HAKAN ÇOKER
hakan@anneoluncaanladim.com
Korkuyla beslenmiş doğumlar

Son günlerde Başbakan'ın açıklamaları ile alevlenen sezaryen tartışması son 5 yıldan bu yana hızla devam ediyor. Sağlık Bakanlığı uzmanlık dernekleri ile birlikte birçok önlem planları yaptı. Ama geldiğimiz noktada bu önlemlerin sezaryen oranlarında çok az bir düşüş sağladığını, hatta bazı illerde tersine yükselişe neden olduğunu görüyoruz. Peki, sezaryen oranlarını nasıl düşürebiliriz?

Çözüm aslında samimiyette. Bunu amaçlarken kimse samimi değil. Ne bakanlık, ne doktorlar, ne de aileler.

Toplumuz son 20 yılın yarattıkları ile doğumdan korkan bir toplum oldu. Gerek medya, gerek doktorların riskleri abartması, gerekse annelerin hazırlanmadıkları doğumları korkunç hikayeler gibi anlatması bu korkularımızın temelini oluşturdu. Anneler doğumdan korkar oldu, doktorlar annelerden ve dolayısı ile doğumlardan korkar oldu. Kaynağın temeline inmeden bu sorunu çözmemiz mümkün değil. Yani korkunun temeline ineceğiz ve yeniden doğumu hastalık değil, güvenilir, doğal, fizyolojik bir eylem olarak göreceğiz.

Sezaryen sebeplerini tüm samimiyetsizliğimizle araştırmaya çalışırken, eylemi unuttuk. Tehditlere sarıldık. Doktorları korkutmaya çalıştık. Her şeyde olduğu gibi tüm suçu onlara yükleyince çözülür sandık. Hastanelerin döner sermayelerini keserek tüm çalışanları cezalandırdık. Sezaryenden kurtarmak için ilaçlı doğumları öne sürdük. Denize düşen yılana sarılır misali. Sonuç sıfır! Daha tepkili doktorlar. Daha çok korkan doktorlar. Sezaryene sahip çıkmaya çalışan anneler. İstanbul’da son 1 yılda sezaryen oranı yüzde 55, ülke çapında yüzde 46. Ve işin en kötü yanı ne doğuran anneler doğumlarından memnun, ne de sezaryen olan anneler sezaryenlerinden. Birçoğu doğru yapıp yapmadığından emin değil. Doğumda en istenmeyene ulaştık: Güvensizlik.

ÇÖZÜM NEREDE?
Biz İstanbul Doğum Akademisi olarak özgürlüğümüzden gelen güçle artık bu negatif ve samimi olmayan tartışmaları, birilerini suçlamayı bıraktık ve çözüme odaklandık. EĞİTİM’ler başlattık.  İlk hedefimiz KORKU’lardı. Eğitimlerde korkuları giderdik. Bunun için anneleri hamile ve doğum psikoloğu kavramı ile tanıştırdık. Geçmiş korkuların doğumda nasıl önümüzde engel olduğunu anlattık. Doğuma hep ihmal edilen psikolojik yaklaşımları yeniden kazandırdık. İkinci hedefimiz GÜVEN’di. Hem kendi bedenlerine ve bebeklerine, hem de doktorlarına güvenmelerini sağladık. Doktor avcılığını bıraktık. Kendine güvenen ve doktora güven vermeyi hedefleyen annelere her doktor elinden geleni yapıyor. Çünkü doktorlarımız iyiler. En sezaryen yanlısı doktorların bile değiştiklerini, doğum için annelerin yanında olduklarını gördük. Son olarak bu annelere İLAÇ DIŞI RAHATLATICI TEKNİKLER öğrettik. Nefesler aldılar, gevşeme öğrendiler, masajlar yaptılar. Ve kursların sonunda babaları da kazandık. Doğumda eşlerinin en büyük destekçisi oldular. Yani geleceğin güçlü ailesine de yatırım yaptık.

Ama en önemli şeyi unutmadık. DESTEK. Doğumda kadına birebir destek vermediğiniz zaman onu yalnız bırakırsınız. Ina May Gaskin’in dediği gibi “Doğumda kadın bir Tanrıça gibi görünmüyorsa birileri ona yeterince destek vermiyordur.” Bu yüzden EBE ile çalışma kavramını ailelerle tanıştırdık. Doğum boyunca birebir EBE desteği almalarını teşvik ettik ve onlara bu imkanları sağladık.

SONUÇ: İstediğimiz doğumlara ulaşmayı başardık.

DOĞUM ŞEKLİ NE OLURSA OLSUN "KEŞKE"SİZ DOĞUMLAR
Artık bu anneler korkmadan, eşlerinin desteğini de alarak, güvenle doğumlara giriyorlar. Doğumun her aşamasını coşku ile yaşıyorlar. Doktoru ile, ebesi ile, personeli ile takım oluyorlar ve bebeklerine doğar doğmaz o en masum halleri ile sarılıyorlar. İster normal doğum olsun, ister sezaryen doğum boyunca ondan ayrılmıyorlar, ten tene teması sağlayıp doğumdan hemen sonra bebeklerini emziriyorlar. Kopmayı değil, kavuşmayı yaşıyorlar.

Sezaryen oranlarını yüzde 10-35 aralığına kadar çekmeyi başardık. Son 25 doğumumuzda 2 kişi sezaryen oldu. Sadece 3 kişiye müdahale yapıldı. Hiçbir anneyi veya bebeği kaybetmedik. Hiçbir bebekte sorun çıkmadı. Çok emek harcadık ama yapılabilirliğini gösterdik. Daha da önemlisi doğumu için çalışan, sorumluluklara ortak katılan, doğumda ekip olmanın önemini bilen ailelere kavuştuk. Yani doğuma ve doğum ekibine güveni yeniden sağladık. Bu sayede doktorları da yeniden kazandık.

Yazarın Diğer Yazıları
- Çatı darlığı doğumu etkiler mi?
- Doğumda şiddeti konuşma zamanı geldi
- Anne adayının doğumdaki destekçisi: Doula
- Doğum ekip işidir
- Keşkesiz doğumun hikayesi
- Doktor aramayın!
- Doğum uzmanının yeni rolü
- Doğumla ilgili merak edilen her şey
- Sezaryene zorlanan anneler!
- Sağlıklı bir doğum için
- Doğuma hazırlık eğitimleri
- Doğumda babanın rolü
- Anne ve bebek dostu sezaryen
- Çatı darlığı nedir?
- İsteğe bağlı sezaryen!
- Suda doğum ve psikolojisi
- Suyun hamilelik ve doğuma etkisi
- Doğum yapan kadınlara destek verilmeli
- Doğumda maymunu oynamak
- Doğal doğum nedir ve nasıl hazırlanılır?
- Bebeğiniz anne karnında her şeyi kaydediyor!
- Bir doğuma hazırlık yöntemi: Hypnobirthing
- Doğumda ağrı kesici teknikler
- Doğru nefes almanın önemi
- Korkuyla beslenmiş doğumlar
- Doğumda yenilikler
- Anne dostu hastane
- Doğum sonrası bağ kurma
- Doktorunuza güven verin!
- Doğumda abartılan risklerle kaygıya sürüklenen anneler…
- Ters gelen bebeğin başarı öyküsü
- Doğumda egzersiz ve yoganın yararları
- Katıldığınız hamile eğitimi ne kadar anne dostu?
- Doğumda bebekler ağlamalı mı?
- Baba olmak ve hamile eğitimi
- Doğumda mahremiyet ve güven...
- Doğumu kolaylaştıran 30 uygulama
- İlk gece korkusu ve doğum ilişkisi
- Doğum korkusunun hikayesi
- Sezaryen sonrası vajinal doğum olur!..
- Anne ve bebeğine saygılı sezaryen
- Aklımızdaki doğum imajı değişiyor...
- Doğum kendi başlamalıdır!
- İnsan çocuğundan öğrenir mi?
- Anneliğe doğmak
- Doğum sanatına ne oldu?
- Bir başlangıçtır doğum
- Merhaba
anneoluncaanladim.com'u ziyaret etmek için tıklayın
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE