TACİZ, KADININ CİNSEL HAYATINI BİTİRİYOR!

“Çocukluğunda ve ergenlikte cinsel istismara maruz kalan kadınların vajinismus olma riski var” diyen, Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Genel Sekreteri Psk. Gülüm Bacanak şunları söylüyor: 

Toplumda cinsellikle ilgili eğitimin evde ve okulda verilmemesi, cinsel mitlerin varlığı, yanlış kaynaklardan edinilen çarpık bilgilerin gençler tarafından sorgulanmadan doğru kabul edilmesi ve cinsellik konusunda konuşamama, bunu ifade edememenin yarattığı baskının dışavurumu cinsel şiddetin olası nedenleri olabilir.

Cinsel şiddet toplumda gerektiği kadar önemsenmiyor. Genellikle toplumun genel tavrı mağduru suçlu görmek eğiliminde olduğu için cinsel şiddet vakalarının çoğu açığa çıkmıyor.

CİNSEL ROLLERİNİ REDDEDEBİLİR
Çocukluğunda ve ergenlikte cinsel istismara maruz kalan kadınlar yaşadıkları psikolojik travmalara bağlı olarak cinsel sorunlarla karşılaşıyorlar. Özellikle son günlerde basında sıkça yer alan Hüseyin Üzmez vakası benzeri olayların mağduru ergenlik çağındaki genç kızlar, ileride sağlıklı bir cinsel yaşantıya kavuşmakta güçlük çekebilirler. Başta kadınlarda cinsel ilişkiye girememe hastalığı olan vajinismus, orgazm olamama, cinsel isteksizlik, disparoni (ağrılı cinsel ilişki) gibi cinsel ilişkiyi ve kadın cinsel rollerini reddeden cinsel işlev bozukluklarının görülme riski artabilir.

CİSED Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Psikiyatrist Nur Gezek ise konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu:
Cinsel şiddetin toplumda daha fazla üzerinde durulması ve bununla baş etmek için devletle ruh ve toplum sağlığı uzmanlarının birlikte hareket etmesi gerek. Cinsel eğitimin küçük yaştan itibaren öncelikle anne-baba tarafından evde, daha sonra öğretmen tarafından okulda verilmesi gerekiyor ve toplumun cinsellik konusundaki baskıcı tutumunun değiştirilmesi için bu alanda çalışan sivil toplum kuruluşlarına ve basına büyük sorumluluk düşüyor.

VAJİNİSMUSUN ÜSTESİNDEN GELMEK...
Cinsellik konusunda doğru ve güvenilir kaynaklardan bilgi edinmek çok önemli. Genç kızların ileride sağlıklı bir cinsel yaşantıya sahip olması için bir şeyler yapmak isteyen anne-babaların, Cinsel Terapist Dr. Cem Keçe'nin bu alanda ilk olma özelliğini taşıyan “Vajinismusun Üstesinden Gelmek” adlı kitabını ilk önce kendilerinin okumalarını, daha sonra da genç kızlarına okutmalarını öneriyoruz.

100 KADINDAN 54’Ü CİNSEL BİRLEŞMEDE ZORLANIYOR
CETAD'ın 2006 yılında ülke çapında yaptığı bir araştırma, kadınlarımızın evlendikleri ilk günden başlayarak büyük sorunlar yaşadıklarını gösteriyor. Her 100 kadından 54'ü ilk denemelerinden başlayarak şiddetli ağrı, kasılma ya da korku, kaçınma gibi nedenlerle cinsel birleşme kurmakta bile büyük güçlükler yaşıyor.

Her 10 kadından yaklaşık 1'inde vajinismus olarak bilinen bir cinsel işlev bozukluğu görülüyor. Vajinismusun cinsel birleşme kuramama, cinselliğin düzenli yaşanamaması, çocuk sahibi olamama ve boşanma gibi dramatik sonuçları vardır. Batı ülkelerinde ender görülmesine rağmen Türkiye'de cinsel tedavi merkezlerine gelen kadınların en sık başvuru nedeni vajinismustur.

Erkeklerin en sık yaşadığı cinsel sorunlar ise, erken boşalma ve sertleşme bozukluklarıdır. 40'lı yaşlardan sonra ve hipertansiyon, damar hastalıkları ve şeker hastalığı gibi hastalıkların ortaya çıkmasıyla sertleşme bozuklukları oranları çok yükseliyor.

CİNSEL AYRIMCILIK YATAKTA SORUN YARATIYOR
Türkiye'de kadınların en sık yaşadığı cinsel sorun; cinsel isteksizlik ve cinsellikten yeterince haz alamamak. Bunun en temel nedeni cinsellik konusunda toplumun muhafazakarlığı ve kadın-erkek arasındaki ayrımcılık. Kadınlar, doğdukları andan evlendiği güne kadar cinsellik alanında sürekli yasaklar, kısıtlamalar, suçluluk ve günahkarlık duyguları ile büyütülüyorlar. Cinsellik; kötü, acı ya da utanç verici, kadınlar için gereksiz ve ayıp bir kavram olarak benimsetiliyor.

Sonra bir gün birileri “Artık evlendin, bugünden itibaren cinsellik eşinle serbest, hatta cinsellik senin evli bir kadın olarak görevin” der ama ne yazık ki cinsellik öyle hesap kitaplara, mantıksal önermelere, toplumsal kurallara sığabilecek, uyabilecek bir olgu değildir.