BENAL BÜYÜKGEBİZ
benal@anneoluncaanladim.com
Şişmanlığın teşhisinde geç kalıyoruz!


Vücut ağırlığına yansıyan yağ dokusu artışı olarak isimlendirilen Obezite (şişmanlık), son yıllarda hızla artış gösteren ciddi bir hastalık. Özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde bir bulaşıcı hastalık gibi hızla yayılıyor. Son on yıl içinde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde hızla artış gösteriyor.


Gelişmiş toplumlarda çok yaygın olan bu sağlık sorunu son on yıl içinde gelişmekte olan ülkelerde de hızla artmakta ve bir halk sağlığı sorunu olmaya başlamaktadır. Bütün gelişmiş toplumlarda her geçen yıl şişman(obes) olanların sayısı, düzenli olarak ve hızla artıyor. Ülkemizde de çocukluk yaş grubu şişmanlığı, özellikle kentsel yerleşimde önemli bir sağlık sorunu halini almıştır.


Erişkin yaş grubunda sık görülen önemli sağlık sorunlarının başında gelen ve ölümcüllüğü yüksek olan şeker hastalığı, kalp krizi, tansiyon yüksekliği, kanda yağ yüksekliği gibi hastalıklar erişkin şişmanlığı ile çok yakından ilgilidir. Erişkin şişmanlığının büyük bir kısmı ise ergenlik yaş grubundan miras olarak alınmakta ve yaşanmaktadır. Erişkinlerde ölümcüllüğü yüksek olan bu hastalıkların, gelecek on yıllarda görülme sıklığını azaltmak ancak bugün alınacak tedbirlerle mümkün olabilir. Böylece gelecek nesillerin önemli sağlık sorunlarını daha az yaşamaları sağlanmış olur. O halde gelecek nesillerin daha sağlıklı olması ve daha uzun yaşaması için bugün şişmanlık ile mücadele edelim. Bilinçlenelim…  Şişmanlığın gelişmesini önleyelim…


Şişmanlığın tedavisinde ve önlenmesinde hedef kitle “okul yaş grubu” olmalıdır!
Neden, okul yaş grubu hedef kitle olmalıdır, derseniz ; ulaşılabilirlikleri kolaydır, eğitilebilirlikleri yüksektir. Ayrıca, şişmanlığın görülme sıklığının hızla artma eğilimi gösterdiği yaş grubudur. Ve bu yaş grubunda ortaya çıkan şişmanlığın daha sonraki yaş gruplarına intikali yüksektir.


Okul yaş grubunda ve ergenlikte obezite gelişme riski yüksektir. Çünkü:
- Beslenme özgürlükleri artar.
- Tercihlerini uygulama otonomileri artar.
- Yemek tercihlerine psiko-sosyal faktörler etkilidir.
- Ev dışındaki öğün sayısı artar.
- Öğün atlama eğilimleri artar.
- Atıştırma eğilimleri artar.
- Hamburger, pizza, sandviç gibi “fast food” tercihleri artar.
- Kahvaltı etmeme eğilimleri artar.
- Meşrubat tüketimleri fazladır.
- Enerjiden zengin besleyici değeri düşük olan yiyeceklere (cips, patates kızartması, bisküvi, şekerleme, çikolata gibi…) eğilimleri artar.  Düzensiz beslenmeye başlarlar.
- Sebze, meyve,  süt tüketimleri azalır


ŞİŞMANLIK OKUL ÖNCESİ YAŞ GRUPLARINDA ARTIYOR!
Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre son on yılda 2-4 yaş grubunda şişmanlık görülme sıklığı yüzde 4’den yüzde 9’a yükselerek iki kat artmıştır. 6-15 yaş grubunda ise üç kat artarak, yüzde 5’den yüzde 16’ya yükselmiştir. Bu da bize öncelikli hedef kitleyi net olarak işaret etmektedir. Ayrıca biliyoruz ki, ergenlik yaş grubunda obez olanların yüzde  80’i erişkin yaşta da obez olarak yaşamlarına devam ederler. Daha küçük yaş grubunda obez olanların da  yüzde 35-50’si daha sonraki yaş gruplarında da obezdirler.
- Anne-babası şişman olanlar,
- Ailenin tek çocuğu olanlar,
- Tek ebeveyni olanlar,
- Düşük doğum ağırlıklı olarak dünyaya gelmiş olanlar,  çocukluk yaş grubunda obezite (şişmanlık) gelişmesi bakımından daha yüksek risk taşırlar.


