NUR EDA KASAP
nureda@anneoluncaanladim.com
Ağzını kilitleyen bebek ile inatlaşmayın!

Geçtiğimiz günlerde uzun süredir görüşmediğim bir arkadaşımla denk geldik. Yanında kardeşinin eşi ve minik yeğeni de vardı. Yedi aylık kel bir oğlan çocuğu. Maşallah pek tatlı ancak annesinin ifadesiyle de bir o kadar da inatçıymış.

Denk geldiğimiz yer AVM olunca hep birlikte bir kahve içtik. Masadaki tek “erkek” sohbetin ana konusu oldu. Bebek özlemişim meğer. Bol bol kokladım. Ek gıdalara geçtiklerinden küçük erkek olaydan hoşnut değilmiş. Annesini emmeyi tercih ediyormuş. Bak sen küçük paşaya! Hele sevmediği bir gıdaysa kelimenin tam anlamıyla kıyametler kopuyormuş. Ağzını kapattığı gibi de açtırabilene aşk olsun. Taze anne elbette bebeği beslenemiyor diye üzgün.
Kendisine hemen aşağıdaki yazıyı yolladım. Anneler bebeklerinin iyi beslenebilmesi adına bebeklerine ek gıdaları zorla yedirmeye çalışıyorlar. Elbette kendilerince haklılar. Ancak yemek konusunda ısrarcı olmak sorunu çözmediği gibi yemek zamanlarını da işkence haline getiriyor. Ve bence bebeğin yemek zamanlarını bu şekilde algılaması sonradan da büyük sıkıntı.

Annelere Dr.Deniz Tamtekin şunu öneriyor;

Bebekler, altıncı aydan itibaren katı ve pürtüklü yiyeceklerle beslenmeye başlıyor. Ancak bu yeni dönem bazı bebekler için sancılı oluyor. Bebekler tadını sevmediği bir yiyecek olunca ağzını kapatıyor ve yemiyor. International Hospital Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Deniz Tamtekin, bebeklerin annenin stresini ve mutluluğunu sünger gibi çektiğini belirterek; annenin bebekle yemek konusunda inatlaşmamasını, bir öğünde yemiyorsa açığını diğer öğünde kapatacağını belirtiyor.

Bebeklerde sindirim sisteminin gelişimi, doğum tartısının iki katına ulaşana kadar devam ediyor. Bu da ortalama 5–6 aylara denk geliyor. Israrcı annelerin bebeklerinde yemeğe karşı tepki oluştuğuna değinen Dr. Deniz Tamtekin, annelerin bu konuda sabırlı olmalarını istiyor. Bebeğin yemeği reddetmesinin altında herhangi bir hastalıktan kaynaklanan sorun yoksa inatlaşmak fayda getirmiyor. Çünkü bu inatlaşmanın sonunda bebekler kazanıyor. Eğer herhangi bir hastalığa bağlı olarak yemiyorsa, bununla ilgili tedavi yapılıyor.

Sağlık Bakanlığı bebeklere dördüncü aydan itibaren koruyucu amaçla demir takviyesi verilmesini istiyor. Çünkü ilk altı ayda sadece anne sütü alan çocuklarda, altıncı ayın sonunda doğumda getirilen demir ve çinko deposu gibi elementlerin depoları azalmaya başlıyor. Bu nedenle dışardan demir takviyesi gerekiyor. Demir, damla ya da şurup formunda veriliyor. Bebek tadını beğenmeyip kusuyorsa, piyasada satılan başka bir demir preparatı denenmesinde yarar var. Dr. Deniz Tamtekin, C vitamininin demirin emilimini artırdığını, demir ilacının bebeklere taze sıkılmış portakal suyu ile birlikte verilebileceğini, böylece hem içimin kolaylaşacağını, hem de demir emiliminin artırılabileceğini vurguladı.

Annede görülen diyabet hastalığı da bebekleri etkiliyor. Diyabetli bir annenin bebeği genellikle iri bebek oluyor ve hipoglisemi (kan şekeri düşüklüğü) daha sıklıkla ortaya çıkıyor. Bu bebeklerin doğumdan sonra, hemen ve sık sık emzirilmesi gerekiyor. Bebekte hipogliseminin var olması, havaleye de yol açabiliyor. Bebekler kalsiyum eksikliği, düşük şeker, yüksek ateş, doğumda beynin oksijensiz kalması ya da başka hastalıklar nedeniyle de havale geçirebiliyor.

Dr. Deniz Tamtekin, tiroid bezi az veya çok çalışan annelerin tiroid ilaçlarını emzirirken de kullanmaları gerektiğini, tiroid ilaçlarının, bebeklere zarar vermediğini belirtiyor. Bazı bebeklerin tiroid bezi doğumsal olarak az çalışıyor. Hipotiroidi denilen bu hastalıkta bebek kalın sesli, kuru ve seyrek saçlı, kabızlık sorunu olan ve büyük dilli oluyor. Dili adeta ağzına sığmıyor. Tetkikleri yapılarak en kısa sürede tedaviye başlanması sonucunda, şikâyetleri düzelen bu bebekler, doktor kontrolünde ilaçlarını düzenli kullandıkları takdirde yaşlarına uygun gelişimlerini sürdürebiliyor.

Çocuklarımızla birlikte sağlıklı güzel günlerimiz olsun…

Yazarın Diğer Yazıları
- Çocuk ve oyun
- Başarmak...
- Öğrendim ki...
- Bişnev
- 23 Nisan
- Dört mevsim
- Günler ağır
- Yaş almak, yaşamak...
- Ağzını kilitleyen bebek ile inatlaşmayın!
- Vaatlerimizi yaşamalıyız!
- Çocuğa farklı olanı öğretmek!
- Sorumluluk mu? Zorunluluk mu?
- Sancılı doğum
- Zihni çalıştırma alıştırmaları
- Etamin işi ve çocukluğumuz
- Kendine bir bak!
- Kerem’ce...
- Acımız var!
- 23 Nisan geldi!
- Çocuklar için sözler
- Bebek bakıcısı (3)
- Bebek bakıcısı (2)
- Bebek bakıcısı (1)
- Beynini Tanı*
- Anaokulu nedir?
- Ölüm
- Dolmuş şoförü ile biletçi
- Çocuğu sıkıntıdan kurtaran tatil önerileri
- Okul serüveni - 2
- Okul serüveni - 1
- İki yaşında olmak - 2
- İki yaşında olmak!
- Tiyatro aşkı
- Anne-baba davranış modelleri
- Özel bir kadın
- İletişim nedir?
- Halil İbrahim bereketi
- Bebek meme emmeyi nasıl bırakır?
- Üstün yetenekli çocuklar
- Oyun parklarının gerçek sahibi kim?
- Çocukla tatil mi?!
- Acil durum!
- Fotoğraf albümü
- İlk vukuatımız!
- İlişkinizde mutsuz musunuz?
- Çocukta zihinsel gelişimin durması
- Geleceğin liderlerini yetiştirmek
- Annelere yaz önerileri...
- Kıyamet senaryosu
- M vitamini*
- Anneye Özlem
- Çocuğum kitap okumuyor!
- Fobiler
- Çocukların soruları ve yaratıcı yanıtları
- Çocuğunuzu yanlış eğitiyorsunuz!
- Hepimiz aynıyız
- Gerçekler…
- Yeni yıl, yeni kararlar
- Sihirli kurabiye
- Çocuk gözüyle görebilmek...
- Ayna ayna söyle bana!
- Dikkat edin! Hayalleriniz gerçekleşebilir!
- Sevmek dokunma-ma-ktır!
- Anne karnından dış dünyaya mesajlar
- İyi baba, kötü baba…
- Benimle oynar mısın?
- Farklı çözümler
- Divine annesi olmak
- Hayat düşlerden yaratılır!
- “Yeni sen”
- Uykusuz her gece
- Kolik bebek
- Karanlıktan aydınlığa
- Bakış açısı...
- Kimlik, delilik, annelik...
- 14 cm.lik bir bebek size ne öğretebilir?
- Merhaba
anneoluncaanladim.com'u ziyaret etmek için tıklayın
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE