Anne-baba davranış modelleri
Bana çok sık sorulan bir soru: Anne-baba
davranışları kaç çeşit olabilir? Kendimin nasıl bir davranış izlediğini bazen anlayamıyorum sizce
ben nasıl bir anneyim/babayım?
İlk kitabımda bu konu ile ilgili yazdıklarımı bir
kez de buradan paylaşmak istiyorum. Açıklama şeklinde değil, örnekler ile anlatmaya
çalışacağım. Okuyun ve siz hangi modele daha uygunsunuz karar verin…
İLGİSİZ
ANNE-BABA: “Tolga, arkadaşları ile oynarken, bir anda öfkelenmiş ve arkadaşına vurmuştu.
Öğretmeni konuştuğunda bir neden belirtememişti. Akşam okul çıkışı durum anne ve babasına anlatıldı.
Eve geldiler. Annesi sofrayı hazırladı, babası televizyon izledi. Tolga yüzü asık bir halde
oturdu. Çok geç olmadan yatıp uyudular.”
TUTARSIZ ANNE-BABA “Babası eve çok keyifli
gelmişti. Eren ile top oynayıp, maç yaptılar. Birlikte keyifli zaman geçirdiler. Annesi de onları
gülerek izledi. Ertesi akşam Eren babasını heyecan ile bekledi. Aynı keyifli olayı yeniden yaşamak
için sabırsızlanıyordu. Bu kez babası eve keyifle gelmemişti. İş yerinde canı sıkılmış ve çok
yorulmuştu. Eren in top oynama isteğine sert bir tepki verdi. Nedenini açıklamadı. Hatta Eren
odasında top ile oynayıp gürültü yapıyor diye bağırmıştı. Annesi de babasını daha çok kızdırdığı
için laf söylemişti. Çünkü o anda baba çok sinirliydi, annesi de gergindi. Ayrıca her gün aynı ruh
halinde olmak mümkün değildi. Bu durumun çocuğa açıklanması gerekmezdi. Yine mutlu, keyifli
olduğunda oynayacaktı.”
RAHAT ANNE-BABA “Anne, babası ve Tuba çok sevdiği fastfood
restoranına gitmişti. Beğendiği oyun menüsünden almışlardı. Ancak, Tuba masada yemeğini yemek yerine
etrafta koşarak dolaşıyordu. Anne ve babası sohbete dalmışlardı. Tuba’nın ne yaptığını fark
etmiyorlardı. Birden bir ses duydular. Tuba koşarken, yemeğini almış başka bir bayana çarpmış,
bayanın elindekiler yere dökülmüştü. Tuba da düşmüştü. Davranışlarına müdahale etmediler. “Özür
dilemesi” konusunda bile konuşma gereği duymadılar. Tuba yapması gerekeni biliyordu. Allahtan canı
da fazla yanmamıştı. Ayrıca tek suçlu o değildi. Bayan da biraz daha dikkatli olmalıydı. Burası
çocukların çok olduğu bir mekandı. ”
AŞIRI SEVEN-KORUYAN ANNE BABA “Ebru’ yu her
sabah anne ve babası sevgi ile uyandırıyordu. “Güzel kızım iyi uyumuş mu? Bizim kelebeğimiz uyansın,
Günaydın güzelim” gibi cümlelerle her sabah güne başlıyordu. O sabah canı simit istemişti. Fırın
evlerine çok yakındı. Fırına gitmek için hazırlandı. Annesi “Ben bebeğime kıyar mıyım hiç? Sen otur
ben alır gelirim” dedi. Okula gittiler. Öğretmeni proje ödevi vermişti. Off ne kadar da zordu. Akşam
babası eve geldiğinde, Ebru’nun yüzünün asık olduğunu gördü. Projesi zordu, sabaha yetişmeyecekti,
uykusu gelmişti bile. Babası, Ebru’ ya “Bunun için mi üzülüyor benim kraliçem? Hemen kızını yatırdı.
Projeyi bitirdi. Onlar kızlarını çok seviyordu. Kızları için her şeyi yapmaya
hazırdılar.”
BASKICI ANNE BABA Bu gerçek bir olay. Babası onu korumak için elinden
geleni yapıyordu. Her şey onun daha iyi olması içindi. Bir konu hakkında fikri olamazdı. Babası onun
yerine düşünür, gerekeni söylerdi. Lise son sınıfta staja başlamıştı. Maddi durumları çok iyi
değildi. Stajdan aldığı parayı, babası elinden alıyordu. Okul bitince o iş yerinde kadrolu olarak
işe başladı. Ancak babası, yol masrafı ile yemek bedeli kadar olan parayı eline veriyor, kalanını
hemen alıyordu. İş çıkışı arkadaşları ile gezmesi yasaktı. O da yeni elbiseler, makyaj malzemeleri,
ayakkabı almak istiyordu. Ancak tüm bunlar olmazdı. İş yerine daha bakımlı gitmeyi arzu etmesine
rağmen babası izin vermiyordu. Hafta sonları iş arkadaşları dışarı çıkıyorlardı. Asla gidemezdi. Bir
süre sonra, iş yerine gelen, kendinden oldukça büyük biri ile tanıştı. Ailesine söz edemiyordu.
Babası duysa işten bile alırdı. En sonunda o adamla kaçtılar. Evlerine gittiğimde annesi perişandı.
Babasının sözü kulaklarımda çınladı. “Yazıklar olsun verdiğim emeklere” hala kendisinin sorumlu
olabileceği aklına bile gelmiyordu.”
MÜKEMMELİYETÇİ ANNE-BABA “Mesut, basketbol
oynamayı çok seviyordu. Üstelik gayet başarılıydı. Dersleri de iyiydi. Ancak babası, Mesut’un
derslerinde çok daha başarılı olabileceğini düşünüyordu. Basketbol oynasın kabuldü. Ancak, annesi ve
kendisi gibi başarılı bir doktor olabilmesi için, derslerine daha fazla zaman ayırması gerekliydi.
Başarılı olabilmesi için yapılacak olan belliydi, daha çok ders çalışmak. Bunun için, sürekli olarak
“Derslerini çalış, oğlum biraz daha çalışman gerek. Basketbola gitmek yerine otur, matematik çalış”
diye uyarılarda bulunuyordu.”
DÜŞMAN ANNE-BABA “İkinci çocukları da kız olacaktı.
Oysa baba, bir oğlan çocuğunun olmasını çok arzu ediyordu. İlk çocuklarına kendi istedikleri isim
konulmuştu. Madem bu da kız olacaktı. Adı, büyük babaannenin adı olmalıydı. Hamileliğinin son
aylarında bu isim olayı, anneyi çok üzmüştü. Bir de baba kız olacak diye anlamsız yere anneyi
suçlamaya başlamıştı. Bebek dünyaya geldi ve adı kondu. Anne isteksiz ve mutlu olmadan bebeğini
kucağına aldı. Baba da yine kız diyerek, yapmacık olarak sevgi gösterisinde bulundu. Anne içinden
gelmeden bebeğin adını söylüyordu. İçten içe öfkeleniyordu. Ağlamasına bile tahammülü yoktu. Babası
da gönüllü olarak kucağına almıyordu. Bu sevimli bebek, daha dünyaya gelmeden istenmeyen biri
olmuştu. Anne ve babası farklı nedenlerden dolayı ona alışma da zorluk
yaşadılar.”
BİLİNÇLİ ANNE-BABA “Elif o yıl ilkokula başlayacaktı. Anne ve babası
okul arayışına girdiler. Elif’ i de yanlarına alıp, gidebileceği okulları dolaşmaya başladılar.
Gidebileceği okul konusunda, Elif’ in fikri onlar için çok önemliydi. Öncelikle Elif, okulu sevmeli
ve benimsemeliydi. Elif iki okul arasında kararsız kaldı. Her ikisini de çok sevmişti. Bir okul
evlerine daha yakındı. Diğerine ise, servisle gidip gelecekti. Anne ve babası onunla konuşup, durumu
açıkladılar. İki okulunda tüm değerlendirmelerini ona sundular. Elif, iki okula da bir kez daha
gitmeyi istedi. Ertesi gün yeniden okullara gittiler. Elif, evlerine yakın olan okula gitmesinin
daha uygun olacağında karar kıldı. Anne ve babası da evlerine yakın olan okula gitmesini
arzulamışlardı. Ancak, diğer okulu seçmiş olsa da servise yazdırarak, olayı
çözümleyeceklerdi.”
|