ŞİŞMANLIĞIN TEŞHİSİ ZOR DEĞİL,
ÇOCUĞUN ŞİŞMAN OLDUĞUNU KABULLENMEK ZOR…

Tanı koymak için hekim olmak bile gerekmez. Ancak yapılan çalışmalar, anne-babanın çocuklarının şişman olduğu gerçeğini kabullenmekte geç kaldıklarını göstermektedir. Çocuklarının şişman olduğunu fark edenlerin önemli bir kısmı da, bunun zaman içinde kendiliğinden hallolacak bir durum olarak algılamakta ve değerlendirmektedir. Bu da çok önemli bir fırsat kaybına yol açmaktadır.


İngiltere’de yapılan ve BMJ’da yayınlanan bir çalışmada, çalışmaya katılan anne-babaların sadece dörtte birinden azı, çocuğunu şişman olarak değerlendirmiştir. Ailelerin dörtte üçünden fazlası bu gerçeği kabul edememektedir. Annelerin yüzde 33’ünün, babaların yüzde 50‘sinin çocuklarının normal kiloda olduklarını düşündükleri ortaya çıkmıştır. Anne-babalar erkek çocukları obez olduğu halde obez olduğunu belirlemede daha çok yanılmaktalar (yüzde 27). Kız çocuklarının şişmanlığına ise daha kolay karar veriyorlar (yüzde 54).


Çocukları ve kendileri obez olan anne-babaların kendi şişmanlıkları konusunda da duyarsız davranıyorlar. Obez olan annelerden sadece yüzde 40’ı, babaların ise yüzde 45’i obez olduklarını kabul etmişlerdir.


O halde toplumun şişmanlığın belirlenmesi ve kabullenilmesi konusunda yoğun olarak eğitilmesi gereklidir. Sorun, sorun olarak belirlenir ve kabullenilir ise çözüm arayışları başlar. Şişmanlıkta korunma ve tedavi ancak bu bilince sahip ebeveyn ve çocuklar için geçerli olabilir. Obezite eğitiminde bu bilincin geliştirilmesi çok önemlidir.


ERKEK ÇOCUKLAR DAHA FAZLA RİSK ALTINDA!
İstanbul’da yaşayan ve yüksek sosyoekonomik düzeyi temsil eden 20 farklı özel okulda (anaokulu, ilköğretim ve orta öğretim) öğrenim görmekte olan 3-17 yaş grubundaki 1669 çocuk (797 kız, 882 erkek) üzerinde yaptığımız araştırmamızda, obezite görülme sıklığı kız çocuklarda yüzde 14,7, erkek çocuklarda yüzde 18,7 olarak bulundu. Çocukların 314’ünde (yüzde 17,5)  ise potansiyel obezite (preobezite) tespit edildi.  Obezite sıklığı 10-11,9 yaş grubunda en yüksek bulundu. (14 yaş altında yüzde 25,4 iken 14 yaş ve üzerinde yüzde 13,8). Özellikle 10-11,9 yaş arasındaki erkek çocuklarında obezite sıklığının  yüzde 34,4 olması çok dikkat çekicidir.  Bu oran, özel okulda okuyan ve 10-12 yaş grubundaki her üç erkek çocuktan birinin şişman olması anlamını taşır. Bu nedenle şişmanlığın önlenmesinde hedef kitle bu grup olmalıdır.


Gelişmekte olan ülkelerde, sosyal refah düzeyi ve anne eğitim düzeyi arttıkça obezite görülme sıklığı azalır. Ancak, gelişmekte olan ülkelerde durum bunun tam tersidir. Ülkemizde de sosyal refah düzeyi yüksek olan toplum gruplarında şişmanlık daha sıktır. Anne eğitim düzeyi yükseldikçe çocuklarda şişmanlık gelişmesi artmaktadır. Bu nedenle eğitimin bir parçası olarak şişmanlık bilincinin de geliştirilmesi gerekmektedir. Bu konuya dikkat çekilmesi çok önemlidir.


ŞİŞMANLIK BİR İŞTAH BOZUKLUĞUDUR!
Çocukluk yaş grubunda şişmanlık öncelikle beslenmeyle ilgilidir. Beslenmeyle ilgili nedenlerle gelişen şişmanlığa “endojen şişmanlık” adı verilir. Hormonlar veya genetik nedenlerle gelişen şişmanlığa ise, “egzojen şişmanlık” diyoruz. Çocukluk yaş grubunda şişmanlığın en önemli başlıca nedeni beslenmeyle ilgilidir. Çocuklarda şişmanlığın sadece yüzde 1-2’si diğer hormonlar ve genetik nedenlerle ortaya çıkar. Bu nedenle çocukların beslenmesi ve aldıkları enerjiyi kullanmaları şişmanlıkta en önemli nedendir. Kısaca diyebiliriz ki, bir çocuk şişman ise bu aksi ispat edilene kadar beslenmeyle ilgilidir. Altta yatan bir başka neden olma olasılığının irdelenmesi ve araştırılması aileye vakit kaybettirmemelidir. Gerçek kolayca ve en kısa zamanda kabullenilmeli, gerekli tedbirler alınmalıdır.


TEDAVİYE KİLO ARTIŞININ DURDURULMASI İLE BAŞLANMALI
Amaç, öncelikle çocuğun kilo artışının durdurulması olmalıdır. Özellikle erken çocukluk yaşlarında çocuğun boyu uzadıkça, mevcut kilosu ile dengeleyebilir. Ama, kilo artışı devam ederse bu asla başarılamaz. Şişmanlık her yaş grubunda ve dünyanın her yerinde tedavisi çok zor ve başarısız olan bir hastalıktır. Tedavide yaklaşım önceliklerinin belirlenmesinde çocuğun yaş grubu, boy uzunluğu, şişmanlığın derecesi çok önemlidir. Tedavi mutlaka bu konuda bilgi ve tecrübesi olan bir hekim tarafından yürütülmelidir. Çocukların erişkinlerden farklı olduğu unutulmamalı, tedaviden mutlaka bir çocuk doktoru sorumlu olmalıdır. Şişman çocuğun tedavisinde dikkat edilecek en önemli konu, çocuk kilo verirken büyümeye de devam etmelidir. Çünkü çocuklar 18 yaşına kadar büyümeye devam ederler ve en önemli biyolojik özellikleri büyümedir. Özellikle kilo vermenin amaçlandığı durumda çocuk büyümeye devam edebilmelidir. Hekim hastayı değerlendirirken, gelişebilecek komplikasyonları da araştırarak tedavi prensiplerini belirler. 

Yazarın Diğer Yazıları
- Yine iştah... Yine iştahsızlık...
- Bebekler ve çocuklarda sıvı tüketimi
- Reçetenizin değiştirilmesine izin vermeyin!
- Bebek ek gıdaları istemezse ve öğürürse?
- Obezitenin önlenmesinde önemli bir boyut: Su
- Şişmanlık ve Probiyotikler
- Yaz ishalleri ve kusmalar
- Anne sütü ve inek sütü alerjisi
- Mide tembelliği
- Obezitenin önlenmesinde okulların sorumluluğu
- Obezitenin önlenmesinde okulların sorumluluğu
- Emzirirken kilo vermek yanlış mı?
- Annenin diyeti ne kadar sonra bebekte gaz yapar?
- Kahıramanlar
- Anne sütünü arttıran yiyecekler
- Yemek yemeyen çocuğa ne yapılmalı?
- Anne sütünü arttıran içecekler
- Bebeğim, su içmelisin!
- İştahsız çocuklarda kemik sağlığı
- Bedeni ve ruhu beslemek
- Şişmanlığın tedavisinde geç kalıyoruz!
- İştah krizi
- Çocuklarda uykusuzluk!
- Bu mektup hepinize...
- Çocukların daha sağlıklı olmaları için...
- Doğumdan önce emzirmeye nasıl hazırlanmalı?
- İskender döner ve bıldırcın yumurtası efsanesi
- Okul başarısızlığında hastalıkların etkisi
- İrritabl bağırsak sendromu
- İştahsız çocuk mutfağı
- Kabızlık sorun olmasın…
- Çocuğunuz kusuyorsa…
- Ergenlik yaş grubunda kalsiyum neden çok önemli?
- Hastalıklar büyümeyi etkiler mi?
- Bebeğin kilo artışı yavaşlarsa ne olur?
- Genetik özellikler büyümeyi etkiler mi?
- Çocuğunuz sebze yemiyorsa…
- Mide tembelliği (gastroparez ) nedir?
- Çocuklarda dispepsi
- Bebek ilk 1 ay ne kadar büyür?
- Emziren anneye sakıncalı besinler hangileri?
- Bebeğin su ihtiyacı...
- İkinci 6 ay bebek neler yapabilir?
- İlk 6 ay bebek neler yapabilir?
- Hangi durumda kabızlıktan söz edilir?
- Büyüme geriliği
- Çocuklarımızı nasıl beslersek okul başarıları artar?
- Aynı öğünde karışık beslenme nedir?
- 1 yaşından önce süt ürünleri verilebilir mi?
- Ek besine başlarken anne-bebek ilişkisi
- Emziren annenin beslenmesi
- 3-6 yaş döneminde beslenme sorunları...
- Ispanak ve efsaneleri...
- Pekmez efsanesi
- Balık yağı şişmanlatmaz!
- Çocuklara diyet yaptırmak doğru mu?
- Mineral eksikliği ve kemik sağlığı
- Yoksa, çocuğum obez mi?
- Bildiğimiz yoğurt hakkında bilmediklerimiz…
- Gözünüz aydın!..
- Annelerin 3 sorusuna cevap
- İnfantil kolik nedir, nasıl başa çıkılır?
- Bebeğiniz kabızlık çekiyorsa...
- Zayıflık nedir?
- Reflü nedir?
- İnek sütü alerjisi
- Çocuklarda beslenme önerileri nasıl belirlenir?
- Bebek biberona alışırsa, emzirmek mümkün müdür?
- Biberon maması anne sütünden iyi midir?
- Anne sütünün rengi ve besleyici değeri arasında ilgi var mıdır?
- Zayıf çocuğun beslenme programı
- Öğün atlamak
- İştahsızlığa neden olan “mide-bağırsak hastalıkları”
- Kahvaltı etmek neden önemlidir?
- Doğru beslenme davranış modelleri
- İştah krizi
- İştahsız çocuğu bekleyen tehlikeler!
- İştahsız olmasın!
- Anne sütü bebek için neden önemlidir ?
- Şişmanlığın teşhisinde geç kalıyoruz!
- Anne sütü nasıl üretilir ?
- Bebek ek gıdaları istemezse ne yapılabilir?
- Okul öncesi yaş grubunun özellikleri ve iştahsızlık
- Çocuklarda beslenme önerileri nasıl belirlenir?
- Ek besinlere geçerken...
- İştahsızlık nedir?
- Dostluk üzerine...
- Elimi Tut, Beni Bırak...
anneoluncaanladim.com'u ziyaret etmek için tıklayın
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE