Bu yaz benim açımdan küçük seyahatler ile oldukça hareketli geçti. İstanbul’un yapış yapış sıcaklığını Ege’nin rüzgârlı havasında üzerimden atmaya çalıştım. Ancak, bu kez İzmir yollarında iken arabada 42 dereceyi okumak aklımı başımdan aldı!

Çevrede susuzluktan sararmış ot ve ağaçları görmek çok üzücüydü. Susuzluğa dayanıklı, öylece kalender bir şekilde kendi kendine büyüyen bazı ağaçlar da yok değil. Örneğin, Çeşme Alaçatı civarındaki Ardıç ağaçları neredeyse 200 yıldır doğa şartlarına kafa tutuyorlar. Gidiş ve dönüş yollarında gölleri gözlemeye çalıştım. Bafa gölünün sularının bir miktar çekildiğini uzaktan da olsa görebiliyor insan. Susuzluk ciddi bir sorun olarak karşımızda. Ya birkaç gün seller götürüyor (Neptün) etrafı, ya da yeryüzü kabuğu (Satürn) haftalarca kavruluyor sıcaktan. Hepimizin bilinçli bir şekilde küresel ısınmayla bireysel düzeyde de olsa mücadele etmesi, gereken önlemleri alması, olası hastalık ve kıtlık sorunlarına ket vurması açısından büyük önem ve öncelik taşıyor. Bu konuda adam sendeci bir tavır sergilememek, en küçük çabamızın bile geri dönüşümü olacağını bilmek gerekiyor.

KUSURSUZLUK SEVDASI
Satürn transitinin 2 Eylül 16:48 itibariyle verimli ve çalışkan, hizmet sunmakla ilgili Başak burcuna girmesi hepimizin günlük yaşantımızda bu konuda üzerimize düşen sorumluluğu almamız gerektiğini getiriyor akla. Başak burcu doğal haritada iş, hizmet ve sağlık konularını temsil eden altıncı evin yöneticisidir. Altıncı ev, hizmet ruhu hizmetçilikle bağdaştırıldığından olsa gerek, eskiden “Köleler Evi” veya “Hizmetkârlar Evi” olarak bilinirdi. Oysa Başak, başka insanlara verimli ve yararlı bir şekilde hizmet ederek kendisini ifade eden bir burçtur. Yaptığı her işte kusursuzlaşmak ister. Yapması gereken, alçakgönüllü bir şekilde ne bilip bilmediğinin farkında olmak ve bilmediklerini ustasından öğrenebilmek için ona teslim olmaktır. Diyet, beslenme, hijyen ve sağlığına dikkat etme gibi konular altıncı evin kapsamında yer alır. Bu yaşam arenasında ruh, beden ve akıl sağlığının dengeli bir şekilde bir arada olması gerekiyor. Bunların hiç birini diğerine feda etmeden bir varoluş sergilemek durumundayız. Maddi dünyayla çok fazla meşgul olup hayatımızdan ruhsallığın çıkması halinde veya tam tersi fizik dünya ve bedenimizle yeterince ilgilenmediğimizde hastalıklar dikkatimizi çekecek şekilde ortaya çıkabilir. Günlük yaşamımızı sürdürebilmek için çalıştığımız işteki doyum veya mutsuzluk da sağlığımızı etkiler. Ekip çalışmasını ifade eden bu alanda iş arkadaşlarımızla ilişkilerimizin huzurlu ve uyumlu olması, işbirliği içerisinde çalışabilmemiz çok önemlidir. Satürn transitiyle birlikte bu arenada yaşanan sorunlarda kalıcı ve sağlam, gerçekçi düzenlemeler yapmak gündeme gelebilir. Başak burcuna özgü detaycı bir şekilde ayrıştırarak, yararsızlar/gereksizler elenip daha verimli, hayata katkıda bulunacak sistemler kurulabilir
.

UZBAŞ ÇİFTLİĞİ VE…
Son seyahatimizde tesadüf eseri, müthiş bir arboretumda buluverdim kendimi. Yıllardır bireysel çabalarıyla 1200’den fazla çeşitte bitki, ağaç ve 300 dönüm üzüm bağını Urla’da 2000 dönümlük bir arazi içerisinde yetiştiren, idealist ve girişimci ruhlu (O bir Koç pek tabi ki ), tabiat aşığı Sayın Can Ortabaş ile tanışmak bizleri çok etkiledi. Dünyanın 54 değişik ülkesinden  (Avustralya, Yeni Zelanda, Afrika, Himalaya, Japonya, Çin, Patagonya, Arjantin, Senegal, Madagaskar vb.) adını sanını hiç duymadığımız bitki ve ağaçları uğraşıp didinip bizzat getirmiş oralardan. Üstelik bazılarını yaşayacakları Ege iklimine alıştırmak için yıllar süren bir çalışma ve emek harcaması da cabası. Bütün ağaçların bir öyküsü var. Hepsinin özelliklerini tek tek, Latince isimleriyle, gözleri ışıyarak anlattı bize saatler boyu, bıkıp usanmadan. Kendi emeği ve zevkiyle yaptığı taş ev, alçakgönüllü bir cana yakınlıkla “Uzbaş Çiftliği” olarak bilinen araziyi kucaklıyor. Bir ağacın binlerce Euro olduğunu öğrenince, büyük yatırımlar gerektiren böyle bir işle uğraşmanın ne kadar zor ve zahmetli olduğunu tahmin etmek güç değil. Bu ağaçları üretip dekoratif özellikleriyle peyzaj mimarlarına satarak masraflarının bir kısmını ancak karşıladığını sanıyorum. Saksılardaki binlerce çiçek ve ağaç örneklerinin her biri tek tek sulanacak şekilde sistem kurulmuş. Su ihtiyacı açılan 11 kuyudan karşılanmakta iken,  kuyuların suyunda debi azalmaya başlayınca, günlük 7 bin ton olan su ihtiyacını karşılamak konusunda yeni çareler aramaya başlamış. Yurdumuzda nesli tükenmek üzere olan bazı üzüm çeşitlerinin genlerini araştırıp bulup üretmeye çalıştığından söz etti bize, heyecanla. Bu çalışmasıyla TÜBİTAK klon seleksiyonu projesi kapsamına da girmiş. Böylesine idealist ve çalışkan, hobisini, ideallerini meslek edinmiş, ülkesinin değerlerine sahip çıkan biriyle tanışmak gerçekten de gurur ve mutluluk veriyor insana.

Bu haftanın dinamikleri ile ilgili olarak Merkür’ün 5 Eylül 15.02 itibariyle Terazi burcuna geçeceğini ve Venüs’ün 8 Eylül 19:14 itibariyle geri gidişini tamamlayıp, düzelerek Aslan burcunda ilerlemeye devam edeceğini söylemek istiyorum. Bunların üzerimizde ne gibi etkiler yaratacağını ve bu ayın ayrıntılı yorumunu “Eylül ayı önemli değişimlerin başlangıcı” başlıklı aylık yorum köşemde bulabilirsiniz.

Sevgiyle ve sağlıkla esen kalın…