NUR EDA KASAP
nureda@anneoluncaanladim.com
Fotoğraf albümü

Bizim küçüklüğümüzde özel olarak hazırlanır fotoğraf çekilmek için stüdyoya gidilirdi. Öyle her zaman da değil. İlle özel bir olay olacak. Ya sünnet merasimi, ya okula başlama ya da mezuniyet. Evinde fotoğraf makinesi olan çok az kişi vardı. Fotoğraf çekmek başlı başına özel bir olaydı.

Şimdiki gibi her anı fotoğraflayamıyordun. Çekilen fotoğrafları görebilmek için ille baskı yapılması gerekiyordu. Ve baskı için 15 gün falan beklenirdi. Eğer fotoğraf kötü çıktıysa, o poz boşa gitmiş oluyordu. Yaşımız henüz genç, ancak eskiyi anıyoruz. Hoş sözüne ettiğim günler de öyle uzun yıllar öncesi değil.

Şimdi herkes "Şak şak şak" her anı kalıcı hale geliyor. Elimizdeki telefonlar her işe yarıyor. Fotoğraf ve video çekiyor. Küçücük çocuklar cep telefonlarının, fotoğraf kalitesi için, "Bu kaç megapiksel?" gibi sorular sorabiliyor? Bizim fotoğraf makinesine dokunmamız bile yasakken onların elinde teknolojinin son aletleri mevcut.

ANNELERİMİZİ ANLIYORUM
Teknoloji güzel, megapikseller yüksek. Boşa giden poz yok. Olmadı mı at çöp kutusuna. Hooppp yenisi "Şak". Evet harika. Ancak fotolar göz önünde değil. Büfelerdeki dantellerin üstüne konulan fotolar yok artık. Fotoğraflar dijital çerçevelerde. Takip etmen, beğendiğin poz gelinceye kadar beklemen gerekli. Oysa ne güzel alırdık elimize albümleri bakar bakar dururduk. Ve öyle yüzlerce değil. En babası otuzaltılık. Şikayetçi miyim? Hayır. Ancak ben bile böyle düşünürken annelerimizin söylenmelerini de anlamak gerekiyor.

Kerem doğmadan önce doğduğu günün hikayesel fotoğraflarını çektirmeyi arzu etmiştim. Bizim oğlan acele davranıp erken gelince olamamıştı. Sonra da kaldı. Kendi çektiklerimizden birkaç çıktı o kadar. "Yok" dedim "Yeter". Oğluşuma bir albüm yapayım.

Stüdyodan iki gün önce randevu alıp yanıma çeşit çeşit kıyafet aldım ve fotoğrafçının yolunu tuttum. Benim hayalim, Kerem güzel pozlar verecek. Harika bir albüm olacak. Unuttuğum şu ki bu benim hayalim, Kerem'in değil! Tek bir kare güzel poz yok. Öncelikle stüdyoyu sevemedi. Kucağımdan ayrılmadığı gibi ya ağlıyor, ya kafasını çeviriyor. Konuşuyoruz, anlatıyoruz. Yok. Çeşit çeşit kıyafetler giydirmek şöyle dursun, mekanda durmuyor. En sonunda fotoğrafçı pes etti.

Benim albüm hayalimden vazgeçme niyetim yok. Başladım çareler aramaya. Daha önce üyesi olduğum anneler grubundan söz etmiştim. Divine anneler grubu. Divine annesi olan Hatice Öktem Kılıçaslan’a ulaştım. Ancak işin kolay olmayacağını da kendisine en başta söyledim.

ÇEKİM EVDE YAPILDI
Kerem’e günler önce anlatmaya başladım. Stüdyoya giderken de anlatmıştım ya, neyse… En güzel taraf ise, çekimin evimizde yapılacak olmasıydı. Kendisini güvende hissettiği evde çekimin olması büyük avantaj diye düşündüm. Yine kıyafetler hazırlandı. Heyecanla beklemeye başladık. Hatice Hanım evimize geldi. İlk anlar kolay olmasa da sonrası harikaydı. Hatice Öktem Kılıçaslan tam bir profesyonel. Önce çocukla iletişim kurup onun güvenini kazanıyor. Sonra; “Şöyle yapar mısın? Böyle gider misin? Ay sen ne kadar güzel gülüyorsun, işte buradan basıyoruz, sen de benim fotoğrafımı çek” derken bizim bücür güzel pozlar verdi.

Zaman ve mekan sınırlaması olmadığı için rahat rahat fotoğraflar çekildi. Bahçede, yemek yerken, meyve suyu içerken, uyku hazırlığı. Tam gönlüme göre oldu. Elbette bu kez tam Kerem in de gönlüne göre oldu. Çünkü o günlük hayatına devam etti. Oyuncakları ile oynadı. Yemeğini yedi, gezdi. Çekim yaklaşık 3 saat sürdü. Süre boyunca tam 520 kare fotoğraf çekildi. Elbette boşa giden pozlar vardı! Arasından seçim yapma işi Hatice’ye kaldı. Sağ olsun çok güzel fotoğraflar seçti. Ben de içlerinden 15 tanesini belirledim ve basıldı. Çekim başarılı olunca bu fotoğraflara yansıdı. Bu işe benden daha çok annem, babam, abim, yeğenim, yengem, kuzenlerim, görümcem sevindi. Çünkü hepsine büfelerindeki dantellerinin üzerine koyabilecekleri fotoğraflardan verdik.

Böylelikle Kerem ilk foto albüm çalışmasını yaptı. Annesi olarak fotoğraf albümü içimde kalmadı ya, çok mutluyum.

Sevgiler...

Yazarın Diğer Yazıları
- Çocuk ve oyun
- Başarmak...
- Öğrendim ki...
- Bişnev
- 23 Nisan
- Dört mevsim
- Günler ağır
- Yaş almak, yaşamak...
- Ağzını kilitleyen bebek ile inatlaşmayın!
- Vaatlerimizi yaşamalıyız!
- Çocuğa farklı olanı öğretmek!
- Sorumluluk mu? Zorunluluk mu?
- Sancılı doğum
- Zihni çalıştırma alıştırmaları
- Etamin işi ve çocukluğumuz
- Kendine bir bak!
- Kerem’ce...
- Acımız var!
- 23 Nisan geldi!
- Çocuklar için sözler
- Bebek bakıcısı (3)
- Bebek bakıcısı (2)
- Bebek bakıcısı (1)
- Beynini Tanı*
- Anaokulu nedir?
- Ölüm
- Dolmuş şoförü ile biletçi
- Çocuğu sıkıntıdan kurtaran tatil önerileri
- Okul serüveni - 2
- Okul serüveni - 1
- İki yaşında olmak - 2
- İki yaşında olmak!
- Tiyatro aşkı
- Anne-baba davranış modelleri
- Özel bir kadın
- İletişim nedir?
- Halil İbrahim bereketi
- Bebek meme emmeyi nasıl bırakır?
- Üstün yetenekli çocuklar
- Oyun parklarının gerçek sahibi kim?
- Çocukla tatil mi?!
- Acil durum!
- Fotoğraf albümü
- İlk vukuatımız!
- İlişkinizde mutsuz musunuz?
- Çocukta zihinsel gelişimin durması
- Geleceğin liderlerini yetiştirmek
- Annelere yaz önerileri...
- Kıyamet senaryosu
- M vitamini*
- Anneye Özlem
- Çocuğum kitap okumuyor!
- Fobiler
- Çocukların soruları ve yaratıcı yanıtları
- Çocuğunuzu yanlış eğitiyorsunuz!
- Hepimiz aynıyız
- Gerçekler…
- Yeni yıl, yeni kararlar
- Sihirli kurabiye
- Çocuk gözüyle görebilmek...
- Ayna ayna söyle bana!
- Dikkat edin! Hayalleriniz gerçekleşebilir!
- Sevmek dokunma-ma-ktır!
- Anne karnından dış dünyaya mesajlar
- İyi baba, kötü baba…
- Benimle oynar mısın?
- Farklı çözümler
- Divine annesi olmak
- Hayat düşlerden yaratılır!
- “Yeni sen”
- Uykusuz her gece
- Kolik bebek
- Karanlıktan aydınlığa
- Bakış açısı...
- Kimlik, delilik, annelik...
- 14 cm.lik bir bebek size ne öğretebilir?
- Merhaba
anneoluncaanladim.com'u ziyaret etmek için tıklayın
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE