YASEMİN BRADLEY
yaseminbradley@anneoluncaanladim.com
İlginç bilimsel araştırmalar diyor ki...

Bilim dünyasında kısa bir tur atalım mı? İlginizi çekeceğini düşündüğüm araştırmalar var.

METABOLİZMA HIZI RİSK ALMAYI BİLE ETKİLİYOR
Her hayvanın risk karşısındaki tepkisi farklı. Avusturya’daki Max Planck Enstitüsü araştırmacıları metabolik hız, havanın sıcaklık derecesi ve risk alma konusunda bağlantılar buldular. Kuşlar üzerinde 2 yıl süren araştırmalarında gördükleri şu; metabolizma hızı yüksek olan ve düşük ısıda yaşayan daha çok risk alıyor. Yüksek metabolik hızı olan kuş soğuk havada yırtıcı hayvana daha yakın dolaşabiliyor.

Özetle:
•    Kuşların metabolik hızı yüksekse risk alma konusunda da daha cesur davrandıkları görülmüş.
•    Kuşlar hava sıcaklığı düştüğünde  daha fazla risk almaya başlamışlar.

YALNIZ YAŞAYAN ERKEĞİN RİSKE EĞİLİMİ VAR!
Risk almaya istek daha çok dış ortam koşullarıyla ilgili. Örneğin; yalnız yaşayan erkekler düzenli ilişkisi olanlara göre riske daha eğilimliler.     Risk alma konusunda bu farklılıklar sadece insanlar için değil, omurgalı ve omurgasız hayvanlar için bile geçerli. Bazal metabolizma hızımız da risk alma konusunda devreye giriyor.

AİLEYLE SOFRAYA OTURAN SAĞLIKLI KALKIYOR
Bir başka araştıtma sonucu da Columbia Üniversitesi Minesota Üniversitesi’nden. Günümüzde artık aileyle yemeğe oturanların sayısı iyice azaldı. Ancak bu araştırma bu alışkanlığın sağlıklı olma ve kalma konusundaki faydalarını ortaya koyuyor.

Ergenlik döneminde aileyle birlikte yenen yemeklerin şişmanlığa karşı koruyucu olup olmadığını araştırmışlar. Görmüşler ki;çocuk haftada 1-2 kez aileyle yemek yese bile şimanlığa karşı koruyucu olabiliyor. Araştırma  yaklaşık 3 bin çocuğun verileri incelenerek yapılmış.

Ortaya çıkan:
*Aileyle hiç birlikte yemek yemeyen ergenlerin yüzde 60’I fazla kilolu, yüzde 29’u şişman.
*Aileyle hafta 1-2 kez birlikte yemek yiyen çocuklarda obezite oranı çok daha düşük.

Sonuç: Araştırmacılar aileyle yenen yemeklerin şimanlık ve fazla kiloya karşı koruyucu olduğunu, aileyle bağları güçlendirdiğini düşünüyorlar. Ayrıca aile yemekleri dışarıda yenenlere göre genelde çok daha sağlıklı; sebze-meyve, baklagil, tahıl içeriyor. Artı;çocukların anne-babalarını rol model olarak görme şansları var.  

ARILARDAN VE BALDAN ELDE EDİLEN BAKTERİLER ANTİBİYOTİĞİN YERİNİ ALABİLİR
Bu araştırma da İsveç’teki Lund Üniversitesi’nden.

Balın binlerce yıldır enfeksiyonlara karşı kullanıldığını biliyoruz. Peki,  balın antimikrobiyel etkisi acaba nereden kaynaklanıyor?

İsveç Lund Üniversitesi araştırmacıları arıların midesinde ve balın içinde eşsiz 13 grup bakteri belirlediler. Bu bakteri gruplarının  mikroplarla aktif olarak savaşan bileşikler ürettiğini de saptadılar.

Laboratuvar ortamında bu iyi bakterileri antibiyotiğe dirençli kötü bakteriler üzerinde denediklerinde  hepisini yendiklerini gördüler. Şu anda hazırladıkları karışım insanlarda hastalık yapan bakterlerin hepsini laboratuvar ortamında yeniyor. Laborotavar ortamındaki bu zaferi bir aşama daha ileriye götürmüşler; atlarda bir türlü iyileşmeyen yaralarda denemişler. Sonuç aynı! Bakteriler balla karıştırılıp atlara sürüldüğünde tüm atlar iyileşmiş. İlginç olan şu; atların sahipleri daha önce denenmedik yol burakmadıklarını açıklamışlar.

Araştırmacılar, karışımın iyileştirici gücünün bu kadar etkili olmasını içeriğindeki  çok çeşitli aktif bileşiklere bağlıyor.

Söyledikleri şu: Antibiyotikler genelde tek aktif elemendan oluşuyor ve dar yelpazedeki bakteri grubuna karşı etkililer. Canlı olarak kullandığımızda bu 13 laktik asit bakteri grubu ihtiyacımız olan antimikrobiyel bileşikleri üretiyor, üstelik tehdit neyse ona göre. Milyonlarca yıl hem arıların sağlığını, hem de balı zararlı mikroorganizmalara karşı korumada faydalı olmuş.

Araştırmacılar karışımı insanlar üzerinde denemek için çoktan kolları sıvamış durumda. Antibiyotik direncinin yaygın olduğu günümüzde  buluşları çok işe yarayacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları
- Tohumların yeni gözdesi: Chia
- Uçuk soğuk havayı çok seviyor
- Tıpta son araştırmalar
- Hintlilerin meyvesi "Amla" her derde deva
- Yaş yalnızca bir sayıdır!
- Gelecek böceklerde
- Gün aşırı oruç tutarak kilo verme yöntemi doğru mu?
- Bulimik beynin kullandığı silah: YİYECEK
- Obesite Kongresi'nden önemli açıklamalar
- Küçük ama büyük: Yumurta
- Kilom tamamen duygusal!
- Mavi zonluların sırrı ne?
- Kışın şampiyon dörtlüsü
- Glisemik yükle, yükten kurtulabilirsiniz
- Mercimek öksüz kaldı
- Anne sütünü artıran yiyecekler
- Direncimizi artırmak için ne yiyelim?
- Çocuğunuzun sağlığı sizin elinizde!
- Şişmanlık kronik bir hastalık mı?
- 17 kiloyu nasıl verdi?
- 10 soruda "Sessiz Katil"
- Eşlerin en çok yakındığı konu: Ağız kokusu
- Öksürüğü doğanın şifasıyla keselim
- Yiyeceklerdeki kanser savaşçıları
- Dr. Oliver'ın zayıflatan bisküvisi
- Yeni baklagilller ve tohumlarla tanışıyoruz
- Dünya bu tatlı bitkiyi konuşuyor: Stevia
- Hangi kahvaltı daha sağlıklı?
- Evet, arı sütü cinsel performansı artırıyor...
- Arılara fısıldayan adam
- Pancar deyip geçmeyin!
- Karaciğer sadece alkolden yağlanmıyor!
- Süte bal karıştırmak doğru mu?
- Kunalar sağlıklarını kakaoya borçlu
- Hafiflemenin yolları
- Doğal bakım reçetelerim var
- Parlak bir gülüş için ne yemeli?
- Kranberi, kadınları sistit olmaktan koruyor
- Avrupa obesite kongresi ve şeker
- Diyabetliler için günün en önemli öğünü kahvaltı
- Çocuğunuzun hayat başarısını bu test belirliyor!
- Kadınlar bana bir şey olmaz diyor?!
- Hamilelik kilolarından kurtulmakta zorlananlar bu yazıyı okumalı!
- Kolik bebekle yaşamak!
- Yumurtalarınızı saklayarak, istediğinizde çocuk sahibi olabilirsiniz!
- Kadın evlendikten ve boşandıktan sonra kilo alıyor!
- İlginç bilimsel araştırmalar diyor ki...
- Beslenme çantasının vazgeçilmezi peynir olmalı
- Sonbahar için doğal reçeteler
- Hava değişiyor, bağışıklığı güçlendirmek gerek!
- Kalsiyum destekleri kalp-damar hastalığı riskini artırıyor mu?
- Su hakkında bilmek istediğiniz her şey
- Açlık krizine girmeden kilo verebilir, daha rahat oruç tutabilirsiniz!
- Gelsin çaylar, gitsin yağlar!
- Gerçek bal kanser hücrelerini engelliyor, sahtesi geliştiriyor!
- Obesite hakkında son bilimsel gerçekler
- Mucize sıvı: Anne sütü
- Propolis gelecekte kansere ilaç olacak!
- Grip salgınından korunmak için nasıl beslenmeli?
- Süt, peynir, yoğurtla zayıflayın!
- Limona gel!
- Tiroid sorunu ve İyot kullanımı
- Anne iyi beslenmezse ne olur?
- İlk 5 yıl çok önemli!
- Kömürleşmiş et yemeyin!
- Ramazan’da beslenme
- 5-7 kilo vermek meme kanseri riskini azaltıyor!
- Yazın müjdecileri
- Saman nezlesi
- Kırmızı etteki tehlike: TMAO
- Tatlandırıcıları güvenle kullanabilir miyiz?
- Gerçek balı sahtesinden nasıl ayıracağız?
- Kiloları verme zamanı
- Hamilelikte fazla kilolar nereden geliyor?
- Merhaba anneler!
anneoluncaanladim.com'u ziyaret etmek için tıklayın
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE