsel şiddeti çok yaygın... Kayınpederin, kayınbiraderin tecavüzü, tacizi de çok yaygın... Güneydoğu'da araştırma yaparken birçok kadın; “Kayınpederimden ya da kayınbiraderimden taciz görüyorum ama yapabileceğim bir şey yok” diyerek çaresizce hikayesini anlattı.

Bütün bunlara rağmen, toplum ille kadında suç arıyor. Oysa, kadının yaşadıkları korkunç ve bu yaşananlar erkeğin toplumda egemen konumda olmasından kaynaklanıyor. Ayrıca, kadının hayatı üzerinde her anlamda travmatik etkileri söz konusu...

YAŞANAN CİNSELLİK DEĞİL!
- Ensestte çocuk yalnız kalıyor, anne bile babanın çocuğa uyguladığı cinsel şiddeti görmezden gelebiliyor. Neden?..
Anne güçsüzse korkuyor ve kızının yanında yer almıyor. Boşanırsa halinin ne olacağından korkuyor, kocanın kendisine de şiddet uygulayacağından korkuyor, toplumdan korkuyor, bunu nasıl ortaya çıkaracağını bilemiyor; yani annenin de nedenleri var. Aslında annelere bu konuda çok iş düşüyor; kız çocuklarına “Bedenin sana aittir” bilgisini vermeleri, kendilerine güvenmeyi ve kendilerini nasıl koruyacaklarını öğretmeleri gerekiyor.

- Amaç şiddetse, neden en çok cinsel içerikli olanı tercih ediliyor?
Çünkü cinsel şiddet bir kadının (ya da erkeğin) yaşayabileceği en kötü şey. Cinsellik o kadar intim, o kadar içimizde bir yerlere dokunan, o kadar bedenimizle ve özümüzle ilgili bir olgu ki... Yaşamda duruşumuzun, varoluşumuzun en özü... Cinsel şiddette bütün sınırlar aşılıyor ve direkt öze saldırı, kendine güvene saldırı var, bireysel sınırların kabul görmemesi var. O yüzden de cinsel şiddet son derece travmatik yaşanıyor. Çünkü kişinin kendine güvenini, toplum içindeki, aile içindeki ilişkilerini olumsuz etkiliyor.

- Cinsel şiddet açıklanmalı mı, açıklanmamalı mı? Örneğin, bazı ünlüler açıkladı?..
Cinsel şiddete uğrayan kadınların çoğu bunu kesinlikle söylemek istemiyor. Söylenenler ise buzdağının küçücük bir parçası. Yüzbinlerce kadın cinsel şiddet yaşıyor ve söylemiyor. Söylemiyor çünkü, toplumda cinsel şiddete uğrayana karşı inanılmaz bir dışlama var. Ve cinsel şiddete uğramış kadın "kirlenmiş" görülüyor. Toplum kadına yardımcı olacağına, travmayı arttırıyor.”Sen bir şey yaptın ki (kuyruk salladın ki, gecenin o vakti orada dolaşıyordun ki gibi...) tecavüze uğradın” ön yargısı, Batılı toplumlarda bile çok yaygın.

İkincisi, polisin davranışı da kadınların cinsel şiddeti açıklamamasında çok etkili.. Çünkü polis, cinsel şiddete uğrayan kadına son derece alaycı ve aşağılayıcı davranıyor. O yüzden, mesela Almanya'da 1991'den beri emniyet içerisinde cinsel şiddet bölümü var ve buralarda bu konuda eğitilmiş polisler çalışıyor. Amaç, cinsel şiddet suçlarının polise bildirilmesi. Çünkü cinsel şiddet bütün dünyada en sık rastlanan suçlardan biri... Artı polis, cinsel şiddete uğrayanları rehabilitasyon merkezlerine gönderiyor ki, bu da iyileşme süreci için çok önemli...

SUÇLU KİM?..
-  Cinsel şiddet her şeye rağmen söylenmeli mi?..
Her şeye rağmen, cinsel şiddet söylenmeli. Birincisi, kadın bunu söyleme aşamasına gelmişse, kendisinin değil karşısındakinin suçlu olduğunu biliyor demektir. İkincisi, bunu söyleyerek bir şekilde karşısındaki insanın ceza görmesini sağlayabilir. Üçüncüsü, pasif kalmaktan kurtulur ve aktif olur. Bütün bunların uzun vadede iyileştirici etkileri var.

- Cinsel şiddet olaylarını çok sık duyar olduk, daha çok konuşulmaya ve açıklanmaya mı başlandı, yoksa daha çok yaşanmaya mı?..
Cinsel şiddet dünyadaki en eski suçlardan biri; ataerkil toplum sistemine geçilmesinden beri var. Ve bugün cinsel şiddet konuşulmaya başlandı, medyanın bunda büyük bir payı var. Sonra, bu konuda açıklama yapan ünlüleri takdir etmek lazım. Çünkü cinsel şiddet yaşayan insanlara güven veriyor; “Yalnız değilsiniz, bir tek siz değilsiniz, susmamalısınız” duygularını yaşatıyor. Bence, cinsel şiddet daha çok konuşulmaya başlandı. Yoksa daha az, ya da daha çok yaşanmıyor, her zaman çok yoğun olarak yaşanıyordu zaten...

- Cinsel şiddeti artıran faktörler yok mu peki?..
Var. İki durum cinsel şiddeti artırıyor. Birincisi toplumda militarist düşüncelerin hakim olması. Üstelik, ille de bir savaşın yaşanması gerekmiyor. Savaş sırasında cinsel şiddet son derece artıyor tabii (üstelik hem düşman tarafın kadınlarına hem de kendi ülkesinin kadınlarına karşı...) Yani, genel şiddet oranı da yükseliyor. Militarizasyon, erkeklere, “Sen erkeksin güç göstermen gerekiyor ve bu gücü herkese göstermen gerekiyor” mesajını veriyor ve bu şekliyle cinsel şiddeti de teşvik ediyor.

İkincisi, toplumda başka alanlarda da şiddete tolerans seviyesi yükseliyorsa, cinsel şiddet de artıyor. Örneğin; belirli akımlar nedeniyle şiddet kullanma toplumda kabul edilir bir olgu haline geliyorsa, cinsel suçlarda da artış oluyor.

HEPSİ Mİ SAPIK?..
- Ya, cinsel şiddetin yaygın olduğu toplumların özellikleri neler?
Bir kere erkek ve kadın kavramlarının birbirine zıt olarak tanımlandığı toplumlarda cinsel şiddet çok yaygın. Sonra, saldırganlık gösterilerinin erkeklikle eşdeğer görüldüğü toplumlarda çok yaygın. Ve de fetih olayının cinsellikle eş tutulduğu toplumlarda çok yaygın. Üstelik, bu özellikleri gösteren toplumlarda cinsel şiddet sadece kadınlara ve çocuklara karşı değil, erkekler arasında da çok yaygın, ve erkekler arasındaki güç kavgasının da bir parçası durumunda.

- Cinsel şiddet uygulayan insanlara "sapık" deniyor. Gerçekte "sapık"lar mı?..
Maalesef çoğu psikolojik açıdan son derece normal. Fakat "sapık" olarak adlandırabileceklerimiz de var tabii, ama bunların oranı az. Zira, bu normal erkeklerin de cinsel şiddet uyguladıkları anlamına geliyor. Sapık denilenler de, mesela, takıntılı bir şekilde cinsel organlarını gösterenler, parklarda cinsel şiddet uygulayanlar ve bunların bütün hayatı cinsel şiddetle geçiyor ve hakikaten hasta insanlar. Ama erkeklerin çoğu - en az hayatında bir kere - cinsel şiddet uyguluyor ve çoğu da sapık kategorisinde değil. Çünkü toplum normal sayıyor cinsel şiddeti, tolere ediyor.

BEDENİM KİME AİT?
- Kadının bireysel sınırları yok yani...
Evet... Türkiye gibi toplumlarda kadının bedeni kendine ait değil. O yüzden erkek, kadının sınırlarını görmüyor bile... Ancak başka bir erkeğin sınırları söz konusu olduğunda, kadının sınırlarını da görüyor ya da görmek zorunda kalıyor. Yani, kadın "Hiçbir erkeğin malı değil" şeklinde algılandığında, bu o kadına cinsel şiddet uygulaması için yeterli bir sebep... Çünkü erkek, o noktada başka bir erkeğin sınırlarını aşıyor olmuyor.

- Peki, 17 aylık kız çocuğuna tecavüz etmeyi de güç gösterisi olarak mı açıklayacağız?..
Tabii, hastalıklı bir güç gösterisi... Cinsellik değil bu yani, çünkü bir insanla cinsellik yaşayabilmen için onu kendinle eşit hissetmen lazım. Eşit hissetmediğin zaman, gerçek anlamda bir cinsellik yaşamıyorsun demektir. Bu şiddet...

- Türkiye'de erkekler genelde kadınlarla kendilerini eşit hissetmiyorlar. Öyleyse, cinsellik falan da yaşamıyorlar. Çünkü kadın erkeğin aldığı, verdiği, sattığı bir eşya çoğu zaman...
Öyle; kadınla erkek eşit değil, bunu toplum getiriyor. Oysa, anaerkil toplumlarda (anaerkil toplum deyince kadının üstünlüğü şeklinde yanlış anlaşılıyor, doğrusu kadınla erkeğin eşit olduğu toplum demek) toplum erkeğe üstünlük vermediği için cinsel şiddet de yaşanmıyor. Ataerkil toplumlarda ise, kadının yapması gereken tepki göstermek, başka çaresi yok, çünkü cinsel şiddet bir güç gösterisi. Ve buna sadece psikolojik bir açıklama getiremeyiz, toplumun yapısı çok çok önemli.

CEZAİ YAPTIRIMLAR...
* Türk Ceza Kanunu'nda "Aile İçi Cinsel İstismar" ya da "Ensest" ile ilgili özel bir hüküm yok. Ancak, Türk Ceza Kanunu'nun 417. maddesi, cinsel istismar olayının ırza geçmeye kadar gitmesi halinde cezanın yarısı kadar arttırılabileceğini belirtiyor. Ama bunun ispatlanması gerekiyor. İspatlamak için de psikolojik ve fiziksel etkilerin bir doktor veya uzman raporuyla belgelenmesi şart. Sonra, bu raporla polis veya savcılığa başvuruluyor.

* Kadın iş yerinde cinsel taciz ve baskıya uğramışsa, her zaman şikayet etme hakkına sahip. Kadınlara ve genç erkeklere söz atanlar üç aydan bir seneye, sarkıntılık edenler altı aydan iki seneye kadar hapsolunuyor.

* Kanun'a göre ırza geçmek de bir suç. Ancak bu suç, bireylere veya insan bedenine karşı işlenmiş bir suç değil. T.C.K.'da "Adabı Umumiye ve Nizamı Aile Aleyhine Cürümler" başlığı altında düzenlenmiş... Tecavüze uğrayan kadının 15 yaşından büyük ya da küçük olmasına, olayda cebir ve şiddet unsuru olup olmamasına göre farklı düzenlemeler var. Fakat kadın önce karakola gidip şikayet edecek, oradan hekime gönderilip rapor alacak ve aldığı raporda işten güçten kalma süresi ile igili olarak adam aleyhine ya şahsi dava açacak ya da savcılık tarafından kamu davası açılacak...

* Evlilik içinde cinsel şiddet için ise, Türkiye'de henüz yasal bir düzenleme yok!


TECAVÜZ KABUL DE GÖRÜYOR...

Bütün dünyada cinsel şiddetin kabul gördüğü ve yaşandığı durumlar hemen hemen aynı...
Örneğin, seks işçilerine karşı cinsel şiddet çok yaygın ve kabul görüyor... "Bunu istediğine inanılan" bir kadına karşı zorlama çok yaygın. Yani, “Kadın kaşındı, kuyruk salladı” hikayesi...

Boşanmış kadına karşı cinsel şiddet çok yaygın ve çok kabul ediliyor. Evde çalışan hizmetçilere de cinsel şiddet çok yaygın ve tüm dünyada kabul görüyor. Bir de cinsel şiddet cezalandırma amacıyla yapılmışsa, sanki adam haklıymış gibi algılanabiliyor...


CİNSEL ŞİDDETE UĞRAYANLAR...

Yine, bütün dünyada cinsel şiddete maruz kalanlar belli travmatik belirtiler yaşıyorlar. Aşırı kendine güvensizlik, aşırı içine kapanma ve çekilme... Anksiyete, panik atak gibi psikolojik rahatsızlıklar... Fiziksel nedeni bulunamayan ağrılar... Yoğun depresyon, gizli alkol kullanımı... Aşırı öfke, sinirlilik... Takıntı düzeyinde temizlik hastalığı, kendinden iğrenme duygusuyla sürekli yıkanma, sürekli temizlik yapma gibi...


YALNIZ DEĞİLSİNİZ! ÜNLÜLER DE AÇIKLADI...


NAZAN ÖNCEL: Babanın tacizi...
Nazan Öncel, "Demir Leblebi" adlı şarkısında, açık yüreklilikle babasının cinsel tacizini anlatıyor... Sanatçının konuyla ilgili söyledikleri ise, özetle şöyle: "Kız olsun erkek olsun bir insana yapılabilecek daha kötü bir şey olamaz. O insanın hayatı boyunca kafasından silip atamayacağı, o yükü sürekli taşıyacağı, hatta ölüme kadar sürükleyecek bir acı, bir talihsizlik... Ne yapsan atamayacaksın belki, o da başka bir şey..."


ZERRİN ÖZER: Aile dostunun tecavüzü...
Zerrin Özer'in gençkızken çok yakın bir aile dostu tarafından tecavüze uğradığını açıklaması ise, 9 yıl kadar önce "Yasemin'in Penceresi"nde gerçekleşmişti... Özer, sinir krizleri geçirerek konuk olduğu programda saldırıyı anlattı. Ve yıllarca altında ezildiği bir yükü de böylece sırtından atmış oldu .Üstelik, cinsel şiddete maruz kalanlara "yalnız değilsiniz" mesajı verdi.


MARİLYN MONROE: Ölümünün nedeni mi?
Hala güzelliğiyle dünyanın taptığı kadınlardan biri. Fakat o da henüz Norma Jean adını taşırken ve 13 yaşındayken tecavüze uğramış talihsiz bir kadın. Kimbilir belki de, 36 yaşındayken yaşamı sevmediğini kanıtlayan intiharının nedeni çocukken yaşadığı bu tecavüz olayıydı...


PAMELA ANDERSON: Gençkız bile değilken...
Sahil Güvenlik dizisiyle üne kavuşan Pamela Anderson da çocuk yaşta tecavüze uğrayan ünlülerden... Anderson'un tecavüze uğradığını açıklaması ise, 31 yaşındayken gerçekleşti... Kimi bunu reklam için söyledi dediyse de Anderson'un açıklaması iç acıtıcıydı: "Ben 12 yaşımdayken tecavüze uğradım. 25 yaşındaki bir erkekle dama oynuyordum. Adam üzerime geldi ve bana tecavüz etti. O gün çok kortum. Yıllarca bu olaydan kimseye söz etmedim. Karşıma çıkan her erkeğin bana tecavüz edeceğini sanıyor ve endişeleniyordum."

LINOR ABARGİL: Dünya güzeli ama...
1998 dünya güzeli seçilen İsraille Linor Abargil'de tecavüze uğrayıp da bunu açıklama cesareti gösterenlerden... Abargil, yarışmadan bir ay önce, modellik yapmak üzere gittiği İtalya'da, seyahat acentası sahibi Mısırlı iş adamının tecavüzüne uğramış... Neyse ki, Abargil'in açıklaması sayesinde adam cezasını yasalar karşısında gördü.


anneoluncaanladim.com'u ziyaret etmek için tıklayın
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE