Tüm duyularla öğrenmenin önemi
Biliyor musunuz, küçük çocuklar renkleri sadece görsel olarak değil, aynı zamanda kinestetik yani bedenleri ile de algılıyorlar.
Hepimiz biliriz ki kalemler ve boyalar çok erken yaşta ilgi çekmeye başlar. Boyalar çocukların yaratıcılıklarına ilham kaynağı olur ve aynı zamanda bilişsel, motor, sosyal ve duygusal alanda çocukları geliştirirler. Onun için parmakları ve elleri ile boyamak çocuklar için çok zevkli bir öğrenme deneyimidir. Kırmızıyı, yeşili ve birçok rengi sadece görmez, aynı zamanda hissederler. Rengin kokusu, renklerin karışımı, tende nasıl bir his yarattıkları, akıcı mı yoksa macun kıvamında mı oldukları veya yan yana bulunduklarında nasıl göründükleri, hepsi eşsiz deneyimlerdir. Böylesine coşku ve oyun dolu boyama faaliyeti çocuklara merak ve yenilikleri deneme cesareti de aşılar. Böylesine özgür bir süreç yaşarken, çocuklar birbirleri ile de sözel ve bedensel iletişim içinde olurlar. Yepyeni bir yaklaşımla kendilerini ve dünyayı keşfetme olanağı bulurlar. Böyle bir yaratıcı ortamda çocuklar birçok olguyu araştırırlar. Arkadaşımın kolunu boyasam nasıl görünür? Boya yere damlayınca ne oluyor? İki renk karışınca nasıl görünüyor? Yüzüm boyalı nasıl görünüyorum? Bir el ve boy aynası onların merakını gidermeye yarayacaktır.
Böyle bir sürece oda ısısı yeterliyse, banyo ve yıkanma olanağı varsa, bedenlerin farklı kısımlarını boyamak da eklenebilir. Tabii ki evlerde böyle aktiviteler için biraz zaman harcayıp, yerleri eski havlularla örtmek, hem kirlenmeyi hem de kayıp düşmeyi önlemek için çok önemlidir. Duvarlar da kâğıtlarla veya naylonlarla korunabilir.
ZAHMETE DEĞER! Bu kadar zahmete değer mi? Ortalık kirlenecek, çocuğum evde boyamasın denebilir mi? Böyle bir etkin öğrenme faaliyeti çocuğuma ne katacak? Böyle bir boyamanın amacı ne olabilir, diye düşünülebilir.
Yaratıcılık yaşamın ve gelişimin temeli olarak görülebilir. Böyle etkin öğrenme fırsatlarının ve tüm duyuları kullanma sürecinin amacı, çocuklara bir şeyler öğretmek ya da gelişimsel ödevlere alıştırma sunmak değildir. Amaç çocuktaki yetilerin genişletilmesidir. Çocuklar bu yolla estetiğin ve yaratıcılığın kapısını aralarlar.
Bu gibi faaliyetlerde çocukların biricik olduğu her çocuğun, kardeş de olsalar farklı olduğu kabul edilir. Çocukları davranışlarına ve özelliklerine göre karşılaştırmak onları engelleyici bir yaklaşımdır. Her çocuk kendi yeteneği ve ilgisi çerçevesinde kendini geliştirecektir. Bunun için bol zaman ayırmak gerekir. Evde çocuğa saygı gösterilmesi, yetenekleri ve kişilik özelliklerinin kabul edilmesi, ona ilerde yetkin bir yetişkin olmanın kapılarını açacaktır. Çocuklar erken yaşlarda kendi yeteneklerine güvenmeye başlarlarsa bu onların ileri yaşlarda kendilerine güvenen bireyler olmalarını sağlar.
ÖNEMLİ OLAN YAŞANILAN SÜREÇ! Bu tür faaliyetlerde sonuçta çıkacak olan esere odaklanılmaz, önemli olan çocuğun yaşadığı süreçtir.
Yetişkinin rolü çocuğun yanında bulunmak ve çocuğun faaliyette kendini rahat hissetmesini sağlamaktır.
Tekrarlayacak olursak; yetişkinin rolü sadece eşlik etmekle sınırlıdır. Coşku dolu ve çocukların kendilerini unutup akış içinde ilgi ile sürdürdükleri benzer aktiviteleri sonlandırmak da başlı başına bir inceliktir. Daha önce çocuklarla konuşmanın, faaliyetin söz gelimi yemek zamanına kadar süreceği, yemekten önce duş alınacağının kararlaştırılması çok önemlidir. Faaliyeti sonlandırmadan beş-altı dakika önce ellerindeki boyaları bitirmeleri ve yıkanmaya hazır olmaları beşer dakikalık aralıklarla hatırlatılmalıdır.
Tabii ki böylesine eşsiz aktiviteler unutulup gitmemeli. Evin bir köşesinde ortaya çıkan eserler ve sürecin fotoğrafları sergilenmeli; daha sonra da dosyalanmalı. Aylar, hatta yıllar sonra birlikte yaratılmış olan anları hatırlamanın keyfine diyecek yoktur.
Etkin olarak öğrenmenin sayısız yararlarını ve uygulama şekillerini hatırlamayı önümüzdeki yazılarda sürdüreceğiz.
|