Büyükanne ve dedelerin önemi
Günlük rutin işlerin yapılmadığı anneanne
veya babaanne ziyaretleri torunlar için tam bir tatil havası taşıyor.
Bir buçuk
yıl önce benim de hayatıma sevgili torunum girince torun-anneanne ilişkisi benim için daha bir önem
kazandı. Yıllarca işletmecisi ve pedagoğu olduğum anaokulundaki deneyimlerim bambaşka bir havaya
büründü. Bana fikrimi soran anneanneler, torunlarını yuvadan almaya gelen dedeler, annesinin yardımı
ile çalışma hayatında olan anneleri anımsamak bende hoş duygular yaratıyor.
Velilerimden
sıklıkla çocuklarının büyüklerin yanında yatıya kaldıklarında evin düzenine tekrar alışmalarının
uzun sürdüğünü duyardım. Anneannemde bu çok daha güzel, şu daha iyi, dedem çok daha uzun kitap
okuyor; ya da babaannemin köftesi daha lezzetli gibi… Ayrıca evde istediklerinin hemen
gerçekleşmemesi, beklemek zorunluluğu gibi durumlarda da büyük ebeveynlere duyulan özlemin arttığı
da sıklıkla anlatılıyordu.
Şüphesiz bu durumlarda ebeveynler kendi eğitim stillerine
uyulmadığından şikâyetçi oluyorlar. Çocuklar çok küçük yaştan başlayarak karşılaştırmalar yapıyor ve
ortalığı kızıştırıyorlar.
İKİ KUŞAK ARASINDAKİ EĞİTİM FARKI Tabii ki çocuklar iki
kuşak arasındaki farklı eğitim yaklaşımını fark ediyorlar ve bunu kendi anne babalarına karşı
kullanıyorlar. Bu arada bir şey daha öğreniyorlar, anne babaları ile ilişkileri büyükanne-babaları
ile olandan çok farklı. Daha iyi veya daha kötü değil ama farklı. Bu farkın iki kuşak arasında
ciddi tartışma ve gerilim konusu olması çocuklara zarar verebilir. Çocukların iki kuşaktan olan
ebeveyne de güvenmeye ihtiyacı vardır.
Büyükanneler ve babalar ikinci anne babalıklarını
yaşıyor; çocukların doğrudan sorumluluğunu üstlenmediklerinden daha rahat, hoşgörülü oluyor;
çocuklara daha çok vakit ayırabiliyorlar.
Küçük torunlarının tüm gereksinimlerini karşılamak
istiyor, onlara hayır demeye gönülleri el vermiyor.
Böyle olunca da kendilerini çocuklarının
otoritesini sarsan bir konumda buluyorlar. Bir tarafta bakım veren kişi olarak memnuniyet
uyandırıyorlar, diğer yandan ise kendi çocukları tarafından eğitim stilleri açısından
denetleniyorlar. Bu durum büyüklere zor geliyor. Onlar kendi tarzları çerçevesinde torunları ile
iletişimde olmak istiyorlar. Birçoğu kendi eğitim yaklaşımının deneyimle işe yaradığını görmüş,
değişmek istemiyor. Bazıları ise değişime açık olabiliyor ama değişme temposunu kendi belirlemek
istiyor.
BÜYÜKLERE GÜVENMEK GEREK! Çocuğunu kendi ailesine teslim eden anne babalar
aynı zamanda sorumluluğun da bir kısmını onlara devrettiklerinin bilincinde olmalılar. Onun için
anneler kendi stilleri ile büyükannelerin stilleri arasındaki farkı anlamayı çocuklarına bırakmalı,
onlara güvenmelidirler. Çocuklar bu tür yaklaşım farklarını çok iyi ayırabilirler.
Büyükanne
ve babaların daha sakin, hoşgörülü, bilge ve daha az sınır koyucu olmalarının nedeni kendilerine ve
deneyimlerine duydukları güvenden geliyor olabilir. Bir sorun çıkarsa çok daha iyi baş edeceklerini
düşünüyor olabilirler. Ayrıca büyükanne ve babaların varlığı çocuğu alternatifsiz bir durumda
anne babaya bağımlı bir durumda olmaktan çıkarır. Büyümekte olan çocuk kendi anne babasının da
mükemmel olmayan yönleri olduğunu fark eder. Büyükannelerin varlığı ebeveynlerin mutlak gücünü
sınırlar, çocuklara bir parça özel bir özgürlük alanı açar.
Büyükler anlatımları ile
çocukların aile kökenini, nereden geldiklerini, eski kuşaklardaki akrabaları ve felsefeleri ve
gelenekleri aktaran kişilerdir. Anneanneler ve dedeler ailenin köklerini temsil
ederler.
Aileler finansal destek ve güven sağlarlar, günlük sorunları çözerler. Büyük
ebeveynler ise tarih ve geleneği temsil edeceklerdir. Varlıkları çok önemlidir ve büyükanne ve dede
olabilmek çok büyük bir mutluluk verir. Yaşamın sonbaharında torunların yaşama bambaşka bir anlam
kattığı şüphe götürmez.
Anneanneler ve torunlar karşılıklı olarak birbirini eğitebilir. Bir
taraf deneyimleri ile geleceğe bir bakış açısı kazandırırken; torun olan diğer taraf büyük
ebeveynlerinin kendisine aktardıkları ile geleceğini oluşturur.
|