Yaz demek bir parça dağınıklık demek…
Yazla birlikte ev ahalisi bir taraflara dağıldı. Kızımız zorlu bir eğitim yılını tamamlayıp tatile çıktı. Oğlumuz ise ilk kez çalışma hayatına başlamak üzere Bodrum’a hareket etti. Bu hengamede yardımcımız beklenmedik bir anda yanımızdan ayrıldı. Biz eşimle iki kafa kalakaldık.
Çocukların bıraktıkları boşluk, Allah eksikliklerini göstermesin, ancak kendilerinin doldurabilecekleri kadar büyük. Bu arada hazır Yengeç enerjisi hakimiyetini sürdürürken ben de evle ilgileneyim, ne var ne yok bir bakayım diyerek kolları sıvadım. Hayatta hiç bir şeyi ve hiç kimseyi idare etmemek gerektiğini bir kez daha anladım. Ne yapılmış olan temizlikler temizliğe, ne de düzenlemeler düzene benziyormuş meğer. Şu anda evimizle tekrar flörte başladık. Birbirimizi tanıma, anlama, en uygun şekilde bir arada olmanın formülünü bulmaya çalışıyoruz. Ancak bitirmem gereken projelerim, danışmanlık yaptığım kişilerle görüşmelerim, yazılarım, çevirilerim, forum mektupları da bir yandan beni bekliyor.
BEN BU MUYUM? EĞER ÖYLEYSE BU NELERE ENGEL OLUYOR? Ya, işin bir de bu tarafı var. Kendinizi elinizde süpürge faraş (artık kaldı mı bilmiyorum ama ben hala kulanıyorum!) ha babam de babam ev temizlerken birden “Ben ne yapıyorum, bu muyum yani?” diye yakaladığınız olmuştur! Hem fiziksel güçle hem de kafaca iş görerek çalışmak her zaman bir arada olamıyor. Yararlı olmak istiyorsak, servis veren yönümüzü zihinsel yönümüzle en uygun şekilde nasıl birleştireceğimizi düşünmek ve bu enerjileri mutlak surette dengelemek, ortasını bulmak gerekiyor. Hayat zaten seçimler demek değil mi? Büyümek öncelikleri sıraya koyarak seçebilmeyi getiriyor. Bir işi, bir olayı, bir kişiyi seçebilecek durumda olmak, sevgili hocam Barış Hanım’ın ifadesiyle, o konuda “ihtiyar” olmayı gerektiriyor. Bu elbetteki bildik anlamda ihtiyar demek değil. Tıpkı köyün ne yapabileceğini seçecek yetkinlikte olan “ihtiyar heyeti” anlamında kullanılan bir sözcük. Şu birkaç günü değerlendirdikten sonra, bakalım ne kadar ihtiyar olmuşum göreceğiz hep birlikte!
HİÇ KİMSE MÜKEMMEL DEĞİL! Şunu bilmeliyiz ki hayatımızda asıl olan işler kalıcı olur. Hiç kimse ve hiç bir düzen mükemmel değil. Önemli olan gerçekten ne isek o olmamız ve bu serüveni yaşarken hayatımızı kolaylaştıracak şekilde düzenler kurmamız. Bir kez bunu becerebildikten sonra arkası kendiliğinden gelir. Kurduğumuz düzenin içinde mutlu ve huzurluysak mesele yok. Olduğumuzun dışında davranmak zorunda kalmak, başka başka kimliklere bürünmektir bizi yoran.
BU HAFTA İÇİMİZDEKİ GÖKYÜZÜ NASIL? 7 Temmuz Pazartesiye Başak burcunda ilerlemekte olan Ay ile başlıyoruz. Bütün gün önceliklerimizi gözeterek işlerimizi dikkatle yoluna koyabilecek, verimli olabileceğimiz bir gündeyiz.
8 Temmuz Salı akşamı Ay Terazi burcuna giriş yapacak. Duygusal ihtiyacımız ilişkilerde paylaşma, verme ve alma konularında dengeyi sağlamak. Kültürel veya sanatsal etkinliklerle ilgilenebilir, estetik ve güzellik konularıyla meşgul olabiliriz. Sevilip istenildiğimiz taktirde kendimizi değerli ve güzel bulma gibi gölgelere karşı uyanık olmakta yarar var. Sevgiyi ve değer duygusunu başkalarından beklemek yerine, kendi içimizde bulmak, kendimizi olduğu gibi değerli hissetmek önemli. Unutmayalım ki, biz hangi düzlemdeysek ve nasıl hissediyorsak ona uygun insanları ve olayları kendimize çekeriz.
9 Temmuz’da Ay halen Terazi burcunda bulunuyor.
10 Temmuz bu haftanın astrolojik olarak en yoğun enerjili günlerinden biri. Mars, Satürn ile kavuşum yaparken, gece yarısına doğru Merkür Yengeç burcuna girer girmez Plüto’yu tetikleyerek gerilimli bir açı veriyor. Özellikle ailemiz veya yakın bağımız olan kişilerle ilgili konularda derinlerde yatan gerçeklikleri anlamaka amacıyla sondajlar yapma ve yüzleşmeler gündeme gelebilir. Sözcüklerin önem ve gücünü hissedeceğimiz bir gündeyiz. Zorluklarla karşılaşsak da hedefimize doğru adım adım cesurca ilerleyebileceğimiz bir gündeyiz. Merkür 27 Temmuz’a kadar Yengeç’teki yolculuğunu sürdürecek. Tarafsız algılama ve mantık, muhakemeyi temsil eden Merkür, Yengeç’te sübjektif düşünmeyi getirecektir. O nedenle gerçeği kendi duygusal süzgecimizden geçirerek hatalar yapabilme ihtimalimiz var. Öte yandan, empati kurarak karşımızdakinin duygularını anlama, hatta sezme kapasitemiz yüksek.
11 Temmuz sabahı Ay Akrep burcuna girecek. Duygusal olarak yoğun birkaç güne hazırlıklı olalım.
12 Temmuz bir miktar zor ve yoğun bir gün. Üzerimizde baskı kurulduğunu, bir şeylere zorlandığımızı hissedebiliriz. Akşam saatlerinde Venüs Aslan’a geçtikten sonra enerjimiz artacak, kendimizi daha canlı ve keyifli hissedebileceğiz.
13 Temmuz Pazar günü, akşamüstü saatlerinde Ay Yay burcuna girecek. Gerek Venüs’ün ateş gruplarından Aslan’da oluşu, gerekse de Ay’ın bir diğer ateş burcu olan Yay’da ilerlemeye başlaması bizleri daha iyimser ve coşkulu bir ruh haline sokabilecek.
Herkese gönlünce, verimli ve keyifli geçireceği bir hafta diliyorum. Esen kalın.
|