NUR EDA KASAP
nureda@anneoluncaanladim.com
Hayat düşlerden yaratılır!

“Hayal gücü bilgiden önemlidir" Albert Einstein.
Küçükken çok hayaller kurar mıydınız? Peki, bu hayallerinizin hangileri gerçek oldu? Hala hayal kuruyor musunuz? Yoksa adı üstüne “hayal” deyip boş mu veriyorsunuz? Hayatımızı hayaller şekillendiriyor desem...

 
Evrensel zeka, insanı kendi imajında yarattığı zaman, yaratma gücünü de onunla paylaştı. Hayatın erkek boyutu, hepimizin içindeki bilinçli ve yönetici düşüncedir. Dişi boyutu ise bilinçaltından gelen alıcı ve yaratıcı yollardır. Yani bilinç ve bilinçaltı olmak üzere iki görünümlü tek bir akıl vardır. İnsanın ihtiyaç duyduğu her şey evrende zaten mevcuttur.

Bilinçaltı, bedenin yapıcısı olarak bilinir. Bedenin fonksiyonlarının otomatik olarak yürümesini sağlar. Bedenimizin her hücresinde ve atomunda bir zeka vardır ve bu zeka bilinçaltına bağlıdır. Bilinç, bilinçaltına emirler verir. Bilinçaltı yalnız bu emirleri alır, bunları geçmişte yaşadıkları ile kıyaslayarak “gönüllü hizmetkârlık”  yapar. Verdiğimiz her emir, benimsediğimiz her inanç bilinçaltına kayıt olur. Bilinçaltı modern bir bilgisayardan daha gelişmiş bir belleğe sahiptir. Teyp gibi kayıt yapar. Kuralları insan koyar, bilinçaltı bunları uygulamakla görevlidir. Bilinç sadece uyanık olduğumuz zaman iş başındadır. Ancak düşüncenin kullanımı 24 saat sürer.

İnsanlar kendileri için kurallar, yasalar koyuyorlar, sonra da bunların esiri olup mutsuz oluyorlar.

Bilinçaltımızda hayatımızla ilgili değiştirilmesi gereken birçok düşünce, yargı ve inanç var. Düşüncelerinizi yalnızca biz seçiyoruz ve bu düşünceler hayatımızı biçimlendiriyor. İnançlarımız ve düşüncelerimiz değişmediği sürece hayatımızı da değiştiremiyoruz.

ÇÖZÜM BİLİNÇALTIMIZI YENİDEN DÜZENLEMEKTE YATIYOR
Bilinçli olarak düşünülen her düşünce, bilinçaltını etkiler ve bu etki, düşüncedeki güç ve arzunun derecesine bağlı olarak eyleme geçer. Düşündüğümüz şey yavaş yavaş bilinçaltında kalıplaşır ve gerçek bir deneyimle kendini gösterir. Kimi zaman bu gerçekler bizleri memnun etmez. Oysa o düşünceyi oluşturanın “kendimiz” olduğunu anlamalıyız. Ne kadar şanslıyız ki, kendi kendimize yarattığımız bu güçlüklerin üstesinden gelebilme olanağına da sahibiz. Çözüm bilinçaltımızı yeniden düzenlemekte yatıyor. Bilinçaltı bedenin mimarı olduğundan, işe daha önce verdiğimiz emirleri değiştirmekle başlamalıyız. Ancak bilinçli olarak yeni bir hayata başlamaya karar versek de bilinçaltına yeni düşünce biçimimizi işlemedikçe; o, önce verdiğimiz emirleri yerine getirmeyi sürdürür. Onun bildiği ve uyguladığı emirler aslında bizim kendimiz ile ilgili inançlarımızdır. Kendimizle ilgili düşünceleri, hayallerimizde bile sınırlıyoruz.
 
Evren sınır koymaz, biz inançlarımız ile sınır koyarız. İnsan sürekli olarak kendini küçümser ve başkalarıyla karşılaştırır. Kendini kabullenemez. Yaptıklarından, yaşadıklarından dolayı başkalarını suçlar. İçten içe de kendini suçlamayı sürdürür. Suçlamanın düşünce akışını kesintiye uğrattığı kanıtlanmış bir gerçektir. Kendimizi kabullenmeli, onaylamalı ve affetmeliyiz. Elbette bize acı çektirenleri de affetmemiz gerekiyor. Affetmekten kastım, o kişinin acı çekmesinden feragat etmenizdir.

İKİ BÜYÜK ENERJİ: SEVGİ VE KORKU
Evrende iki büyük enerji var. Sevgi enerjisi ve korku enerjisi. Korku, yapılmaması gerekenleri yaptırır ve söyletir; rahat ve dengeli olmak gerekirken tam tersi duyguları hissettirir. Birçok korkumuz var, güvensizlik, başarısızlık, değersizlik, alaya alınma, onaylanmama, reddedilme, sevgisizlik, parasızlık... Ya korkularımız ile yaşayacağız ya da korkularımızı sevgiye dönüştüreceğiz. Bunun için yapmamız gereken ilk şey hedeflerimizi ve isteklerimizi belirlemek. Bir şeyi yapabileceğinize niyetlenir, inanır, zihninize bunu hayal edip kazırsanız, yarı yarıya amacınıza ulaşmışsınız demektir.
 
Unutmayın, inandığınız ölçüde sahip olursunuz!




 

Yazarın Diğer Yazıları
- Çocuk ve oyun
- Başarmak...
- Öğrendim ki...
- Bişnev
- 23 Nisan
- Dört mevsim
- Günler ağır
- Yaş almak, yaşamak...
- Ağzını kilitleyen bebek ile inatlaşmayın!
- Vaatlerimizi yaşamalıyız!
- Çocuğa farklı olanı öğretmek!
- Sorumluluk mu? Zorunluluk mu?
- Sancılı doğum
- Zihni çalıştırma alıştırmaları
- Etamin işi ve çocukluğumuz
- Kendine bir bak!
- Kerem’ce...
- Acımız var!
- 23 Nisan geldi!
- Çocuklar için sözler
- Bebek bakıcısı (3)
- Bebek bakıcısı (2)
- Bebek bakıcısı (1)
- Beynini Tanı*
- Anaokulu nedir?
- Ölüm
- Dolmuş şoförü ile biletçi
- Çocuğu sıkıntıdan kurtaran tatil önerileri
- Okul serüveni - 2
- Okul serüveni - 1
- İki yaşında olmak - 2
- İki yaşında olmak!
- Tiyatro aşkı
- Anne-baba davranış modelleri
- Özel bir kadın
- İletişim nedir?
- Halil İbrahim bereketi
- Bebek meme emmeyi nasıl bırakır?
- Üstün yetenekli çocuklar
- Oyun parklarının gerçek sahibi kim?
- Çocukla tatil mi?!
- Acil durum!
- Fotoğraf albümü
- İlk vukuatımız!
- İlişkinizde mutsuz musunuz?
- Çocukta zihinsel gelişimin durması
- Geleceğin liderlerini yetiştirmek
- Annelere yaz önerileri...
- Kıyamet senaryosu
- M vitamini*
- Anneye Özlem
- Çocuğum kitap okumuyor!
- Fobiler
- Çocukların soruları ve yaratıcı yanıtları
- Çocuğunuzu yanlış eğitiyorsunuz!
- Hepimiz aynıyız
- Gerçekler…
- Yeni yıl, yeni kararlar
- Sihirli kurabiye
- Çocuk gözüyle görebilmek...
- Ayna ayna söyle bana!
- Dikkat edin! Hayalleriniz gerçekleşebilir!
- Sevmek dokunma-ma-ktır!
- Anne karnından dış dünyaya mesajlar
- İyi baba, kötü baba…
- Benimle oynar mısın?
- Farklı çözümler
- Divine annesi olmak
- Hayat düşlerden yaratılır!
- “Yeni sen”
- Uykusuz her gece
- Kolik bebek
- Karanlıktan aydınlığa
- Bakış açısı...
- Kimlik, delilik, annelik...
- 14 cm.lik bir bebek size ne öğretebilir?
- Merhaba
anneoluncaanladim.com'u ziyaret etmek için tıklayın
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE