KÜRTAJ TARTIŞMASI…

Türk Tabipler Birliği (TTB) Kadın Komisyonu ile Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın birlikte organize ettiği “Kürtaj” paneli İstanbul’da yapıldı. Panelde, kürtaj uygulaması, tıbbi, etik, hukuki, sosyal ve kültürel yönleriyle tartışıldı.

Dr. Gülnihal Bülbül, kürtajı öncelikle halk sağlığı açısından değerlendirerek en son 2008’de yapılan Türkiye Nüfus ve Aile Sağlığı Araştırması verilerini paylaştı. Kürtaj oranının 15-19 yaş grubu kadınlarda yüzde 3’ken, 50 yaşındaki kadınlarda bu oranın yüzde 40’ı bulduğunu söyledi. Çocuk sayısı arttıkça kürtaj oranının da arttığını söyleyen Bülbül, kürtaj oranının kentlerde yüzde 23.3, kırsal kesimde yüzde 17.9 olduğunu Batı illerinde bu oranın giderek yükseldiğini açıkladı. Kürtaj oranlarında eğitim düzeyinin bir farklılık yaratmadığını anlatan Bülbül, buna karşın refah düzeyi arttıkça kürtaj olma oranının yükseldiğini de sözlerine akledi.

KÜRTAJ BİR CİNAYET DEĞİL, AMA BİR DOĞUM KONTROL YÖNTEMİ DE DEĞİL…
Dr. Yeşim İşleğen ise kadınların aklındaki en yaygın endişenin “bu işlemin cinai bir işlem olup olmadığı” yönünde olduğunu belirterek, “Kadınların kafasında bir cinai işlem yaptıkları duygusu var. Bu işlemin hem hekimlik yönüyle hem de felsefi yönüyle cinai olmadığını söyleyebilirim” dedi. İşleğen ayrıca, “15 yıl önce hastalar geldiklerinde çok rahatlıkla “Kürtaj olmak istiyorum” derlerdi. Şimdi köşelerde sessizce hekimlere, sekretere; ‘Burada kürtaj yapılıyor mu?’ diye soruyorlar.” İşleğen, kürtajla ilgili bu tür duyguların gelişmesinin sebeplerini; gericilik, ailenin daha fazla kutsallaşması, annelikle kadının özdeşleşmesi olarak sıraladı.

“ÇALIŞTIĞI HASTANEYE GÖRE TUTUM DEĞİŞTİREN DOKTORLAR VAR”
Dr. İşleğen ayrıca şunları söyledi: “1983'te getirilen kanunla, 10. haftaya kadar evli kadınlarda eşinin de iznine bağlı olarak kürtaj yasaldır. Ancak sadece yasalarla sınırı çizilen bir etik değil, hizmet verdiğimiz toplumun özgün özelliklerine ve kadınlık durumlarının özgün özelliklerine göre bir etik yaklaşım belirlenmeli. Hastaların da hekimlerin de yaşadığı sıkıntılar var. Çalıştığı hastaneye göre tutum belirleyen hekimler var.”

“KÜRTAJA ERKEKLER KARŞI ÇIKIYOR”
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı da, kadın doğurganlığının denetiminin mülkiyet ile bağlantısına dikkat çekti: “5 bin yıllık roller değişmedi. Erkekler hiç gebe kalmayacaklar ama kürtaja karşı çıkıyorlar. Kürtaj Türkiye’de yasal ama bunun da gebeliği önleme yöntemlerinin yerini alması gibi bir riski bulunuyor. Kürtaj bir doğum kontrol yöntemi değildir.”

Cinsel saldırı sonrasında gebelik vakalarına özellikle değinen Fincancı, “TCK 99/6. maddesi 20 haftayı aşmadan kadının rızasını alarak kürtaj yapılmasına olanak veriyor” diye konuştu.


Mor Çatı Derneği’nden Gülsun Kanat Dinç, kürtajın sadece Aile Planlaması Merkezi bulunan hastanelerde yapıldığını ve İstanbul’da sadece 2 hastanede yapıldığını, Van’da ise hiçbir hastanede yapılmadığını açıkladı.


anneoluncaanladim.com'u ziyaret etmek için tıklayın
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE