Türk Kardiyoloji Derneği başkanı Prof.Dr. Ömer Kozan sürekli TV ekranlarında ve yazılı medyada yer alan ve çoğu emekli öğretim üyelerinin, kendi konuları dışında yorum yapmalarının yurttaşları olumsuz etkilediğini söylüyor. Hekimler bu kişileri dinledikçe saçları başlarını yoluyorlar diye ekliyor. Bu kişileri de medya gülü olarak nitelendiriyor. Ne kadar doğru hocamızın tespitleri...

Özellikle bazı TV kanallarının, belirli programlarında bu kişiler yer alıyorlar. Genel cerrahi uzmanı öğretim üyesi beslenme ve diyet konularında ahkam kesiyor, onkolog gıda beslenmesi ve süt konusunda yorum yapıyor, kalp cerrahı yumurta yemeyin, diyor; aylar sonra yanlış söyledim, yiyebilirsiniz diyor; çocuklarda erken ergenlik konusunda yorum yapıyor. Gerçekten biz hekimler de bunları dinleyince saç, baş yoluyoruz. Nadiren konunun esas uzmanları programlara katılınca da bu kişiler onları moderatörün de desteğiyle susturuyorlar.

HALK YANLIŞ BİLGİLENDİRİLİYOR!
Bu durum sağlık sisteminin özelleşmesi ile birlikte ortaya çıktı. Reklam yaparak hasta sayısını arttırmak isteyen özel hastane ve hekimler, halkı yanlış bilgilendirmenin sızısını ve etik dışılığını bir yana bırakarak kendi konuları dışındaki gündem yaratacak konularda ahkam kesmeye başladılar. Yayınlanmış bir veya birkaç hayvan deneyini veya bir araştırmayı kaynak göstererek, rayting peşindeki bazı programların sürekli konukları oldular. Bu yanlış bilgiler aileleri etkileyerek onların hayat kalitelerini düşürüyor, çoğu kez boş yere hastane müracaatlarına yol açıyor.

Çocuk endokrin kliniklerine, birkaç tüy nedeniyle çocuğum ergenliğe girecek, boyu kısa kalacak diye başvurular artıyor; ne yedireceğini insanlar şaşırıyor; kolesterolü yüksek hasta ilaç kullansın mı kullanmasın mı kararsız kalıyor!
Oysa bizden çok daha ileri ve medeni toplumlarda böyle kaygılar yok, TV veya yazılı basında yer alsa bile, bilgiler kesin kanıtlanmadıkça topluma korku salmıyor, haber olarak değerlendiriliyor…

Herhangi bir konu hakkında, o konunun uzmanlarının görüşleri önemlidir, medyada söylenen şeylerin kim tarafından söylendiğini değerlendirin; duyduklarınız hayatınızı yönlendirmesin. Her hekim her konunun uzmanı olamaz; bir genel cerrah kardiyolojiyi kardiyoloji uzmanı kadar bilemez; bir onkolog endokrini endokrinolog kadar bilemez. Öyle olsaydı, 6 yıllık tıp eğitimi üzerine 4 yıl değişik konularda ihtisas; onun üzerine de 3 yıl özel konu ihtisası yapılmaz idi… Bir de hekim olmayıp, kimyager, istatistikçi gibi meslek sahibi olup da hekim gibi TV’lerde halka bilgi aktaranlar var ki; o zaman saç baş yolmak bile az kalıyor...