Bir bahar kaçamağının düşündürdükleri…
İlkbaharla birlikte bizim kısa süreli Ege kaçamaklarımız başladı. Aslına bakarsanız ne zamandır öylece doğanın içinde oturup kendimle, kendi derinliklerimle kalmaya ihtiyacım vardı. Bu kez bazı işleri halletmek üzere gittik ailece Ege’ye… Birkaç günde dünya kadar işi bitirdik. Üstelik doğayla ilişkimi canlandırabileceğim fazladan bir gün de bana kaldı. Bu fırsatı son damlasına kadar keyifle kullandım!
Ovacık tepelerindeki üzüm bağlarımıza çöküp etrafı izledim, doğayı dinledim. İlk kez görüyormuşçasına rengarenk ağaçlara baktım uzun uzun. Huzur veren lavantalar, masum ve kışkırtıcı güzellikleriyle kiraz, erik, elma ve armut ağaçları, mis kokulu mimozalar ile alabildiğine uzanan gelincik tarlalarının arasına serpiştirilmiş koskocaman beyaz papatyalar içimi yaşama sevinci ile doldurdu. Doğada her şeyin belli bir düzen içersinde olması gerektiği gibi çalıştığını görüp her defasında şaşa kalmama şaşırdım yeniden! Tanrıya şükrettim bu güzellikleri görebildiğim için. Doğaya şükrettim bu müthiş resmi yarattığı için. Orada otların, çiçeklerin, börtü böceğin arasında sadece ben olarak, kendim olarak var olmanın hazzını duydum. Kendimizi tazelemek, beslemek için bir süre doğada yalnız kalmak ve kendi derinliklerimize inebilmek gerçekten çok önemli. Bunu gerçekleştirirken bir şeyler yapmamız veya düşünmemiz şart değil. Sadece dingin bir şekilde orada, an’da olmamız yeterli. Kendimize verebileceğimiz en güzel ve zenginleştirici hediye bu, bence.
Doğayla gerçekten bağ kurup bir olabildiğimizde adeta onun bir parçası gibi hissederiz kendimizi. O zaman ancak diğer insanlarla da bağ kurabilecek durumda oluruz. Çünkü doğayla ilişkimiz olmazsa insanlarla da olmaz. Krishna Murti der ki; “Denizi, suların niteliğini, dalgaları, gel-gitin o olağanüstü canlılığını algılayamazsanız, insan ilişkilerinin nasıl farkına varabilir, bu konuda duyarlı olabilirsiniz?”
GERÇEĞİ İÇİMİZ BİLİYOR! Hayatın önümüzde doğal akışıyla gitmesine izin verdiğimizde, evren bize bütün yanıtları verir. Hayata izin vermek oturup neler olacak diye beklemek değil elbette. Şu anın gerekleri neyse onu yerine getirmek ve sonrasında evrenin bu konuyla ilgili işaretlerini izleyip ona göre adeta bir su gibi akmak… Üzerimize düşenleri yapmadığımızda hayat hiçbir zaman açılmaz zaten önümüzde. Bu hayatın her alanı için geçerli. İlişkilerde bazen öyle Plütonik yani entrikalı durumlarla karşılaşıyoruz ki, üzülmekten kırılmaktan öte, insanın kendini tutması güçleşebiliyor. Ama yapılması gereken, isyan duygusuyla harekete geçip, mücadele ve çatışmaya dalmak yerine, durup neler olduğuna tarafsız bir gözle bakmaya, anlamaya çalışabilmek.. Kimse kimsenin karşısına boş yere çıkmıyor. Bizimle ilgisi olmayan bir deneyimi hayat getirip karşımıza oturtmuyor. Burada önemli olan, bundan kendimizle ilgili ne öğrenmek durumunda olduğumuzu sorgulayabilmek ve her deneyimle kendimizi biraz daha iyi tanıyabilmek bence. Karşımızdaki kişinin neden böyle davrandığıyla meşgul olmak yerine, kendimize odaklanmak kısacası. Kısasa kısas mantığı veya soğuk savaş insanın enerjisini düşüren, hatta güçsüz bırakan gereksiz yükler. Neyin hatalı olduğuna kafa patlatırsak hatalı pek çok şey görürüz. Şunu akılda tutmak gerekiyor ki başımıza gelen tatsızlıklarda iyi-kötü diye bir şey yok, sadece gerçek var. Bu tip durumlarda kendi doğamıza uygun duruşumuzu, bakış açımızı yitirmeden, kendimizi nasıl ifade edeceğimiz önemli. Aslına bakarsanız kötülüğü beslememek adına, yapılanı gerçekten unutabilmek gerekiyor. O zaman kötü olan infilak ediyor, yok oluyor kendiliğinden. Aksi takdirde karşı taraf daha da beslenip daha çok bulaşıyor size.
BU HAFTA GÖKYÜZÜ Haftaya Aslan burcunun yüksek enerjisi ve canlılığını yansıtacak bir ruh durumu içerisinde giriyoruz. Anlık tepkilerimiz, bilinçdışı reaksiyonlarımız yaklaşık 2 gün boyunca Aslan burcu karakterinde olacak. Yaratıcı yönlerimizi ortaya koymak, kendimizi içimizden geldiği gibi ifade etmek ihtiyacındayız. İçimizdeki çocukla temas etmek, onun sesini duyabilmek, ihtiyaçlarına cevap verebilmek durumundayız.
15 Nisan Salı günü öğleden sonra saatlerinden itibaren Ay 2,5 gün süreyle Başak burcunun konuğu olacak. Dolayısıyla anlık reaksiyonlarımızda Başak burcuna özgü temalar belirgin bir şekilde hissedilecek. Ayrıntı, dikkat ve konsantrasyon gerektiren her türlü işte daha başarılı olabilir, daha titiz çalışabiliriz. Güçlenen hizmet kapasitemiz ve verimli olma ihtiyacımız endişeli ve gergin halimiz yüzünden tam olarak ortaya çıkamayabilir. Kusursuzluğa eğilimimiz nedeniyle duygular dünyası dahil her şeye eleştirel bakmanın, kendimizle ve etrafımızla olan iletişimimizde sıkıntı yaratabileceğini görmeliyiz.
16 Nisan’da, düşüncelerimizi ortaya koyarken gösterdiğimiz sabırsızlık ve odaklanma zorluğuna, kırıcılığın yanı sıra, tarafsızlığımızı koruyamama gibi bir sorun daha eklenebilir. Güneş ile Merkür Koç burcunda enerjilerini birleştirirken, aklımız egomuzu haklı çıkaracak şekilde, kendi isteklerini ön plana alarak çalışma eğiliminde olabilir. Geri beslemelerle farkına varabileceğimiz durumlar yaşayabiliriz.
18 Nisan itibariyle Merkür’ün Boğa burcuna geçmesiyle daha sağduyulu, temkinli yaklaşımlar içinde olmamız mümkün. İletişimde uzlaşmacı, yapıcı yönümüz ortaya çıkacaktır. Denenmiş, sınanmış düşünceleri sağlamlaştırıp geliştirebilir ama yeni fikirler üretmeyebilir veya düşüncelerimizi değiştirmeye gönüllü olmayabiliriz. Ancak, Merkür’ün Satürn ile yaptığı uyumlu açıyla, dikkatli ve özenli çalıştığımız takdirde zihinsel konsantrasyonumuzun artabilmesi ve hedeflerimize yönelik plan ve programlar yapabilmemiz de söz konusu.
DOLUNAY’DAN KİMLER ETKİLENECEK? 19 Nisan’da Güneş Boğa burcunda ilerlemeye başlayacak. Bu burçla ilgili genel bilgileri sitemizdeki Nisan Ayı yorum yazımda ayrıntılı olarak bulabilirsiniz. 20 Nisan’da ise Boğa-Akrep aksında 0 derece ile Akrep burcunda Dolunay gerçekleşecek. Her Dolunay’da olduğu gibi bu kez de Ay’ın bu konumundan bütün burçlar, başta Yükseleni veya Güneş burcu Yengeç olanlar veya Yeniay, Dolunay’da doğanlar ile elbette ki Boğa ile Akrep burçları etkilenecekler. Daha duygusal, içgüdüsel tepkiler vermeye açık, bir miktar huzursuz olacağız. Dolunay’da Yeniay zamanı attığımız tohumların filizlenip filizlenmediği gerçeğiyle yüz yüze geliriz. Yani ya doyuma ulaşır, ya da umduğunu bulamama sonucu gerilim yaşarız. Fiziksel olarak ise Dolunay kanamaları arttırabilir, vücudumuz ödem yapabilir. Dolunay’ın etkisi yaklaşık 2 hafta sürer. Ay kadın ya da erkek tüm insanların dişil yönlerini temsil eder. Yapılan araştırmalarda normal doğumların Yeniay ve Dolunay’da belirgin bir şekilde arttığı gözlemlenmiştir.
Hepinize yaşama sevinci ve sevgiyle dolu iyi haftalar. Esen kalın.
|