Düzenin tuzakları ve tarafsızlık üzerine
Farkındaysanız bir süredir yazılarıma ara vermek zorunda kaldım. Bazen kendi kurduğumuz düzen, bizim asıl isteklerimizi yerine getirebilmemize karşı bir şekilde çalışabiliyor. Bazen de elde olmayan ve bizi pes ettiren şartlar da önümüze bir set çekebiliyor. Bende her ikisi birden devreye girince, araya maalesef böyle bir sessizlik süresi girmiş oldu. Şu anda tarafsızlıkla bakıp konuları değerlendirdiğimde neler yapılması gerektiğini görebiliyorum, ama kimi zaman top ayağımızdayken nereye koşacağımızı bilemeyebiliyoruz.
O durumdayken daha farklı davranabilme şansının olup olmadığını veya elinden geleni yapıp yapmadığını sorgulamaya başladığında insan kendisini olduğu gibi görüp yeniden kendinden hoşnutluk duymaya başlıyor. Günlük düzeni, her ne olursa olsun, daha verimli hale sokabilecek şekilde planlayıp kendimizi yapılandırmak, bu sistemde gerekiyorsa bazı işleri diğerlerine delege edebilmek çok önemli. Her şeye birden, istesek de, yetişemiyoruz. Neyi yapıp neyi yapamayacağımızı bilmek ve bunu açıkça dile getirmek gerekiyor.
PAYLAŞIM MI, DERTLEŞMEK Mİ? Yakın dostlarla paylaşımlarda bulunmak çok güzel. Ama paylaşımlar zaman zaman dertleşmekle karıştırılıyor. Oysa bir meseleden söz ederken başka bir bakış açısı yakalayabilmek, gözden kaçırdığımız bir yönü olup olmadığını anlayabilmek için de sohbet edebiliyoruz. Araştırmak, sorup soruşturmak sonuçta kendi kararımızı vermekte etkin olmayabilir. Hatta aldığımız bütün verilere karşın yine de bildiğimizi okumak isteyebiliriz. Bu konuda yanılsak da, eleştirilmeyi göze almak ve kendimiz olarak kendi kararlarımızın arkasında durmak durumundayız. Sanırım en önemli tarafsızlık insanın kendisiyle ilgili bir konuya uzaktan ve serinkanlı bir şekilde bakıp tarafsız bir gözle değerlendirmesi. Ne dersiniz?
MERKÜR’ÜN GÖLGELERİNİ ÇOK ŞÜKÜR UĞURLADIK! Astrolojik olarak yoğun ve zorlu bir kaç haftayı geride bıraktık. Merkür’ün gölgeleri ancak yaşamımızdan çıkmaya başladı. Pek çok bilgi alışverişinde kopukluk, iletişim araçlarında sıkıntı, birbirimizi anlamada zorluk, hatta çatışmalar yaşadık. Kimimiz durup dururken kaza yaptı, kimimiz sakin ve sukünet içinde kafamızı dinleyerek, iç hesaplaşmalarla, kendimiz dahil herkesle iletişimimizi gözden geçirdik. Düşündük, yazdık, çizdik, bitirilmemiş işlerimizi yoluna koyduk, filmler seyrettik… Şimdi yine önümüzde aşmamız gereken sorunlar ve çetrefilli işler olabilir. Ancak bu yeni zenginliklerimiz ve içimizde açılan kapılarla daha yürekli bir şekilde ilerleyeceğimizi düşünüyorum yaşam yolunda.
