Öfke ile başedebilmenin yolları
Mars enerjisinin yoğun olduğu şu günlerde öfkeye ilişkin yazmak istedim sizlere. Gün geçmiyor ki şiddet, vahşet haberleri ile sarsılmayalım. Peki, nedir bu saldırganlık dürtülerini ortaya çıkaran? Mars bu yönümüzü ortaya çıkardığı için endişelenmemizi gerektiren bir durum mu yaratır gerçekten, yoksa ihtiyacımız olan, dozunda ve gereğinde kullandığımızda hayatta kalmamızı sağlayan bir özelliği var mıdır? İşe gezegenin temel fonksiyonunu ve yapısını ele almakla başlayalım istersiniz.
Koç ve Akrep burcunun yönetici gezegenlerinden olan Mars, erkeksi, direkt, dışa dönük bir enerjiyi sembolize eder. Venüs talep eden, isteyense; Mars da yapan, yerine getirendir. Enerji ve hareket enerjisi olan Mars, kendimizi ortaya koyma, kendi isteklerimizin peşinden gitme ve kararlı hareket etme dürtümüzü temsil eder. Olumlu ifadesiyle inisiyatif, cesaret, atılganlık, irade gücü, rekabetçilik ve girişimcilik demektir. Yıkıcı bir biçimde kullanıldığında ise, sabırsızlık, bildiğini okuma, iddiacılık, kavgacılık hatta vahşilik, zalimlik ve tehditkar davranışlar olarak kendini gösterebilir. Aslında Mars, karşımıza çıkan güçlüklerle mücadele edebilmek için ihtiyacımız olan enerjiyi sağladığı için yaşamımızın olmazsa olmazlardandır. Zira bu enerji eksik olduğunda ya da kullanılmadığında kendimizi koruyamayız. Öte yandan fazla vurgulandığında kavgaya, çatışmalara, saldırganlığa davetiye çıkaran davranışların önüne geçemeyiz. Mars bireyci ve benmerkezci bir karaktere sahiptir. Güçsüz bir Mars enerjisi kendimizi ortaya koymamızı engellerken, yoğun ve vurguluyken bizi toplumda diğer insanlarla birlikte yaşamaktan alıkoyan bir noktaya sürükleyebilir. Kendi isteklerimizi ortaya koyamadığımız, kızgınlıklarımızı dile getiremediğimiz, hatta öfkelenip tepki vermek yerine kabullenici olmayı seçtiğimiz zaman, sinirli ve öfkeli kişiler çıkar karşımıza. Onların yarattığı farkındalıkla kendi öfkemizle yüzleşip gerekli düzeltmeler yapma yoluna gideriz.
ÖNEMLİ BİR TETİKLEYİCİ Mars, burçlar kuşağının çevresini 687 günde dönen ve her burçta ortalama 2 ay kalan bir gezegendir. Yaklaşık her 2 yılda bir, döngüsünü tamamlayarak doğum haritamızdaki yerine geri döner. Bu sırada yarattığı etki 15 gün kadar sürer. Bu süreçte fiziksel enerjimiz yükselir, kendimizi atılganca ortaya koyma ihtiyacımız ortaya çıkar. Bu enerjinin bastırılmayıp tam tersine yapıcı ve yararlı bir biçimde kullanılması önem taşır. Zira kullanılmayan, göz ardı edilen veya bastırılan Mars enerjisi kaza, çatışmalar hatta baş ağrıları, kronik yorgunluk, sinirlilik, mide problemleri gibi rahatsızlıklar şeklinde kendini gösterebilir. Mars doğum haritalarımızda önemli bir tetikleyicidir. Bu bakımdan etkidiği yaşam alanını (ev) farkındalık yaratacak olaylarla harekete geçirir. Bu enerjiyi mutlaka bir şekilde hayata katmak, kanalize etmek gerekir. Hayatımızda artık zamanı gelmiş bazı konularda değişiklik ve yenilik yapmak için kolları sıvamanın yanı sıra, fiziksel aktiviteleri arttırmak da bu anlamda bir çözüm olabilir. Mars enerjisi doğru kullanıldığında içimizdeki öfkenin farkına varıp nedenlerini dahi bulabilir, hatta korktuğumuz konularla cesurca yüzleşerek onlardan özgürleşebiliriz.
ÖFKE DE YAŞANMALI! Mars’ın cinsel dürtüyü, fiziksel arzuyu ve doyumu ifade eden bir tarafı da vardır. Bütün bunlar görüldüğü gibi en temel duygularımızdan. Öfke de dürtüler de herkeste var. Ancak bunlarla başa çıkmakta zorlandığımız da açık. Hemen hemen hepimiz ebeveynlerimizden itaatkar, sakin, kontrollü olmamız konusunda uyarılar alarak yetiştirildik. Toplumda genel eğilim öfkenin dışa vurulmasının hoş olmadığı ve bizi sevilebilir kılmaktan uzaklaştıracağı şeklinde olduğu için, bu duygularımızı reddederek veya bastırarak yaşamış olabiliriz. Ama ertelenmiş öfke reaksiyonlarımız er veya geç, bir şekilde su yüzüne çıkar. Tıpkı sevdiğimizi dile getirmek kadar kızgınlıklarımızı da ifade edebilmek sağlıklı bir durum oysa. Öfkemizi hiddet boyutuna vardırmamak için biriktirmememiz, anında meseleyi ortaya koymamız gerekiyor. Çünkü sürekli aynı konu gündeme geldiğinde veya benzer temalar ortaya çıktığında çatışmalar kaçınılmazlaşıyor. Öfke yaratan sorunlar aşılmadan bir ilişkide ilerlemek mümkün değil. Bağcı dövmek yerine, üzüm yemeğe odaklandığımızda çözüme ulaşabiliyoruz.
BU HAFTA GÖKYÜZÜ Dünkü Yeniay’ın ardından haftaya daha sakin ve huzurlu, duygusal güvenlik ihtiyacında hissederek başlayacağız. Boğa’daki Ay, 3 güne yakın bir süre boyunca bize pratiklik, gerçekçilik ve istikrar verecek. İçgüdüsel olarak bizi yatıştıracak, rahat ettirecek şeylere yönelebilir, hayatın zevkli ve keyifli yönleriyle ilgilenmek isteyebiliriz.
9 Nisan itibariyle Ay İkizler burcunda ilerlerken, çevremizle iletişim kurma ihtiyacımız artıyor. İçsel huzura ulaşabilmek için düşüncelerimizi diğer insanlara aktarmaya ihtiyacımız var. Duygularımızla akılla başa çıkmaya çalışma eğiliminde olabiliriz.
11 Nisan Cuma günü duygusal yoğunluğumuz ve hassasiyetimizle birlikte öznellik artıyor. Alıngan ve kolay incinebilen bir yapıda olabiliriz. Ay 13 Nisan Pazar gününe kadar Yengeç burcunda yol alacak. Bu süreçte algılarımız açılırken, sezgiselliğimiz artabilir.
11 Nisan Pazar günü Ay Aslan’da ilerlemeye başlayacak. Duygularımızı açıkça ifade etmek, dünyaya göstermek, eğlenmek, neşelenmek, içimizdeki çocuğu açığa çıkarmak ihtiyacı yükseliyor.
Haftanın diğer dinamikleri ile ilgili olarak sitemizde yayınlanan Nisan Ayı yorum yazıma bakabilirsiniz.
Hepinize kendinizi güvenle ve rahatça ifade edeceğiniz, mutlu, keyifli bir hafta diliyorum. Esen kalın…
|