Yüzlerine öfke, bezginlik, düş kırıklığı ya da güvensizlik sinmiş belirli bir yaşın üzerindeki  kadınlara dikkat ettiniz mi? Çevremizde çok sayıda var. Halbuki bunun tersi olmalıydı…

Olgunlaşmış bir ruh, mutlu ve dolu dolu geçmiş bir yaşamın yansıttığı bir yüz ifadesi. Epicurus’a göre,  zevk ve mutluluk yaşamın temel amacı olmalıdır. Bunu gerçekleştirmenin yolu ise özgürlükten, düşünmekten ve dostluktan geçiyor. Günümüzde  kadınların özgürlük ilkesi ve özellikle de bedensel özgürlük üzerinden mutluluğa varmayı tercih ettiklerini düşünüyorum ve doğru da buluyorum. Özgürlük için özgür bir ülkede yaşamak yetmiyor. Bir kadın için bedenine aynada hayranlıkla bakamamak  bedensel özgürlüğe engel bir durum. Doğal olarak bu da mutluğa engel.

KUSURLARI GİZLEMEK…
Bedensel şekil bozuklukları nedeniyle istediği kıyafeti giyememek  oldukça sıkıntı verici. Üstelik moda dünyasının yarattığı karşı konulamaz alma isteği göz önünde tutulursa, durum daha da zorlaşıyor. Selülitleri gizlemek zorunda olmak zihinleri meşgul ediyor. Kalın, ince ya da çarpık bacaklar yüzünden etek giyememek ya da   çizme giymede sıkıntı. Karında deformasyon nedeniyle  bikini giyememek. Bütün bunlar bedenin özgürleşmesine engel. Kepçe kulaklar saçların toplanmasına engel olmasa, o kadar sorun edilmeyecek. Biçimsiz kulaklar yüzünden saçların özgürlüğü kısıtlanıyor. Sütyensiz gezememek  ve buna bağlı bir şeye mecbur olma düşüncesi de  bir sorun. Nedeni ise sarkık bir çift  meme. Sürekli düzeltilmeye gereksinim duyan destekli sütyenler de bedensel özgürlüğü kısıtlayıcı. Göz kapağı fazlalıkları nedeniyle rahat göz farı kullanamamak ya da kemerli burun yüzünden profilden poz vermemek yüzle ilgili özgürlüğü engelleyen sorunlar arasında.

BEDENSEL ÖZGÜRLÜK
“Ben özgürüm bedenim nasıl olursa olsun” yaklaşımı kadın ruhuna pek uymuyor. Özetle, mutluluğun sırrı özgürlükten, özgürlüğün sırrı ise bedensel özgürlükten geçiyor. Estetik cerrahi ise bedeni özgürleştiren çareler arasında ilk akla gelenler arasında yer alıyor.