DUYGU ÇALIŞIR
duygu@anneoluncaanladim.com
Otizmi tanımak ve anlamak

Otizm: Karşılıklı sosyal ilişki ve iletişim becerilerinde bozulma, tekrar eden davranışlar, ilgi ve etkinliklerde yetersizlikler ile kendini gösteren, 3 yaştan önce ortaya çıkan yaygın gelişimsel bozukluktur.

OTİZMİN NEDENİ:
Anne babalar tarafından en sık sorulan sorulardan biri otizme neyin neden olduğudur. Birçok aile yeterli şekilde ilgilenememeleri nedeniyle çocuklarının otistik olduğunu düşünmektedir. Otizmin ilk olarak tanımlandığı 1940'lı yıllarda annelerin çocuklarıyla yeterli ilişki kuramamaları sonucu otizmin görüldüğü düşünülmüş; ancak yapılan araştırmalar bu görüşün geçerli olmadığını ortaya koymuş; daha sonra otizmin beyindeki fonksiyonların bazılarının fizyolojik olarak bozulmasından kaynaklandığı görüşü ağırlık kazanmıştır. Bazı araştırmalar ise otizmin daha çok genetik olduğunu ortaya koymakta ve bu nedenlere bağlı olarak beyindeki bazı yapılarda kimyasal dengenin bozulduğu düşünülmektedir.

GENLER VE OTİZM:
Otizm genetik ve çevresel etkilerin bir araya gelmesi ile görülmektedir. Birden çok genin otizmde etkili olduğu araştırmalar sonucu ortaya konmuştur. Ancak otizmin tamamıyla genetik olduğu söylenemez. İkizler üzerinde yapılan araştırmalarda tek yumurta ikizlerinden biri otistikse diğerinin otistik olma olasılığının yüzde 60 olduğu, çift yumurta ikizlerinde bu oranın yüzde 15'e düştüğü görülmektedir. Otistik bir çocuğun kardeşinin otistik olma olasılığının ise yüzde 1,3 oranında olduğu belirtilmektedir. Yine araştırmalar sonucu ortaya çıkan başka bir bulgu da otistik çocukların yakın akrabalarında içe dönüklük özelliğinin yaygın olduğudur.

OTİSTİK ÇOCUKLARIN ÖZELLİKLERİ:
* Sosyal ilişkide bozulma: Sosyal ilişkide görülen bozulma sürekli ve belirgindir. Göz teması kurma, yüz ifadesi, vücut pozisyonu, el-kol hareketleri gibi sözel olmayan davranışlarda diğer çocuklara oranla oldukça büyük farklılıklar görülür. Bu çocuklar göz teması kurmaktan kaçınırlar, bakışları karşısındakini delip geçiyor gibidir. Otistik çocuklar kucaklanmak istemeyebilirler. Kendilerine seslenildiğinde duymuyormuş gibi davranabilirler. Yaşıtlarıyla uygun ilişki kurmada başarısızdırlar. Yaşıtlarına karşı ilgileri ya hiç yoktur ya da çok azdır. Genellikle oyuncaklara ilgi göstermezler; ilgi gösterseler bile bu, oyuncağı amacına uygun şekilde kullanmaya yönelik değildir. Örneğin oyuncak arabayı yerde sürütmek yerine ters çevirip tekerleklerini döndürebilirler. Ev içindeki eşyalara özellikle mutfak eşyalarına, deterjan kutularına karşı daha ilgilidirler. Oyun oynama becerisi gelişmiş otistik çocuklarda ise karşılıklı oyun oynama davranışı görülmez. Yere yatıp saatlerce arabayı ileri geri sürütürler ancak karşılıklı olarak arabalarla oynama davranışını gösteremezler. Oyuncağını ya da ilgilendiği nesneyi başkalarına gösterme, getirme gibi ilgilerini paylaşmaya yönelik davranış göstermezler. Çoğunlukla başkalarının varlığının farkında değillerdir. Diğerlerinin kendileri hakkındaki duygularından ve kendi davranışlarının da diğerleri üzerinde yarattığı etkiden habersiz görünürler. Başkalarının duygularına karşılık vermekte, gereksinimlerinin ve sıkıntılarının farkında olmakta ve anlamakta zorlanırlar. Bazı otistik çocuklar aşırı şekilde anneye bağlıdır ve ayrılmaya tolerans gösteremezler. Taklit becerisindeki yetersizlik de uygun durumlarda uygun tepkiler verebilmelerini (el sallamak, gülümsendiğinde karşılık vermek gibi) zorlaştırmaktadır.

* Dil gelişimi ve iletişimde bozulma: İletişimdeki yetersizlikler hem sözel hem de sözel olmayan iletişim becerilerini etkiler. Konuşma ya hiç yoktur ya da gecikmiştir. Bu, en sık görülen problemdir. Bazı otistik çocuklar sessizdir ve kendilerine söylenenlerin çok azını anlıyor gibidirler. Bazen tek bir kelime veya cümle kullandıkları ancak bunu bir daha tekrar etmedikleri görülebilmektedir. Otistik çocukların büyük bir kısmı konuşmayı geç de olsa öğrenirler. Konuşması gelişen otistik çocuklarda dilin karşılıklı konuşmayı sürdürebilmek için yeterli olmadığı, basit ihtiyaçları belirtmek amacıyla kullanıldığı; bunun yanı sıra telaffuz güçlükleri, gramer bozuklukları, konuşmanın hızında, tonlamada, ritim ve vurguda farklılık olduğu görülebilmektedir. Bir kısmı kendilerine söyleneni tekrar eden bir konuşma yapısına sahiptir. Bu çocuklar sözsüz iletişim kurmakta da başarısızdırlar. Bir şeyi göstermek yerine annelerinin ya da kendileriyle ilgilenen kişilerin ellerinden tutup istediklerini elde etmeye çalışırlar. Dili anlamadaki bozukluk şakaları ve soru cümlelerini anlayamama ile ortaya çıkar.

* İlgi ve etkinliklerde görülen sınırlılık ve tekrar eden davranışlar: Otistik çocuklarda görülen problemlerden biri de sınırlı ilgi ve etkinliklerin, yinelenen davranışların görülmesidir. Otistik çocuklar heyecanlandığında kuş gibi kanat çırpma, ayakta ya da otururken ileri geri sallanma, kendi etrafında dönme, araba tekerleği, tencere kapağı, tabak gibi nesneleri döndürme, eşyaları sıralama, kendini sıkma, bir yere sürekli vurarak ses çıkarma, çalışmakta olan çamaşır makinesini seyretme, sürekli zıplama gibi hareketler yaparlar. Bazı çocuklarda ise sürekli aynı şarkıyı dinleme, aynı şarkıyı, tekerlemeyi ya da reklamı söyleme tarzında davranışlar görülür. Aynılıkta ısrar ederler ve değişikliklere karşı direnç gösterirler. Evdeki eşyaların yer değiştirmesi, eve uzun süreli bir misafirin gelmesi, bildiği bir yere farklı bir yoldan gitmek gibi yaşadıkları mekanda veya günlük programlarında oluşan değişiklikler karşısında huzursuzluk, ağlama, sinirlilik gibi davranışlar sergileyebilirler.

* Davranışsal özellikler: İnsanlara karşı ilgisiz davranma, anne-babadan ayrılmaya tepki göstermeme, kapalı ve kalabalık ortamlarda huzursuz olma, tehlikenin farkında olmama, eşyaları atma, kırma, elini ısırma, başını yere ya da duvara vurma gibi çevreye ve kendisine zarar verme, nedensiz gülme ve ağlamalar, tüylü oyuncaklardan korkmak, parmak boyası, oyun hamuru gibi malzemeleri elleyememek, ağlama, bağırma, kendini yere atma şeklinde görülen öfke nöbetleri, ileri-geri sallanma, kendi etrafında dönme, parmaklarını oynatma, eliyle vücuduna vurma gibi değişik davranışlar gösterirler. Bu davranışların iletişimdeki yetersizliğe bağlı olarak ortaya çıktığı düşünülmekte; iletişimin artması, konuşmanın gelişmesiyle birlikte bu problemlerin azalacağı kabul edilmektedir.

* Duyusal uyaranlara karşı tepkiler: Otistik çocukların genellikle kendi isimlerine ve seslere tepkisiz davranmalarına karşın bazı seslere aşırı tepki verdikleri, yüksek ve tekdüze seslerden rahatsız oldukları görülmektedir. Bazı seslere ise hiç tepki vermemeleri anne babalara, işitme problemi olabileceğini düşündürmektedir. Yapılan işitme testleri sonucu bu çocukların organik olarak bir işitme problemi yaşamadıkları, uyaranlara karşı çok açık olmamaları nedeniyle tepki göstermedikleri görülmektedir. Birçok nesneye bakmamalarına karşın dönen, hareket eden, parlak nesnelere uzun süre bakabilirler. Dokunmak, kucaklanmak gibi fiziksel temasa tepki gösterebilirler.

* Motor gelişim özellikleri: Kaba motor denilen, bütün vücut kaslarının kullanıldığı, yürüme, koşma, atlama gibi becerilerde çoğunlukla yaşlarına uygun bir gelişim gösterdikleri; bununla birlikte kesme, yırtma, kalem tutma gibi parmak becerisi gerektiren çalışmalarda zorlandıkları, bazı otistik çocukların özellikle kalem tutmaya karşı dirençli oldukları; çoğunun el tercihi yapmadığı, uzun yıllar her iki ellerini de kullandıkları görülmektedir.

TANI KOYMA YAŞI:
Tanı konma yaşı 3 yaş olmasına rağmen doğumdan itibaren bazı farklılıkların görülmesi otizm olasılığını düşündürebilir. İlk belirtiler taklit alanında görülür. El sallama, gülümsemeye karşılık verme gibi davranışları taklit etmeme, kendisine bakan kişiye ilgi göstermeme, kucaklanmaya tepki gösterme, göz kontağının yetersiz olması ya da hiç olmaması, nesnelere uzanmama, ihtiyaçlarını belirtmek için değişik ağlamalar kullanmama, isteğini belirtmek amacıyla işaret etme davranışını yapmama gibi özellikler gösterebilirler.

OTİSTİK ÇOCUKLAR VE KARDEŞLERİ:
Otistik kardeşi olan çocuklar birçok özel problemle karşı karşıyadır. Onlar için en zor olanı anne babalarının kardeşlerine çok fazla zaman ayırmaları ve dikkat etmeleri; bu nedenle de ailenin geri kalanına çok az zaman kalmasıdır. Bu durum özellikle yaşı otistik çocuğa yakın olan kardeşi daha fazla etkiler. Anne babaların bu durumu fark edebilmeleri, her çocuğun eşit derecede değerli olduğunu ve sevildiğini göstermeleri önemlidir. Yıkıcı davranışları olan otistik çocuk, oyuncakları ve diğer eşyaları kırabilir. Bu nedenle kardeşlerin kendi eşyalarını koyabilecekleri güvenli ve kilitli bir yere ihtiyaçları vardır. Mümkünse kendilerine ait bir oda olması önemlidir. Anne babaların zarar verilmiş eşyaları yenileyebilmeleri ve otistik çocuğa kendisinin olmayan eşyaya dokunulmayacağını öğretmeleri yararlı olacaktır. Kardeşler anne babaları tarafından kendi haklarının korunduğunu gördüklerinde eşyalarının zarar görmesine karşı daha toleranslı olabilirler. Okul çağındaki kardeşler arkadaşlarını eve çağıramamanın sıkıntısını yaşayabilirler. Bu durumda anne babaların, arkadaş ziyaretleri konusunda çocuklarını cesaretlendirmeleri önemlidir. Böylece otizmin ne olduğunu basit olarak anlatabilir ve çocukların sorularını cevaplayabilirler. Otistik çocuk belki diğer çocuklarla oynayabilir. Ancak devamlı yıkıcı aktiviteler yapıyorsa anne babalar çocukları ve arkadaşlarının kendi başlarına oynayabilmeleri için ortam hazırlamalıdırlar. Birçok çocuk otistik kardeşiyle oynamaktan ve ona bir şeyler öğretmekten hoşlanır, değişik aktivitelere katılmasını sağlar. Bu işte kardeşler anne babalarından daha başarılıdır. Engelli çocuklar yıllar geçtikçe gelişimsel olarak ilerleme kaydetseler de yetişkin yaşamlarında profesyonel bakıma gereksinim duyabilirler. Otistik çocukların anne babaları diğer çocuklarının omuzlarına çok fazla sorumluluk yüklememeleri konusunda duyarlı olmalı ve çocuklarının kendileri için zaman ayırmalarını sağlamalıdır. Anne babalar doğal olarak engelli çocuklarının gelecekleri hakkında kaygı duyar ve bazıları kardeşlerin bakım sorumluluğunu üstlenmelerini bekler. Bu, kardeşler açısından çok zor bir durumdur ve hayatlarını olumsuz olarak etkileyebilir.
Bazı çocuklar otistik kardeşle iletişim kurmakta zorlanabilir. Onların bu duygularına saygı gösterilmeli, ilişki kurmaları konusunda zorlanmamalı ve suçlu hissettirilmemelidirler. Bu, yardım umudunda olan anne babalar için zordur. Ancak isteksizce ve zorla yapılan yardım hiç yardım edilmemesinden daha kötüdür. Otizmin ne demek olduğunu öğrenmeden önce kardeşler kendilerinde otistik davranışlar olup olmadığı konusunda endişe duyabilirler. Anne babaların bu duruma karşı duyarlı olmaları ve çocuklarını rahatlatmaları önemlidir. Ergenlik çağındaki çocuklar sıklıkla ileride kendi çocuklarının otistik olup olmayacağını merak ederler. Bu riskin oranı sayısal olarak belirlenememekle birlikte genel popülasyona oranla daha fazladır.


EĞER ÇOCUĞUNUZ:
Seslenildiğinde bakmıyorsa,
"Gel, otur, ver" gibi basit talimatları anlamakta ve uygulamakta zorlanıyorsa,
Göz kontağı kurmuyor ya da kısa süreli kuruyorsa,
Bir şey söylendiğinde duymuyormuş gibi davranıyor, ancak sevdiği bir müzik ya da reklam olduğunda arkadaki odadan koşup geliyorsa,
Oyuncaklarla amacına uygun olarak oynamıyor, karşılıklı oynamakta zorlanıyorsa,
Hareket ve kelimeleri tekrar etmek için çaba göstermiyorsa,
Yaşı geldiği halde konuşmuyorsa,
Bir şey istediği zaman sizi oraya götürüyor, sizin elinizi kullanarak elde etmeye çalışıyorsa,
Değişikliklere tepki gösteriyorsa,
Heyecan, mutluluk, üzüntü gibi ifadeleri belirtemiyor, karşısındakinin duygu ifadeleriyle ilgilenmiyorsa,
Belli bir şeye dikkatini veremiyorsa,
Dönme, sallanma, elleriyle değişik hareketler yapma gibi davranışlar gösteriyorsa otistik bozukluk olabileceği olasılığı düşünülerek mutlaka bir çocuk nöroloğu ya da çocuk psikiyatristi ile görüşmek ve profesyonel yardım almak gerekir. Burada önemli olan bir konu da bu belirtileri gösteren her çocuğun otistik olmadığıdır. Çok farklı nedenlerden bu belirtilerin bir ya da birkaçı görülüyor olabilir (işitme kaybı gibi). Bazen tıbbi müdahale (işitme cihazı gibi) ya da ev içi düzenlemelerin yapılması (anne çocuk iletişimini arttırıcı etkinlikler gibi) ile belirtilerin azaldığı görülebilir. Bu nedenle uzmanlardan yardım almanın önemi büyüktür.

ERKEN TANININ ÖNEMİ:
Erken tanı özel eğitim çalışmasının bir an önce başlatılması açısından önemlidir. Otistik çocukların diğer çocuklar gibi kendi kendilerine öğrenme tekniği geliştiremedikleri, bu nedenle zaman kaybetmeden profesyonel yardım almalarının özellikle dil gelişimi ve sosyal becerilerin ilerlemesinde önemli olduğu vurgulanmaktadır.

TEDAVİ:
Otizmin nedeni tam olarak bilinemediğinden tamamen tedavi edilebilen bir durum olmadığı düşünülmektedir. Ancak uygun eğitim programı ile dikkat ve dürtü düzenleyici ilaçların kullanılması ile çocuğun var olan potansiyelini olabildiğince en üst düzeye getirmek mümkün olabilir. Yaşanan problemin şiddeti, belirtilerin yoğunluğu, çocuğun var olan kapasitesi eğitimden yararlanabilmesinde önemli faktörlerdir.
Eğitimin başlıca amacı çocuğa öğrenmeye hazır olmasını sağlayacak becerileri kazandırmaktır. Bunlar göz kontağı kurma, uygun oturma ve basit talimatlara uyma gibi temel becerilerdir. Daha sonra kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmelerini sağlama amacıyla giyinme-soyunma, beslenme, temizlik, tuvalet eğitimi gibi özbakım becerilerinin kazandırılması, iletişim becerilerini geliştirmek amacıyla dikkat, taklit etme, dinleme, tanıma, anlama çalışmalarının yapılması, uygun durumlara uygun tepki vermek, oyun oynamak gibi sosyal becerilerin kazandırılması hedeflenir.
Zaman zaman diyet teorisi, yunuslarla tedavi gibi alternatif tedaviler gündeme gelmekte; ancak bu tedavi şekillerinin etkililiği kanıtlanamamaktadır. En uygun tedavinin eğitim olduğu bilinmektedir.

EĞİTİM SÜRECİNDE AİLENİN KATILIMI:
Eğitimdeki başarı, anne babaların eğitim programına katılmaları, anne-baba-uzman işbirliğinin sağlanması, yapılan çalışmaların evde desteklenmesi ile mümkündür. Yapılan birçok çalışmada ailelerin eğitim programına katıldıklarında çocukların başarı düzeyinin arttığı bulunmuştur. Çocukla aynı göz hizasında bulunarak iletişim kurmaya çalışmak, göz kontağı kurmak, onunla konuşurken kısa ve basit cümleler kullanmak, göstererek ya da adını söyleyerek istediği şeyi elde etmesini sağlamak çocuğu eğitime hazırlama sürecinde ailelerin yapabilecekleri çalışmalardır.

OKUL HAYATI:
Otistik çocuğu olan aileleri endişelendiren konulardan biri çocuklarının okula gidip gidemeyeceğidir. Normal bir eğitim programına katılıp katılamayacağı çocuğun kapasitesi, erken yaşta tanı konulup eğitime başlanması, profesyonel desteğin düzenli ve sürekli olması, ailenin eğitim sürecine katılması ve işbirliği içinde olması kriterlerine bağlıdır. Belirtilen durumların gerçekleşmesi halinde birçok otistik çocuğun zaman zaman destekle de olsa normal eğitimden yararlanabildikleri görülmektedir. Gelişimi yavaş seyreden, belirtilerin yoğun olduğu çocukların ise kendilerine uygun programların olduğu özel eğitim okullarında eğitim almalarının daha yararlı olduğu düşünülmektedir.
Otistik çocuklarda dikkatin yeterli olmaması nedeniyle bazı öğrenme sorunları görülebilir. Somut örneklerle ve görsel olarak daha kolay öğrenebilirler. Ayrıca ders düzenini bozma, uygun olmayan tepkiler verme gibi davranış problemleri gösterebilirler.

YETİŞKİN YAŞAMI:
Otizmin çok hafif formlarında tamamen normal bir gelişim ve hayat çizgisi izleyen otistikler yetişkin yaşamlarında kişilerarası ilişkilerde, espri, şaka, mecaz ve imaları anlamakta sorun yaşarlar. Bir kısmı az bir destekle kendi başına bir evde yaşayabilir. Çok azı tamamen bağımsız yaşar. Çok azı evlenir ve aile oluştururlar.
Kendi başına karar verebilme becerisindeki yetersizliğin devam etmesi nedeniyle karar vermeyi gerektirmeyen, yapılacak işin belirli ve basit olduğu, örneğin bahçe bakımı, paketleme işi, bilgisayar verilerinin girilmesi gibi işlerde çalışabilirler.

Yazarın Diğer Yazıları
- Çocuklarda konuşamama sorunu
- 1 yaş çocuğu için oyun önerileri
- Çocuklarda alt ıslatma
- Çocuğunuzu kardeşe hazırlayın
- 1-2 yaşında konuşma ve dil gelişimi
- 2 yaş çocuğu
- Yaşamın ilk dönüm noktası: 1 Yaş
- Yaşamın ilk yılı
- Otizmi tanımak ve anlamak
- Okul öncesi çocuklarında görülen korkular
- Çocuklarda uyum ve davranış sorunları
- Okullarda zorbalığı engelleme
- Bebeklerde emzik kullanımı
- Çocuğun istekleri ile baş etmek
- Çocukların yeme sorunlarına öneriler
- Anneye bağımlılık ve ayrılık korkusu
- Anne baba ile yatma
- 6-11 yaş döneminde cinsel gelişim
- Çocuklarda cinsel gelişim
anneoluncaanladim.com'u ziyaret etmek için tıklayın
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE