Yüzyılın hastalığı olan obezite ile mücadele, Sağlık Bakanlığı tarafından başlatıldı. Aslında doğru olan, yıllarca yapılması gereken de buydu. Çünkü obezite tedavisi çok zordur, tedavinin başlangıcı ise obeziteyi önlemekten geçer.

Bol porsiyonlar, şekerli yiyecek ve içecekler, hareketsiz yaşam artık obeziteyi sadece gelişmiş ülkeler değil; gelişmekte olan ülkelerde de en önemli halk sağlığı sorunu haline getirdi. İşin en tehlikeli tarafı da artık çocuklarımızda da obezitenin artması… Bu durum erişkin obezitesinin artmasına ve obezitenin kalp, iskelet sistemi, böbrek ve diğer organlarda görülen yan etkilerinin daha çabuk ve sık görülmesine yol açmakta…

Obezite tedavisi, obezitenin önlenmesinden başlar. Obezite oluştuktan sonra ise hem diyete dikkat etmek, hem de hayata hareket sokmak gerekir. Özellikle çocuklarda tedavi zordur, onları belirli diyetlere zorlamak her zaman başarı getirmez.

Beslenmede porsiyonların azalması, tuzun azaltılması, sık beslenme uyulması gerekenlerdir. Son olarak ekmek gramajının azaltılması ve içeriğinin değiştirilmesi atılan önemli bir adımdır, çünkü çok ekmek tüketen bir toplumuz, yani karbonhidrat ağırlıklı bir diğer deyişle yüksek kalorili beslenmeye alışığız.

Hem beyaz hem de çavdar ekmeği rafine undan elde edilir ve bu ekmeklerde tahıl tanelerinin kabuklu kısımları yoktur yani esas vitamin ve mineral içeren; bağırsak hareketlerinin düzenlenmesine yardımcı olan kısımlar eksiktir. Bu nedenle sağlıklı beslenmenin önemli bir parçası olan kepekli ürünlerin kullanıldığı, tahılların sağlıklı kısımlarını içeren ekmeklere yakında kavuşacağız. Buna rağmen obezitenin önlenmesinde şunlara dikkat edelim; ekmeği az tüketelim, porsiyonları küçültelim, tuz-şeker undan mümkün olduğunca uzak duralım, az ve sık beslenelim (tercihen 3 ana 3 ara öğün şeklinde) ve de en önemlisi hareket edelim.

Unutmayalım ki, obezitenin en önemli sebebi fazla yemek ve yeterince harcayamamaktır; endokrin, genetik kaynaklı obezite oranı çok azdır.