YASEMİN BRADLEY
yaseminbradley@anneoluncaanladim.com
Şişmanlık kronik bir hastalık mı?

Kesinlikle karamsar bir tablo çizerek pek çok şişman insanın umudunu kırmak istemiyorum. Ancak bu konuda otorite olmuş isimlerin çoğu yavaş yavaş bu görüş etrafında birleşiyor: Evet, obesite kronik bir hastalık. Hastalarda çoğunlukla gördüğümüz bu.

Çünkü obesite kişide yerleştikten sonra aynen kronik bir hastalık gibi hareket ediyor.
Vücuduna sağlığını etkileyecek kadar yağ depolayan kişide durumu tamamen tersine çevirmek, bir anlamda tedavi etmenin yolu şimdiye kadar bulunmuş değil. Bu yüzden obesiteye ‘yakalanmamak’ çok önemli.

Obsite aynen tıpta kronik hastalık olarak tanımladığımız grup gibi hareket ediyor. Baskılayabiliyoruz, ancak tamamen tehdit olmaktan çıkartamıyoruz. Baskılamak diyet değişikliği, egzersiz, yaşam stili değişikliği, cerrahi gibi yöntemlerle mümkün. Ancak obesite orada , sinsi bir şekilde bekliyor, sadece baskılamış durumdayız, geri gelmeye hazır! Tedavi  biter bitmez kişi yine şişmanlamaya başlıyor.

Şişmanların çoğu kilolarının büyü bölümünü verdikleri zaman ‘Tamam, bu iş buraya kadar' diye düşünüyorlar. Ama ne yazık ki bir şekilde vücuttaki dinamikleri değiştirdikleri için artık hayat boyu şişmanlıkla savaşmak zorunda olduklarını bilmiyorlar. Her an geri gelebilecek kronik bir hastalık taşıdıklarının farkında değiller!

Şişman bir kişinin kaybettiği sözgelimi 20-30 kiloyu kolaylıkla geri alması işten değil. Oysa  normal kiloda olan birine 20-30 kilo aldırmaya çalışsanız zorlanacaktır. Normal kişinin vücudu, beyni onu sabit kilosunda veya bu kilonun etrafında turmaya çalışırken öneceden şiman olanın beyni bir şekilde bu kiloyu hep hafızasında tutuyor ve kolaylıkla oraya geri dönüyor.

15 kilo verdi ‘genç kızlık’ günlerine döndü ama…
Örnek gerçek hayattan... Şişman bir arkadaşım geçen yıl evine düzenli yiyecek paketi getirterek ve her gün 1-1,5 saat yürüyerek 15 kilo verdi. Harika oldu, çok gençleşti, güzelleşti, tansiyonu normale döndü. Hepimiz iltifatlar yağdırdık, tebrik ettik, motive ettik ve böyle kalmasını rica ettik. Ne oldu dersiniz? 7-8 ay sonra aynen kiloyu geri aldı. Yine hayatına şişman ve tansiyonu yüksek bir kişi olarak devam ediyor. Çocukluk ve gençlik fotolarına bakıyorum; şişman bir bebek, balık eti bir genç kız, şişman bir orta yaş kadını şeklinde devam etmiş. Baba şişman, erkek kardeş şişman… Belli ki şişmanlık genlerinde de var. Verdiği kiloda kalabilmesi için programını hiç bozmaması gerekiyor, kronik bir durumu olduğunu kabul edip hayatı boyunca devam etmeli. Bana göre kronik bir hastalığı var çünkü… Nasıl diyabet kronik bir hastalık; diyabetlilerin ömür boyu yiyeceklerini seçmesi, ilaçlarını düzenli kullanması, spor yapması gerekiyor, bu da öyle…

Vücudun Set Noktası
Vücutlarımızın belli ki bir set noktası var. O set noktası bende 57.8; çok kaçırdığım zaman 57.8’i görebiliyorum tartıda, ama daha fazlasını hayatımda görmedim. Çünkü buna (benim farkındalığım dışında) hem beynim-vücudum izin vermiyor, hem de ben izin vermiyorum.  Hemen aşırı yemeyi, gereksiz kalorileri kesiyorum, sporumu daha düzenli yapıyorum. Yine normal aralığıma dönüyorum. Şişmanlarda vücudun set noktası normal bir kişiye göre çok yükseklerde ve kayıtlı. Dolayısıyla kaçırdıkları zaman bu kayıtlı set noktasına dönmeleri de  çok kolay. Biyolojleri bir şekilde kalıcı bir biçimde değişmiş durumda.

Vücudun insanın kilo verme isteğine nasıl şiddetle karşı koyduğu, kaybedilen kiloyu yerine koymak için nasıl can attığının mekanizmaları günümüzde artık yavaş yavaş anlaşılmaya başlandı.

Obesite bir kronik hastalık ve sürekli, yaşam boyu tedavi gerektiriyor. Lütfen bu kronik hastalığa yakalanmamaya çalışın.

‘Şişmansın’ denen çocuk daha çok şişmanlıyor
Anne-babaları tarafından fazla kilolu diye nitelendirilen çocuklar daha kilo alıyorlar. İsveç’in Gothenburg kentinde geçtiğimiz ay düzenlenen Avrupa Obesite Toplantısı’nda ortaya konan yani bir araştırma sonucu böyle. Görmüşler ki; gerçek kilosu ne olursa olsun bir çocuğu ‘fazla kilolu’ olarak tanımlarsanız çocuk daha fazla kilo almaya başlıyor. Araştırmayı Liverpool Üniversitesi ve Florida Üniversitesi Tıp Fakültesi birlikte yürütmüşler.

4-13 yaş arası yaklaşık 3500 çocuk incelenmiş. Fazla kilolu olan çocukların %80’i anne babaları tarafından ‘çocuğum normal’ diye algılanırken, %20’si ‘çocuğum fazla kilolu‘ diyorlarmış.

Araştırmacılar genel inanışın aksine, anne babanın çocuğun kilosu hakkındaki yorumunun  daha fazla kilo almasını engellemediğini ortaya koymuşlar. Aksine bu çocuklar daha fazla kilo almışlar. Bu araştırma çocuklarda obesiteyle savaş için yeni bir  sayfa açıyor.
 
Bir oturuşta çok yemek mi? Sık yemek mi?
İngiltere’de Londra Koleji Üniversitesi’nde yapılan bir başka araştırma ise fazla kilolu çocukların çok daha büyük porsiyonlarda yemek yediklerini orta koydu. 4-18 aylık çocuklar üzerinde yapılan araştırmada fazla kilolu çocukların bir öğünde çok daha fazla kalori aldıkları, ancak sağlıklı kilodaki çocuklar kadar sık aralıklarla beslenmedikleri ortaya kondu.  Normal sağlıklı kilodaki çocuklar her öğünde 130 kalori alırken fazla kilolu çocukların her öğünde 141 kalori tükettiği görüldü. Ancak bu toplu çocukların diğerlerinden daha sık  beslenmediği de kaydedildi.

Konu biz yetişkinler açısından da uzun süredir tartışılıyordu: Acaba her öğünde aşırı büyük porsiyonlarda yediğimiz için mi kilo alıyoruz, yoksa çok sık yediğimiz  için mi?’ Ancak bu konu  küçük çocuklar üzerinde araştırılmamıştı.

Araştırmacıların vardığı sonuç
‘Sık yemek değil, büyük porsiyonlar çocuğun şişmanlamasına yol açıyor. Normal ve toplu çocuklar arasındaki kalori tüketimi farkı aslında gördüğünüz gibi son derece az; 11 kalori. Ancak çocukların günde 5 kez yediği düşünülürse bu farkın ne kadar arttığını düşünün! Bir haftalık bir süreçte bayağı fark yaratıyor. Bu haftada 393 kalori, ayda 1703 kalori ediyor. Bu da fazla kilolu çocukların her ay 2 günlük yiyeceği ekstradan yemesi demek. Araştırmamız bebek ve çocuklar için porsiyon ayarlaması yapılmasının, bu konuda eğitici rehberler oluşturulmasının  ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor.’

Yazarın Diğer Yazıları
- Tohumların yeni gözdesi: Chia
- Uçuk soğuk havayı çok seviyor
- Tıpta son araştırmalar
- Hintlilerin meyvesi "Amla" her derde deva
- Yaş yalnızca bir sayıdır!
- Gelecek böceklerde
- Gün aşırı oruç tutarak kilo verme yöntemi doğru mu?
- Bulimik beynin kullandığı silah: YİYECEK
- Obesite Kongresi'nden önemli açıklamalar
- Küçük ama büyük: Yumurta
- Kilom tamamen duygusal!
- Mavi zonluların sırrı ne?
- Kışın şampiyon dörtlüsü
- Glisemik yükle, yükten kurtulabilirsiniz
- Mercimek öksüz kaldı
- Anne sütünü artıran yiyecekler
- Direncimizi artırmak için ne yiyelim?
- Çocuğunuzun sağlığı sizin elinizde!
- Şişmanlık kronik bir hastalık mı?
- 17 kiloyu nasıl verdi?
- 10 soruda "Sessiz Katil"
- Eşlerin en çok yakındığı konu: Ağız kokusu
- Öksürüğü doğanın şifasıyla keselim
- Yiyeceklerdeki kanser savaşçıları
- Dr. Oliver'ın zayıflatan bisküvisi
- Yeni baklagilller ve tohumlarla tanışıyoruz
- Dünya bu tatlı bitkiyi konuşuyor: Stevia
- Hangi kahvaltı daha sağlıklı?
- Evet, arı sütü cinsel performansı artırıyor...
- Arılara fısıldayan adam
- Pancar deyip geçmeyin!
- Karaciğer sadece alkolden yağlanmıyor!
- Süte bal karıştırmak doğru mu?
- Kunalar sağlıklarını kakaoya borçlu
- Hafiflemenin yolları
- Doğal bakım reçetelerim var
- Parlak bir gülüş için ne yemeli?
- Kranberi, kadınları sistit olmaktan koruyor
- Avrupa obesite kongresi ve şeker
- Diyabetliler için günün en önemli öğünü kahvaltı
- Çocuğunuzun hayat başarısını bu test belirliyor!
- Kadınlar bana bir şey olmaz diyor?!
- Hamilelik kilolarından kurtulmakta zorlananlar bu yazıyı okumalı!
- Kolik bebekle yaşamak!
- Yumurtalarınızı saklayarak, istediğinizde çocuk sahibi olabilirsiniz!
- Kadın evlendikten ve boşandıktan sonra kilo alıyor!
- İlginç bilimsel araştırmalar diyor ki...
- Beslenme çantasının vazgeçilmezi peynir olmalı
- Sonbahar için doğal reçeteler
- Hava değişiyor, bağışıklığı güçlendirmek gerek!
- Kalsiyum destekleri kalp-damar hastalığı riskini artırıyor mu?
- Su hakkında bilmek istediğiniz her şey
- Açlık krizine girmeden kilo verebilir, daha rahat oruç tutabilirsiniz!
- Gelsin çaylar, gitsin yağlar!
- Gerçek bal kanser hücrelerini engelliyor, sahtesi geliştiriyor!
- Obesite hakkında son bilimsel gerçekler
- Mucize sıvı: Anne sütü
- Propolis gelecekte kansere ilaç olacak!
- Grip salgınından korunmak için nasıl beslenmeli?
- Süt, peynir, yoğurtla zayıflayın!
- Limona gel!
- Tiroid sorunu ve İyot kullanımı
- Anne iyi beslenmezse ne olur?
- İlk 5 yıl çok önemli!
- Kömürleşmiş et yemeyin!
- Ramazan’da beslenme
- 5-7 kilo vermek meme kanseri riskini azaltıyor!
- Yazın müjdecileri
- Saman nezlesi
- Kırmızı etteki tehlike: TMAO
- Tatlandırıcıları güvenle kullanabilir miyiz?
- Gerçek balı sahtesinden nasıl ayıracağız?
- Kiloları verme zamanı
- Hamilelikte fazla kilolar nereden geliyor?
- Merhaba anneler!
anneoluncaanladim.com'u ziyaret etmek için tıklayın
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE