HÜSEYİN AKDAĞ
huseyinakdag@anneoluncaanladim.com
Karanlık sokakların aydınlığı

26 Ağustos - 01 Eylül 2019 haftası

26 Ağustos Pazartesi Venüs- Uranüs Üçgeni (18:38)


"ruhun kabukları"

Sevmek, seni şaşırtacak olana kendini açabilmek demektir. Görünmeyeni görmek, bilinmeyeni bilmek, üzeri örtüleni açmaya cesaret etmek! Kalbinle düşünmek, ruhunla bilmek! Duygunun ve sefil gururun ötesine geçmek!

Gururunu mu incitti? Kim bilir seni ne ile yüzleştirdi. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, benzeri olsa da kimi zaman, asla eskisi gibi olmayacak; çünkü artık orada değilsin, bunu biliyorsun değil mi? Aşk, hayrete düşürür insanı, kendinize geldiğinizde çoktan kırılmıştır ruhunuzun kabukları!

28 Ağustos Çarşamba Mars- Uranüs Üçgeni (13:52)

"canlı kılan"

Savaş zekâ işidir, tıpkı yaşamın da zekâ işi olması gibi! Kimi yaşamı şölene kimiyse yaşamı tutsaklığa dönüştürür. Bir şeyi kutlamak için kendi kutsalını keşfedebilmelidir bir insan! İş bununla da bitmez! O kutsalı defalarca kez yıkmalı ve yeniden yapmalıdır. Daha farklı, daha doğru, daha gerçek...

Bir kez yükselmiş olana sıkışıp kalmış olan, tutsaktır. Kendini yenileyen bir kutsala yaşamında yer açmış olansa canlıdır. Can vermek gerekir. Can bulamayana da yol vermek...
Cansızlık nedir? Cansızlık, yaşamın dokunamadığıdır. Bana eşyanın cansız olduğundan değil onu canlı kılanın ne olduğundan bahsedin! İşte bizi de canlı kılan budur! El değiştirmekten korkmayın, yaşam sizi hep ihtiyacınız olan ve ihtiyacı olanla buluşturur.

29 Ağustos Perşembe Merkür Başak Burcuna Geçiyor (10:47)

"nereye gidiyoruz?"

Hesap kitap zamanı! Gideceğimiz yeri biliyorsak iş oraya nasıl gideceğimizi bulmaya kalır! Bunun için iz sürmek gerekliliği doğar! Hemen bir yapılacaklar listesi! Nelere ihtiyacımız olacak? Çanta hazır mı? Ne zaman yola çıkıyoruz? Kim kim? Harika, öyleyse her şey tamam!

Eleştirel bakış pek geçer akçe değildir de bizim gibi duygusal toplumlar için, işe yarar yanı olduğu da inkar edilemez işte! Saptamaların doğruluğu, bir dahakine daha güçlü bir ışıkla sahneye çıkmamızı sağlar ve bu değerlidir. Bir şeyi yapıyorsak yaptığımız şeyi tüm varlığımızla yapmak, bir şey yapıyor olmak değil de yaptığımız şey olmak ve böylelikle Tanrının nasıl da yarattığında yaratıldığının farkına varmak!

Bizim için anlam taşıyan bir şeyi günlük hayatımızın bir parçası haline getirmediğimiz müddetçe o henüz varlığımızı onurlandırmış değildir. Pratikleşemediğimiz hiçbir şey, henüz anlaşılmış değildir. Ancak temelinin ne olduğunu anladığımız bir şeyin üzerine bir şeyler koymak mümkün olabilir ve bunu yapamadığı müddetçe kimse iyi iş çıkarmış değildir.

30 Ağustos Cuma Güneş- Uranüs Üçgeni (06:14) ve 6⁰ 46’ Başak Burcunda Yeniay (13:37)

"Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden..." (Ahmet Haşim)

Hepiniz hatırlasınız bu şiiri... Günümüzde her şey epey hızlı! Aşklar hızlı, sevmeler hızlı, sevişmeler hızlı, kararlar hızlı, çıkışlar hızlı, inişler hızlı... Herkes kolay yoldan zengin olmak istiyor mesela, ünlü olmak istiyor, işinde en iyi olsun istiyor, iş yaparak değil, herkes öyle olduğuna inandırılarak...

Ucuz etin yahnisi pek oluyor tabii! Hızlı koşan çabuk yoruluyor. Çabuk elde edilenin değeri bilinmiyor. Altı dolu olmayınca da silinip gidiyor. Tüketme çılgınlığı! Çabuk tüketiliyor insanlar, yaşamlar, değerler...

Kimsenin bir şeyin filizlenip büyümesine tahammülü yok! Hemen büyüyor, hemen meyve veriyor. Türlü hilelerle... Bu hileler bizden çalıyor, gerçeği çalıyor. Her şeyin sahtesi üretiliyor. Emeğin bile! Hayatımızın her yerine giriyor bu sahtelik!

Sahte gülüşler, sahte öpüşler, "sahte hayatlar"... Sahip olmasına ne gerek var, sahipmiş gibi görünsün yeter, bir fotoğrafa bakar, sonrası Allah kerim! Zengin sevgili peşinde koşanlar, hile hurda türlü teranelere başvuranlar... Eline yüzüne bulaştırıp yüzsüzlükten de geri kalmayanlar... Böyle gider sanılıyor! Halbuki yıldızlar, güneş battığında görünür.

 "Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak...
Sular sarardı, yüzün perde perde solmakta,
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta...
Eğilmiş arza, kanar, muttasıl (yan yana bulunan) kanar güller;
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?
Bu bir lisan-ı hafidir (gizli dil) ki ruha dolmakta,
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta..."

1 Eylül Pazar Merkür- Uranüs üçgeni (17:10) ve Venüs- Satürn üçgeni (21:48)

"eskilerim var yenilere gebe"

Orijinallik... Aynı kavramaları farklı tanımlarla zenginleştirmek ve geliştirmek... Yaşamın temaları değişmez; bununla birlikte temalara yaklaşımlar değişir ve bu değişim yenilenmek demektir. Her renk farklı bir boyutu deneyimletir bize ve bizler yaşamımızın alanlarını daha farklı renklere açabildikçe büyürüz.

Sanırız ki bir şey yanlış, doğrunun peşine düşeriz. Yanlış olan o mudur yoksa onunla kurduğumuz ilişkide eksik olan bir şey mi vardır? Bizi onunla bir araya getiren bu eksik olan şeydir. Eksik olduğu için daha doğrunun peşine düşmek yerine bu eksikliğin köküne inebilmek bize gerçeği buldurur ve o zaman, içinde olduğumuz bir armağan olur.

26 Ağustos Pazartesi (Ay günü)
Ay: Yengeç (00:05 iitibariyle)
Güneş: Başak
Günün Sayısı: 28 / 10 / 1 (Kader Çarkı / Büyücü) (Jüpiter / Merkür)
Günün Tarot Kartı: Güç (11) (Aslan)
Su enerjisi / Ay- Güneş sekstili (04:32) Ay- Mars sekstili (08:58) Ay- Venüs sekstili (10:44) Ay- Uranüs sekstili (11:26)

"Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kez öldü, kör oldum." (Cemal Süreyya)

Özlemini duyduklarımız vardır, bencilce özlemini duyduklarımız... Onun olduğu yerde nasıl olduğundan çok daha önce gelir, bizim geride nasıl kaldığımız... Özlüyoruzdur işte! Bu duygunun ağırlığı altında, biraz küskünüzdür biraz kızgın...  Bir şeyler eksik kalmıştır ve biz tek başımıza bunu nasıl gidereceğimizi bilmiyoruzdur.

Babam benim için öldüğünde, benim onun varlığına olan ihtiyacımın karşılanmayacağını kabul ettiğimde ilkokuldaydım. Öncesinde arkadaşlarım babalarıyla yaptıklarını anlatırdı. Ben söyleyecek bir şey bulamazdım. O zaman acıtırdı canımı, sonra umursamamaya başladım.

Bir gün babam geride bıraktığı boşluğu fark etmiş olacak ki doldurmak istedi. O da ben de çok beceriksizdik. Elimize yakışmıyordu. Yakıştıramıyorduk. Sonra bu çabadan sanırım ikimiz de sessizce uzaklaştık. Bir gün ebedi istirahatgahına uğurladığımda, bunları düşüneceğim ve bana armağan ettiği kendi ayaklarım üzerinde kimsenin varlığına ihtiyaç duymadan durma kabiliyeti için ona teşekkür edeceğim.

Ölmediğini biliyorum, bense bazen onu yaşatacak gücü içimde bulamıyorum. Sadece mutlu olmasını diliyorum. En azından birlikte mutlu olabildiklerinle...

27 Ağustos Salı (Mars günü)
Ay: Yengeç (11:53 boşlukta)
Güneş: Başak
Günün Sayısı: 29 / 11 / 2 (Güç / Azize) (Aslan / Ay)
Günün Tarot Kartı: Şeytan (15) (Oğlak)
Su Enerjisi / Ay- Satürn karşıtlığı (00:45) Ay- Neptün üçgeni (06:27) Ay- Pluto karşıtlığı (11:55)

"Damakta serçe gibi seken bir şarap şimdi
Ustamın üzüme attığı enfes düğüm" (Cemal Süreya)

Duygular... Eksikliği başka türlü acıtır, varlığına alışmışken birden ortadan kaybolması başka türlü... Sırf alışmamak için sevmekten korktuklarımız vardır mesela... Ölür mölür, gider mider... O ölmez de biz ölürüz ölmesinden korktuğumuza uzak durmaya çalıştıkça, o gitmez de biz çekip gitmişizdir gitmesinden korktuğumuzla kalamadıkça...

Seninle paylaşmak istediklerim var; bununla birlikte korkuyorum, ya sonrası olmazsa! Sonrası olmayacak, en azından burada olmayacak; hiçbir şey sonsuza kadar sürmeyecek, her şey bizi sadece sonsuza hazırlayacak. Buna hazır mısın? Öyleyse aç kalbini! Kaçma hislerinden, hiçbir kayıp içinde hatıraların olmaksızın yitirdiğin bir yaşam kadar acıtmaz. Bırak dolsun içi! Çokça sev, çokça sarıl, çokça bak gözlerinin içine, çokça gülümse; çünkü hayat bunun için!

28 Ağustos Çarşamba (Merkür Günü)
Ay: Aslan (02:53 itibariyle)
Güneş: Başak
Günün Sayısı: 30 / 3 (İmparatoriçe) (Venüs)
Günün Tarot Kartı: Dünya (21) (Satürn)
Ateş enerjisi / Ay- Uranüs karesi (13:29)

"Posta arabalarından söz et bana
Kan var bütün kelimelerin altında" (Cemal Süreya)

Herkesin baktığı yönden farklı bir yöne mi bakıyorsun? Bakmaya devam et! Önce nereye bakıyor bu be diye mırıldandıklarını duyacaksın. Sonra onlar da bakmaya başlayacak, önce çaktırmadan, sonra ciddi ciddi... Hele senin bir şey gördüğünden emin olsunlar! Ya katli vacip olursun ya el üstünde tutulursun! Ya da sırayla ikisi de... Önce hangisinin olacağı meçhul! İnsanın akıl almazlığı...

İnsanlara alışık olmadığı şeyler söylediğinizde hemen savunmaya geçerler. Duymaya alışık olduklarını söylediğinizde sizi kendilerinden biri kabul eder ve size arka çıkarlar. Bazen tersi de olur. Duymak istediklerini söylediğinizde benden çıkarı ne diye düşünürler. Onları şaşırttığınızda size saygı duyarlar. Yine de aklı almaz insanı, neyden emin olsanız şaşırtır sizi... Her şeye rağmen inandığı şeyin arkasından giden, atıp gider imzasını!

29 Ağustos Perşembe (Jüpiter günü)
Ay: Aslan (03:05 boşlukta)
Güneş: Başak
Günün Sayısı: 31 / 4 (İmparator) (Koç)
Günün Tarot Kartı: Ermiş (9) (Başak)
Ateş enerjisi / Ay- Jüpiter üçgeni (03:06)

"Elif lam mim yirmi üç haziran dokuz yüz altmış yedi
Bulanık atmosferin içinde gözlerim sımsıcak
Yel değirmeni’nden denize sarpa sararak inen bir sokakta." (Cemal Süreya)

Nice savaşlar kayıtlıdır tarih sayfalarında... Sessiz kalanlar, sesini duyuramayanlar, sesini çıkaranlar, sesi kesilenler... Şeriatın kestiği parmak, vicdanın sızladığı yerler, şahit olunanlar ve görmezden gelinenler...

Tanıdıklarımız ve tanımadıklarımız... Tanıyamadıklarımız... İçini açıp okuyamadıklarımız... Önce meraklı meraklı peşinden koştuklarımız, sonra heyecanımızı yitirdiklerimiz ve sessizliğe kapıldıklarımız...

Gördüklerimiz, göremediklerimiz... Bildiklerimiz, bilmediklerimiz... Bir şans vardır; bununla birlikte o şans altın tepside bize sunulacak olanı değil sadakatimizin bize kazandıracak olduğunu işaret eder. Sadık mısınız? İşte şansı siz yarattınız.

30 Ağustos Cuma (Venüs günü)
Ay: Başak (02:57 itibariyle) (Yeniay 6⁰ 46’ 13:37)
Güneş: Başak
Günün Sayısı: 23 / 5 (Aziz) (Boğa)
Günün Tarot Kartı: Adalet (8) (Terazi)
Toprak enerjisi / Ay- Merkür kavuşumu (05:22) Ay- Uranüs üçgeni (13:08) Ay- Mars kavuşumu (15:14) Ay- Venüs kavuşumu (21:12)

"Bir düelloda
Daha acı bir şey vardır
Ve daha acıdır bu
Ölümden de ölüm korkusundan da..." (Cemal Süreya)

Kazanmak ve kaybetmek... Kazanırken kaybettiklerimiz, kaybederken kazandıklarımız... Yaşamın karanlık sokakları... Bir şekilde buradan geçerken karşılaştıklarımız... Ve dahası, hatırladıklarımız...

Nasıl sevmiştik, nasıl değer vermiştik? Nasıl heyecanlıydık, nasıl dolaşıyordu dilimiz, elimiz ayağımıza? Sonra yitirmeye başladık bunları, herkes gibi olmaya başladık, bundan dolayı saygı duydular bize, alkışladılar bizi...

Eskiden dost olduklarımıza, uzak durmaya başladık; çünkü onlar bizim gibi değildi. Halbuki birlikte büyümüştük o sokaklarda... Belki biz hiç oynayamamıştık sokakta, çok istemiştik. Temizdik ama mutlu değildik evde, kirliydik ama mutluyduk sokakta... Kirliydi ama özgürdü sokak, temizdi ama özgür değildi ev... Sonra temizlendikçe, üzerimiz başımız daha bir şık oldukça yitti bir şeyler... Çocuklardan büyümelerini istedik, bizim gibi olmalarını... Onlarsa hep bağırdı, bize seslerini hiç duyuramadı.

31 Ağustos Cumartesi (Satürn günü)
Ay: Başak (11:44 boşlukta)
Güneş: Başak
Günün Sayısı: 24 / 6 (Aşıklar) (İkizler)
Günün Tarot Kartı: Ölüm (13) (Akrep)
Toprak enerjisi / Ay- Satürn üçgeni (01:14) Ay- Jüpiter karesi (02:38) Ay- Neptün karşıtlığı (06:34) Ay- Pluto üçgeni (11:46)

"Biber ki yasadışı önderidir sebzelerin

Bu sofrada ikimiz için de vur emri" (Cemal Süreya)

Acı acı gülümsemek diye bir tabir vardır, hep düşündürmüştür beni. Bir de aklıma o savaşta hayatta kalan kıza muhabirin yönelttiği sorular geliyor, konu anne- babasına geldiğinde, nasıl öldüğünü anlatmaya çalışırken kameraya bakarak konuşmanın heyecanın yerine çöken hüzün, donan gülümsemesi, yanaklarından süzülen yaşlar... Hepimizin anne- babası ölüyor o anda, hepimizin gözlerinden yaşlar süzülüyor. Keşke o an hatırladıklarımız hiç unutulmasaydı. Unutuluyor.

Emine Bulut geliyor aklıma, attığı son "Ölmek istemiyorum!" çığlığı, kızının "Anne ölme!" diye haykırması... Ve daha nice bu gibi gündemler... İnsan olma ve olamama sınavlarımız... Hepimizin sınavı! Nice suçlar, suç sayılanlar... Nice cezasını bulamayanlar... Kimdi tüm bunların sorumlusu? Sessiz kaldıklarımız kadar sorumlu, çığlık attıklarımız kadar sorumsuz muyduk? Ne nasıl değişirdi? Biz nereden başlardık? Bugün neyi, ne farklı kılardı? Merhamet insanı nerede sonlandırır, nerede yaşamı anlamlı kılardı?

1 Eylül Pazar (Güneş günü)
Ay: Terazi (02:07 itibariyle)
Güneş: Başak
Günün Sayısı: 30 / 3 (İmparatoriçe) (Venüs)
Günün Tarot Kartı: Büyücü (1) (Merkür)
Hava enerjisi

"Aşktın sen kokundan bildim seni

Bir ahırın içinde gezdirilmiş gül kokusu" (Cemal Süreya)

Saflığını yitirmemiş olan ne vardı? Bir annenin yavrusuna duyduğu sevgi kadar temiz ne vardı? Sevdiğinizin gözlerinin içine bakarken çarpışının hızlandığı kalbiniz sadece yükselen hormonların mı etkisi altındaydı?

Küçük bir çocuğun bir anlık gülümsemesi nasıl içinizi aydınlatırdı? Yaşlı birinin uzaklara dalıp giderken sizi de çekip götürdüğü bir yerler olmaz mıydı? Ne son, ne başlangıçtı? Kim nereden geldi nereye doğru koşuşturmaktaydı?

Hepimizin bir ölüm durağı vardı. Bir gün her şey sonlanacaktı. Bizse etiketlere takılmış, takılmadığını iddia edenler de takıldığını iddia ettikleriyle savaşmaktaydı. Herkes bir şekilde takıldı. Ne zaman yürüyüp gitme şansı kazanacaktı? Ne zaman insan insana sadece insan olduğu için değer verme şansı kazanırdı?

Bir umut vardı. O umut ne kadar yakındı? Belki de o umut yarındı. Bir yerden sonra başka seçenek kalmayacaktı. Şimdi ne kadar çabuk hatırlasak o kadar daha zamanımız vardı.

Dosta selam olsun,

Hüseyin Akdağ

Kaynak: www.anneoluncaanladim.com

Bireysel Doğum Haritası Analiziniz için bizimle iletişime geçebilirsiniz:

0212 274 08 47 / 0542 353 90 83

www.heraakademi.com

Doğum haritası analizimiz ile kim olduğunuzu, dışarıdaki kişinin sizi nasıl gördüğünü, neyin size iyi geldiğini, bunların bir araya geldiklerinde birbirlerini nasıl etkilediğini, sahip olduğunuz potansiyelleri, yakın çevrenizi, ailenizi, iç dünyanızı, aşkın sizin için ne olduğunu, yaşama nasıl hizmet edebileceğinizi, partnerinizden aslında ne beklediğinizi, onunla olmanın size sağladığı fırsatları ve bu durumun sizi karşı karşıya bıraktığı sınavları, yaşamda sizi neye çağırdığını, neyin sizin ufkunuzu genişletebileceğini, iş ve kariyer hayatınızın önemli sırlarını, arkadaşlık ilişkilerinizi, neye teslim olmanız gerektiğini ve ruhsal olarak nereden nereye ilerlemenin önemini bulabilirsiniz.

Yazarın Diğer Yazıları
- Peri tozu attım zamana
- Kanatlarımı seviyorum
- Tarih yeniye açılan kapıdır
- Bir kepçe daldır kalbine, şifa niyetine
- Hesap kapanıyor
- Dökülen yapraklar baharın ışığıdır
- Dünya sınavım
- Hatırlama zamanı
- Göklerin sırları
- Duyguların ötesindeki şehir
- Sırrı bilmek
- "Hayaller kurardık biz yıllar önce"
- Kendini anlamak
- Karanlık sokakların aydınlığı
- Nereye gidiyoruz?
- Güç kazanmak için
- Değişimin matematiği
- Büyümek istemiyorum anne
- Cesaret ve onur
- Yol almak
- Adalet, Karanlık ve Aydınlık
- Kaplumbağanın kazandığı bir yarış
- Kalbine dokunmak yaşamın
- El ele kutlanır hayat
- Bilinçaltı okyanusu
- Karanlıktan aydınlanmaya
- Sorumluluğunu almak düşlerin
- Mülkün temeli olan adalet
- Kalan sağlar
- Kafada çakan şimşek
- Aklın yolu
- Özgürlüğün basamakları
- Yol seni çağırıyor
- Yıldızlar yeryüzene iniyor
- Dünyada olmak
- Masallarda buluşuruz
- Aklın kervanı
- Güneşi hatırlatan
- Kalbin bereketi
- Yolun sırrı
- Sevgi ve sadakat
- Yılanın dansı
- Gümüş anahtar, altın anahtar
- Yeni yollar yeni zamanlar
- Hayalleri kadar zengindir insan
- Eskiden yeniye
- Kader programı
- Kalbin yolu
- Ben seni seçtim
- Savaşlar ve barışlar
- Sapla samanı ayırmak
- Ruhların rehberi
- Kanat çırpmak
- Aşk ve sevgi
- Özgürlük ve canlılık
- Doğan günün sırrı
- Düşler gerçeklere yürürler
- Kutsal ateşi yakma
- Gücün sırrı
- Hayaller ve gerçekler
- Zamanın ruhu
- Ruhun derin sularına doğru
- Tanrının kalemi
- Yaşamın büyüten yokuşları
- Kadersel bir eşik
- Ruhun saf ışığı
- Geleceğin ruhu
- Bugünde atılan tohumlar
- Eskinin değeri yeniye açtırdığı kanatta saklıdır
- Hakikate uyanmak
- Büyük Dönüşüm
- Tanrının tartısı
- Kalbin zaferi
- Zamana karşı kazandığımız zafer
- Suç yok, suçlu yok
- Arınma zamanı
- Yarının şarkıları
- Özgürlük seçim hakkıdır
- İnsanın en büyük keşfi aşktır
- Çocuk yarındır
- Sessizliğin çığlığı
- Yenilenen döngüler
- Gökyüzü ve yeryüzü
- Zamanı aşan öz
- Yeni zamanın yeni yolcuları
- Bilgeliğin kalbine doğru
- Savaşçı uyanıyor
- Sorular ve cevaplar
- Derin sulardan geniş ufuklara
- Sırrın berrak ışığı
- Aklımız biraz "düzenbaz ve yalancı"
- Karanlıktan doğan ışık
- Bir ben var bende, benden içeri...
- Derin suların sessizliği
- Şarkı söylemek lazım
- Yol ve değişim
- Çözülme ve saflaşma
- Akıl ve idrak
- Yol açılıyor
- Yolculuk başlasın
- Bir gün bir de bakmışsın... Hayat!
- Canlı olmak
- Fırtına sonrası doğan güneş
- Büyümenin sancısı
- Canlılık
- Yeni zamanın sırrıdır
- Ruh ve zaman
- Zamanın sırrı
- Ölüden diriye
- İçsel uyanış
- Asılı kalmak
- Savaşın anlamı
- Barışa doğru
- Yeni bir bilinç
- Sorumluluk, özgürlük ve teslimiyet
- Kalbin zaferi
- Kalpten akıla
- Söz büyüdür
- Yolun sırrı
- Yeninin doğumu
- Duygusal arınma
- Barışın yolu
- Baharın şarkısı
- Arınma ve yeniye hazırlık
- Büyük değişime hoşgeldiniz!
- Su akar, yatağını bulur!
- Ruhun diliyle konuşmak
- Yürümeye devam
- Biraz oyun zamanı
- İpleri ele almak
- Sevgiyi anlamak...
- Biraz esneyin!
- Yeni yılın ilk Dolunay’ı...
- Yeni yılın ilk haftası içimize dönmek isteyebiliriz!..
anneoluncaanladim.com'u ziyaret etmek için tıklayın
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE