KADINLAR ÖLMESİN DİYE...

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın, “medeni” haline bakmaksızın kadının her türlü şiddete karşı korumasını hedefleyen tasarı taslağı ile ceza infaz sistemimize “elektronik izleme”de girecek. Bakan Fatma Şahin kamuoyuna açıkladığı düzenlemenin altyapısının Adalet Bakanlığı’nca hazırlanacağını söyledi. Kelepçenin dışındaki bazı elektronik izleme yöntemleri ise şöyle:

ALKOL ÖLÇÜM CİHAZI: Mahkeme, alkolün etkisiyle ailesine veya çevresine zarar veren, hakkında yaralama, tehdit, hakaret gibi suçlardan dava açılanlar hakkında, hapis cezası yerine alkol kullanımının yasaklanması ve ev hapsi gibi yaptırım uygulayabilecek. Bu durumda o kişinin evine alkol ölçüm cihazı yerleştirilecek.

SES DOĞRULAMA: Özellikle cezaevi yerine ev hapsi kararı verilen hükümlü ve tutuklular için kullanılan bu elektronik izleme yönteminde, hükümlü ya da tutuklunun evine sabit veya kablosuz hatlar kullanılarak, ses izleme sistemi kuruluyor. Hükümlü veya tutuklunun ses kaydı, sesin frekans ve özellikleri yine kolluktaki takip merkezinin veri tabanına işleniyor.
Sistemin kurulduğu evden sinyal alınamadığı durumlarda sistem alarma geçiyor.

İMDAT SİSTEMİ: Hakkında koruma tedbiri verilen kadın ve çocukların evlerine, kolluk kuvvetlerini harekete geçirecek bir alarm sistemi kurulması da uygulanacak yöntemler arasında.

Prof. Dr. Nilüfer Narlı (Sosyolog, Bahçeşehir Üniversitesi Rektör Yardımcısı):
“KÜÇÜK YAŞLARDAN İTİBAREN EĞİTİM ŞART”

“Türkiye’de her gün 5 kadın, ailesinden bir erkek veya eşi tarafından öldürülüyor. Özellikle komşuların şiddet olaylarına ilgisiz kalmamaları, şüpheli durumları polise bildirmeleri gerek. Küçük yaşlardan itibaren okullarda şiddet karşıtı eğitim verilmeli. Bu, toplumsal yarayı hafifletir. Toplumsal duyarlılığın arttırılması için ise televizyon kanallarına büyük görev düşüyor.”


Prof. Dr. Nevzat Tarhan (Psikolog):
“RİSK GRUPLARI TEDAVİ EDİLMELİ”

“Sorun toplumun geneli için tehlike arz etse de daha çok risk taşıyan kesimler de var. Bu kesimlere öncelik verilmesi gerek. Alkol bağımlıları, psikiyatrik tedavi görenler ve parçalanmış aile içinde büyüyen kişiler risk grubunu oluşturuyor. Bu kişilerin tedavisinde de aile hekimleri yardımcı olabilir. Aile hekimlerine bu konuda eğitim verilmesi gerekir. Ailenin tekrar bir araya gelmesi mümkünse tedaviden sonra aile bir araya getirilmeli. Şayet kadın bunu istemiyorsa ve kocada da bir değişiklik yoksa bu konuda kadın asla zorlanmamalı. Öfke kontrolünü yapamayan kişilere elektronik kelepçe uygulanması büyük kolaylık getirebilir.”


Hayrettin Bulan (Şefkat-Der Başkanı)
“ÖLDÜRÜLECEK KADINLARIN İSİMLERİ SAVCILIKTA”

“Şiddet yaşanacak durumlar öngörülebilirdir. Bu konuda binlerce başvuru dosyası resmi makamlarda bulunuyor. Şu anda, öldürülecek kadınların isimleri savcılıklarda ve karakollarda büyük ölçüde mevcut. Kadınlar buralara başvurmuş durumda. Öncelikli olarak alınması gereken tedbir elektronik kelepçe. Batılı ülkelerde uygulanan elektronik kelepçe tedbiri Türkiye'ye de getirilmeli, bu tür önlemler geliştirilene kadar ise kadını tehdit edenler tutuklu yargılanmalı. Çünkü tutuksuz yargılama, cinayetleri arttırabilir. Büyük risk altında olanlar ise etkin şekilde korunmalı. Bu kişilerin TC kimlik numaralarından isimlerine kadar her şeyleri değiştirilmeli. Eğer yerinde koruma sağlanamıyorsa o kadınlar farklı şehirlerde sığınma evine gönderilmeli.”


Prof. Dr. Vahit Bıçak (Polis Akademisi Öğretim Üyesi, Ceza Hukukçusu):
“ŞİDDETE MARUZ KALANLAR KOLAY KOLAY ŞİKAYET ETMİYOR”

“Böyle geniş bir hususun iki maddeye sıkıştırılmasının rasyonel bir açıklamasını bulmak mümkün gözükmüyor. Bu kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelik de 2008’de çıktı, ancak yönetmelik kamuoyu tarafından fark edilmiş değil. Parlamentoların yasa çıkartması yeterli olmayıp, şiddet bu noktalara gelmeden önce yasal çareler konusunda toplumun bilgilendirilmesi gerekiyor. Yaptığımız çalışmalarda şiddete maruz kalan kişilerin kolay kolay şikâyet etmediğini gördük. Çünkü etseler daha fazla şiddete maruz kalma ihtimalleri söz konusu. Bazı hâkimler bu kanunun ölü doğduğunu, Türk toplum yapısına uymadığını söylüyor. Kanunda ‘aile içi şiddet’ kavramı bile tanımlanmamış.”

 

ANKARA BAROSU KADINA YÖNELİK ŞİDDET SUÇLARINA YÖNELİK İKİ ÖZEL SAVCI GÖREVLENDİRDİ
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Müracaat Bürosu bünyesinde kadına yönelik şiddet suçlarıyla ilgilenecek iki savcı görevlendirdi.

Ankara Başsavcısı İbrahim Ethem Kuriş, Ankara Cumuriyet savcıları Metin Serhantaş ve Emine Avcıoğlu’nu sadece 4320 sayılı kanun ve kadına yönelik şiddet içeren suçlara bakmakla görevlendirdi.

Ankara Barosu Kadın Hakları Kurulu Başkanı Elif Uysal Erkol Ankara’da kadına yönelik şiddet suçlarıyla ilgilenecek iki özel savcı görevlendirilmesinin bu tarz davalarda yaşanılan sorunları ortadan kaldırabileceğini söylüyor.


Cumhuriyet savcıları kusurlu eş ya da diğer aile bireyleri hakkında Aile Mahkemesi hakiminden koruma tedbiri talep edebilecek ve karara uymayan kişiler hakkında Sulh ve Ceza Mahkemesi’nde dava açabilecek.

Ankara Barosu Kadın Hakları Kurulu Başkanı avukat Elif Uysal Erkol, bunun önemli bir gelişme olduğunu, kadına yönelik şiddet konusuna duyarlı savcıların görevlendirilmesinin bu tarz davalarda yaşanılan sorunları ortadan kaldırabileceğini söylüyor.

Erkol, uygulama hakkında şu  bilgileri verdi: “Başvurucu kadınlar müracaat savcılığına gelince bu iki savcıya yönlendirilecekler. Yani bir merkez yok, zaten savcılıkta da böyle birşey olamaz. Burada önemli olan, başvurularla ilgilenen savcıların belli duyarlılıklara sahip olması. Zaten meslek içi eğitimleri de devam ediyor. Kadın duyarlılığına sahip, bu konuda çalışmalar yürüten, eğitimler yapan kurumlarla bağlantı kurulması önemli. Bu bizim istediğimiz birşeydi. Örneğin, Necla Yıldız dosyamız var ve aylarca davası açılmadı. Savcı her şeyden bir haberdi. Aylar alan bir hazırlık soruşturması devam etti ve hala devam ediyor. Belli duyarlılıklara sahip olmayan savcılar kadına yönelik şiddet davalarına baktıklarında davalar gecikiyor, bakış açısında sıkıntılar oluyor. Tecavüz vakalarında, ‘Neden arkadaşlarına dikkat etmiyorsun? Neden gece dışarı çıktın?” gibi enteresan sorular sorulabiliyor. Karşı tarafın kendisini suçlu hissetmesini sağlayan sorular soran savcılar var. Dolayısıyla, bu uygulamayla bu durumun da önüne geçilebilir.”


 KADINLARDAN BÜYÜK TEPKİ

“Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu” üyesi yüzlerce kadın, kadın cinayetlerinin durdurulması için eylem yaptı. Beyoğlu Tünel Meydanı’nda bir araya gelen kadınlar, sloganlar atarak Taksim’e doğru yürüyüşe geçti.

 

Kadına şiddeti protesto eden kadınlar yürüyüş sırasında, geçtiğimiz günlerde öldürülen 21 yaşındaki Ceylan Soysal, Liseli Münevver Karabulut, boşandığı eşi tarafından öldürülen Ayşe Paşalı ve benzer cinayetlere kurban giden kadınların fotoğraflarını taşıdı. “Kadın cinayetlerini durduracağız”, “Doğurduklarımız tarafından öldürülüyoruz” yazılı döviz ve pankartlar taşıyan kadınlar tepkilerini dile getirdi. Yürüyüş sırasında üzerlerine kefen giyip, yüzlerine Ayşe Paşalı’nın maskelerini takan bazı kadınlar, siyah bir tabut ve gelinlik taşıdı.

 

Taksim Meydanı’nda son bulan yürüyüşün ardından yapılan basın açıklamasında, “Adaletin kadından yana olmadığı düzeniniz, daha ne kadar sürecek? Her gün farklı şehirlerde yaşanan kadın cinayetlerine karşı suskun değil, öfkeliyiz. Kadına koruma vermesi gerektiği halde vermeyen, koruma kararı verdiği halde korumayan, kadın bakanlığını kaldırarak yerine aile bakanlığı getiren devlete karşı, yalnız değil, örgütlüyüz. Kadın katillerine ağır ceza verecek, kadınlara her ne surette olursa olsun koruma sağlayacak yasal düzenlemelerin acilen hayata geçirilmesi için verdiğimiz yasa tasarısı Meclis tarafından derhal dikkate alınmalıdır. Koruma kararı alınan kadınların gerçekten korunması için gerekli tüm yaptırımlar acilen hayata geçirilmelidir. Kadınların talepleri oldukça açık ve nettir. Öldürülmeden önce ve gerçek koruma istiyoruz” denildi.


anneoluncaanladim.com'u ziyaret etmek için tıklayın
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE