İlişkiler içimizin aynası
Bir süredir yer gök Sevgililer Günü için hazırlanmış afişler, reklam panoları ve kışkırtıcı vitrinlerle dolu. Herkesi bir telaştır almış… Sevgilisi ya da eşi olanlar, “Ne hediye alsam?” ya da “Acaba bana bir şey alır mı, alırsa ne alır?” düşüncesinde. Yalnızlarsa, “Çarşamba gününe kadar hayatıma yeni bir renk girer mi acaba?”, “Single partilere katılsam mı?”lardan tutun da, yarı şaka yarı ciddi “Yalnızlık büyük özgürlük” söylemine kadar uzanan bir karışıklık içindeler. Evet, beklenen gün geliyor; Sevgililer Günü. Geliyor da nasıl geliyor acaba?..
Artık hepiniz biliyorsunuz; Merkür yazılı ve sözlü iletişimin, aklın, mantığın gezegeni ve astrolojide Çarşamba gününün temsilcisi. Üstelik14 Şubat Çarşamba günü “Sevgililer Günü”nde Balık burcunda geri hareketine başlamış olacak. 8 Mart’a kadar devam edecek olan bu süreçte kendimizi tıpkı sisli bir havada yürümeye çalışıyormuşuz gibi hissedebiliriz. Etrafı, olan bitenleri net bir şekilde göremeyeceğimizden ne yöne gideceğimizi şaşırmamız mümkün. Bu durum, iletişimde kafa karışıklığı, bulanıklık yaratıp, tarafsızlığı ve nesnel algılama kapasitemizi bir hayli etkileyecek. İnanmak istediğimize inanmak, kolay etki altında kalmak, kendi kendimizi aldatmak veya karşımızdakini yanıltmak gibi sorunlarla karşılaşabiliriz. İleriyi görmekte zorlanabileceğimizden yapmamız gereken en akıllıca şey, sezgilerimize kulak vermek ve önümüzdeki gerçeği görmeye çalışmak olmalı. Merkür’ün “Tanrıların Habercisi” olduğunu hatırlayacak olursak, içimizdeki fonksiyonlar arasında da iletişimi sağlayan bir yönü olduğunu görebiliriz. O nedenle, geri gittiği dönemlerde öncelikle kendimizle olan iletişimimizi sağlamak, iç dünyamıza eğilmek, kendimizi analiz etmek ve eğer iletişimde sıkıntılar yaşıyorsak, nedenlerine kafa yormak en doğrusu.
Bu hafta, görüldüğü gibi, ilişkiler ve iletişim açısından önemli. Astrolojide 7. ev kendimizi yaşadığımız yakın ilişkiler kanalıyla tanıyacağımız alandır. Evliliği, ortaklığı ve kalıcı ilişkileri temsil eder. “Diğeri”nin farkına varıldığı, “biz” bilincinin geliştiği alandır burası. Kendi kendimizle savaşan biriysek düşmanca ilişkiler; kendi içimizde uyum, denge ve uzlaşmayı becerebiliyorsak güzel bir ortaklık içerisinde olabiliriz. İlişkiler tıpkı bir terazinin kefelerine benzer. “Ben” kefesine çok yüklenirsek, “biz” kefesi boş kalır, “biz” kefesine çok yatırım yaparsak “ ben” kefesi aç kalır. Dolayısıyla ilişkiler içerisinde eşit alışverişlerde bulunmak durumundayız. Bir ilişkiyi başarabilmenin ve hak ettiğimiz sevgiyi alabilmenin yolu “kendimizi sevmekten geçiyor”. Gördüğünüz gibi, her şeyin cevabı bizde saklı.
Hepinize sevgi dolu, mutlu günler diliyorum.
|