GÜNEŞ AKREP’TE İLERLERKEN… 24 Ekim’den bu yana Akrep zamanının içinden geçiyoruz. Akrep doğum ve ölüm gibi kökten değişimleri, yenilenmeyi, ruhun yolculuğunu anlatan bir burç. Deneyimlerle büyüyerek değişmek ve gelişmek her insan için söz konusu. Değişmeye hazır insanlar, içlerinde bu dinamizmi uyandıran etkileri aldıklarında, kendilerini yeniliklere ve bir çeşit arınmaya götürecek bir yolda korkusuzca ilerlemeye başlarlar. Her şey, neden bütün bunları yaşıyor olduğumuzu sorgulamak ve gerçekte ne istediğimizi keşfetmeye çalışmamızla başlar. Akrep döneminde görmekten kaçındığımız, bize acımasız gelen pek çok gerçeklikle yüzleşmek durumunda kalırız. Akrep salt yoğun ve derin duyguları, görüp anlamak durumunda kaldığımız gerçeklikleri anlatmaz. O aynı zamanda birleşen enerjileri, ortak kaynakları, hisseli paraları, miras, vergi, sigorta gibi konuları, bir potada erimeyi de ifade eder. Şu anda tüm dünyadaki ekonomik krizin Akrep zamanında kreşendo yapması boşuna değildir. Bolluk, bereket, şansın yanı sıra abartı ve israfı da temsil eden Jüpiter, Oğlak burcundaki yolculuğunun sonlarına yaklaşıyor. Akrep burcunun yönetici gezegenlerinden Plüto ise yaklaşık 15 yıl kadar kalacağı Oğlak burcuna önümüzdeki ay sonu itibariyle girmek üzere. Eğer hala yapmadıysak, artık mali durumumuzu gerçekçi bir şekilde gözden geçirmek ve gereken düzenlemeleri yapmak, hayatımızı daha sadeleştirmek durumundayız.
İÇİMİZDEKİ GÖKYÜZÜ NE DİYOR? İsterseniz bu bilgilerin ışığında, önümüzdeki dönemin astrolojik hava raporuna bakalım hep birlikte. Gökyüzü içimizde ne gibi değişimler yaratacak, nasıl bir serüven bizi bekleyecek bu hafta?
27 Ekim Pazartesi günü haftaya, içimizdeki ince ayar Ay’ın Terazi’de ilerlemesiyle başlıyoruz. İletişimin temsilcisi Merkür, Terazi burcunda geri giderken pek çok ilişkideki iletişim sorunlarını su yüzüne çıkararak bizde farkındalıklar yaratacak olaylar yaşamamıza neden oldu. Şimdi artık bu bilinçle, sevgi, uyum ve paylaşımlarımızda aksayan konuları ne kadar hallettiğimizi değerlendirebilecek durumdayız. Ay Terazi’de ilerlerken tüm ilişkilerimizde daha uzlaşmaya açık, dingin ve rahat olma ihtiyacındayız. Ancak kendi dışımızda gelişen birtakım olaylarla bazı heves ve isteklerimizin kursağımızda kalması gibi bir durumla karşılaşma olasılığımız da var.
28 Ekim Salı günü öğleden sonra Ay Akrep burcuna geçiyor. Güneş ve Mars’ın da Akrep’te ilerlediklerini göz önüne alırsak, yaklaşık iki buçuk gün boyunca kendimizi daha yoğun ve derin hissedeceğiz.
29 Ekim Çarşamba 01:14 itibariyle Akrep burcunda Güneş ve Ay kavuşum yaparak Yeniay’ı oluşturacaklar. Önümüzdeki bir ay boyunca kendimizde ve yaşamımızda değiştirip dönüştürmemiz, atmamız veya ayıklamamız gereken ne varsa onlarla meşgul olacağız. Takıntılı bir şekilde istediğimiz konularda teslim olma, ne yapsak da elimizden gelmeyen şeyler olabileceğinin idrakiyle kendimizi bir büyük güce bırakma gibi temalar gündeme gelebilir. Akrepler ve karşıt burçları olan Boğalar bu dönemde oldukça hareketli günler geçirebilirler. Keza Aslan ve Kova burçları da bu konumdan oldukça etkilenecekler.
30 Ekim Perşembe sisler içinde, belirsiz ve karmaşık bir gün. Yönümüzü belirlemede, karar vermekte zorlanabiliriz.
31 Ekim Cuma, Ay artık gülümseyen yüzünü göstermeye başlayacak. Neşeli, hevesli, enerjik ve kendimizi daha hafif hissetmeye başlayacağız. Ay hafta sonuna kadar Yay’da olacak.
Hepinize gönlünüze göre, güzel, mutlu ve başarılı bir hafta diliyorum. Esen kalın.
|